Likya Yolu'nun tamamını yürümek 1 ay kadar sürüyor ancak o kadar zamanınız yoksa, parkurları bölerek yürümek de mümkün. Yürüyüş için en uygun zaman Nisan - Eylül ayları arasında olsa da, zorluk derecesi düşünüldüğünde çok sıcak yaz aylarına kalmamak yerinde bir karar olur. likyayolu17Sırtınızıda 20 kiloya yakın bir çantayla 'kadın başına' yola düşmeye karar verince herkes sizi bunun ne kadar tehlikeli bir fikir olduğuna inandırmaya çalışacaktır. Fakat Likya, yol boyunca geçtiğiniz köylerde tanışacağınız birbirinden güzel insanla bu yanlış algıyı kıracak harika bir rota. likyayolu20Yolculuğun zorluk derecesi de aslında kişisel yeterlilik ve doğada yaşam konusundaki tecrübelerinizle ölçülebilir. Uzun yıllardır kamp yapan ve şehir yapısından uzak ıssız yerlerde yaşamaya alışkın biri olarak, yine de epey zorlandığım bölümler oldu. Rota, bazı kısımlarda daracık patikalardan dağlara tırmanarak, bol yokuşlu köy yollarında saatlerce yürüyerek hatta bazen yüksek kayalıklara tırmanış yaparak ilerliyor. Günde 10 saat ortalamayla yaklaşık 30 kilometre yürümek, sırtınızdaki ağırlığı hesaba katınca oldukça zorlu bir hal alabiliyor. O nedenle yanınıza alacağınız eşyaları minimumda tutmakta fayda var. likyayolu18Likya Yolu rotası, başlangıcından sonuna kadar kırmızı beyaz boyalarla işaretlenmiş durumda, yani kaybolma şansınız pek yok. Ama bazı yerlerde işaretler silinmiş ya da uzak aralıklarla belirlenmiş olabiliyor, o yüzden panik olmak istemezseniz yanınızda harita bulundursanız iyi olur. Kuşlara, bulutlara, ağaçlara dalıp ormanın ortasında ya da dağın tepesinde yolumu kaybedip çaresiz hissettiğim bolca kriz anları yaşadım, ama doğanın en güzel hediyeleri çoğunlukla bu durumlarda karşıma çıktı ve her seferinde bana yepyeni aydınlanmalar yaşattı. Yani kısacası kaybolmaktan korkmayın, ihtiyacınız olan tüm cesareti ve inancı, yol bir şekilde size sunacaktır. likyayoluisaretleriKONAKLAMA VE GIDA İHTİYAÇLARI Yanınızda çadır ve uyku tulumu taşımanın ağırlık açısından dezavantaj olacağı kesin ama aslında güzel yanları çok daha fazla. Manzarasını beğendiğiniz her alan ya da sevdiğiniz her ağacın altı, bir geceliğine de olsa eviniz olabilir. Özellikle sıcak aylarda yılan ve akreple karşılaşma riski var, bunu göz önünde bulundurarak dikkatli olmak gerekiyor ama onun dışında çadırda kalmanın hiçbir tehlikesi yok. Yine de kamp kurmak zor gelirse, tüm rota boyunca hem rahat hem de ekonomik olan pek çok pansiyon seçeneği de var. yediburunTüm gün yürüdüğünüz için en büyük ihtiyaç su oluyor. Köylerden geçerken marketlere rastlansa da, bazı uzun parkurlar arasında hiç su bulamayacağınız bölgeler var. O yüzden yanınızda mutlaka, en az 2-3 litre su bulundurmalısınız. Yiyecek konusunda sıkıntı çekme olasılığınız da düşük ama yine de konserve ve enerji verecek kuruyemiş, meyve gibi gıdalar bulundurmanız zorda kaldığınız anlarda en büyük kurtarıcınız olacak. yolFETHİYE'DEN KAŞ'A 160 KİLOMETRE Rota, Fethiye Ovacık'tan başlayarak Kelebekler Vadisi'nin tepesinden geçiyor. Bu yol üzerinde ilerleyeceğiniz dar ve yüksek patikalarda dağ keçileri rehberiniz oluyor ve bir tarafta deniz, bir tarafta dağların arasından geçen yol, Faralya üzerinden Kabak Koyu ile devamında Alınca'ya uzanıyor. likyayolu10Kabak Koyu'nda konaklamak isterseniz her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir çok pansiyon bulabilirsiniz ama yürümeye gücünüz kaldıysa deniz seviyesinden 800 metre kadar yukarıda, dimdik yamaçların üzerine kurulmuş bir köy olan Alınca'ya varırsınız. Burada Yedi Burun'un girintili çıkıntılı koylarına bakan eşsiz bir manzara var ve güne harika bir gün doğumuyla başlamak isterseniz çadır kurmak için oldukça ideal bir alan. likyayolu4Alınca'dan sonra yol, turkuvaz renginden gözlerinizi almakta zorlanacağınız Cennet Koyu'nun tepesinden keskin bir şekilde inerek aşağıdaki vadinin hatlarını çiziyor. Daha sonra rota iki farklı patikaya ayrılıyor; Sidyma veya Gey üzerinden Bel Köyü'ne davam ediyor. Bu güzergah, Roma Dönemi kalıntıları başta olmak üzere pek çok antik bölgeyi de görme imkanı sunuyor. cennet-koyuBuradan Gavurağılı'na devam eden yol uzun, bol yokuşlu ve gölge bulmakta zorlanacağınız bir açıklıkta devam ediyor. Tarlaların arasından geçen, mavinin tün tonlarını görme şansını bulacağınız gökyüzü ve deniz manzaralı parkurun ardından, terkedilmiş bir köy olan Gavurağılı'na varıyorsunuz. Arka tarafında sincaplara ev sahipliği yapan yemyeşil bir orman olan Gavurağılı Koyu; telefonun çekmediği, artık hiç kimsenin yaşamadığı izole ve hafif ürkütücü bir yer olsa da, burada kamp kurup yalnızlığınızı keyifle yaşayabilirsiniz. likyayolu8Buradan devam eden ve kısmen kolay ama uzun olan rota, orman yolundan başlayarak Patara Plajı'na bakan ve inanılmaz manzaraları olan dar patikalar üzerinden devam ediyor. Bu yol üzerinde bolca koyun sürüsü görecek ve molalarınızı çobanlarla sohbet ederek geçirme şansı bulacaksınız. likyayolu11Okaliptus ve mimozalarla kaplı kumlu bir yoldan devam eden patika, antik kent Letoon'a ve sonrasında Eşen Çayı boyunca devam ederek Kınık üzerinde bir tepede yer alan Ksantos'a uzanıyor. likyayolu13Pek çok tarihi olaya ve savaşa sahne olan ve Antik Çağ'da Likya'ya başkentlik yapan Ksantos'u arkanızda bırakırken, Roma döneminden kalma bir su kemeri üzerinden devam eden yol, inişli çıkışlı ve ağaçlıklı taşralardan geçerek Eşen Çayı deltasının sınırında yer alan Üzümlü Köyü'ne ulaşıyor. Yamaçları villalarla dolup taşan büyük bir köy olan Üzümlü'de, evlerini yürüyüşçülere kiralayan köy halkıyla gecenizi geçirebilir ya da bir yamacın kenarına çadır kurabilirsiniz. uzumlu-koyuBu huzurlu köyü geçince, yine oldukça uzun ve kısmen orman içinden, kısmen yol kenarından devam eden, yukarı doğru tırmanarak ilerleyen bir rota başlıyor. Baharda doğanın uyanışına çok yakından tanıklık edeceğiniz bu yol, karagünlük çalısının kokusuyla içinizi açarken rengarenk çiçeklerden beslenen arıların sesi müziğiniz oluyor. Aşağı doğru devam eden yol İslamlar-Patara su kemerine ulaşıyor. Delikkemer, Romalı mühendislerin becerilerini gözler önüne seren 2 bin yıllık bir yapıt. Kemeri geçtikten sonra bol çalılıklı dağ yolundan devam eden rota, Gelemiş Köyü ve Patara'ya ulaşıyor. likyayolu1SAMANYOLU'NUN ALTINDA BİR GECE 12 kilometrelik bir kumsala ve geniş bir alana yayılmış antik dönem kalıntılara sahip olan Patara, muhtemelen gökyüzüne en yakın hissedeceğiniz yer olacak. Gelemiş Köyü'nde konaklama açısından çok fazla seçenek olsa da, Patara sahilindeki kum tepelerinin arasında, üzerinize yıldızlar yağarken uykuya dalmanın bir ömür unutulmayacak bir tecrübe olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. likyayolu7Patara'yı geçince rota, Yalı Burun'a doğru hırçın bir kıyı hattından devam ediyor. Alçak ve taşlık uçurumlardan devam eden bu rotada manzaralar uçsuz buçaksız görüntüsüyle büyüleyici bir etki yaratıyor. Sadece deniz ulaşımıyla varılabilen ve caretta carettaları yüzerken izleyebildiğiniz Fırnaz Koyu'nun büyüsü ardından, oldukça zorlu bir kaya tırmanışı sizi bekliyor olacak. firnaz-koyuKısa bir mesafe boyunca sadece ellerinizi kullanarak tırmanış yaptıktan sonra, dik kayalıklar boyunca giden dar ve zorlu bir patika, Kalkan'a doğru devam ediyor. Eskiden çok kimsenin yaşamadığı küçük bir liman köyü olan Kalkan, artık pahallı villalar ve butik otelleriyle turistlerin gözde mekanları arasında sayılıyor. kalkanKalkan-Kaş arasındaki yol, kıyıdan epey yukarıda kalan eski Roma yolu üzerinden, tepeler arasında konuşlanmış olan Bezirgan Köyü'ne gidiyor. Burada Likya kaya mezarlarına benzerlik gösteren, hasat saklama amaçlı kullanılan ambarları görebilirsiniz. likyayolu16Buradan ayrılırken rota, tepe yamacındaki çalılıkların arasından Sarıbelen'e devam ediyor. Yılın büyük bölümü ıssız ve kasvetli olan Sarıbelen yolu, eski göç patikalarından ve gizemli harabelerin arasından geçiyor. Bu bölgelerde pansiyon seçeneği az olsa da çadır kurabileceğiniz geniş açıklıklar mevcut. likyayolu12Kaş'a ulaşmak için kullanabileceğiniz alternatif bir diğer rota da, Kalkan-Kaş otobanı olabilir. Yol kenarından yürümek orman ya da dağlardan geçmekle aynı tadı vermese de, tüm yol boyunca sağ tarafınızda uzanan deniz, harika bir yol arkadaşı oluyor. Bu yol üzerinde sayamayacağınız kadar çok koy var, çok sıcaklarda yola çıktıysanız deniz kenarından yürüdüğünüze memnun olacağınız kesin. likyayolu15Yine de bu yolun bol yokuşlu ve uzun olduğunu belirtmek gerek. Kaş'a yaklaşırken son yıllarda oldukça popüler hale gelen Kaputaş Plajı'nda bir mola verebilirsiniz. Tüm yol boyunca mavilikler arasından ilerleyerek, renkli ve dar sokaklar arasına kurulmuş bir liman kenti olan Kaş'a varıyor rota. Zengin bir turist beldesi olan Kaş'ta hem bolca kamp alanı hem de her türlü ihtiyacı karşılayan otel ve pansiyonları bulabilirsiniz. kasKENDİ İÇİNE YOLCULUK Bazı yolculuklara, bir yere varmaktan ziyade kendine, özüne dönmek için çıkılıyor. Likya Yolu rotası, bunun en iyi örneklerinden biri. Birçok noktada fazlaca zorlu olsa da, alınan dersler ve şahit olunan güzellikler hayata yön vermeyi sağlayan değerlere dönüşüyor. likyayolu3Doğayla bütün olmanın ve her sabah eşsiz manzaralara uyanıp, ormanlarda yürüyerek dağlardan ufka bakmanın ruhu iyileştiren bir etkisi olduğu kesin. Şehirde kendimizle başbaşa kalmak için alan yaratmanın pek mümkün olmadığı da aşikar, o yüzden yalnız başına günlerce yürümenin belki de en güzel meditasyon şekli olduğunu hatırlamak isterseniz, hiç düşünmeden kendinizi Işık Ülkesi Likya'nın büyülü yollarına atabilirsiniz... Fotoğraflar: Gökçe Günaç   [old_news_related_template title="Sözden Öte: Mardin Bienali" desc="Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Mardin Bienali 'Sözden Öte' başlığıyla geçtiğimiz hafta kapılarını açtı. “Sonsuz Bakış”, “Beden Dili”, “Sınırlar ve Eşikler” alt-başlıklarını taşıyan bienalin kuratörlüğünü ise Fırat Arapoğlu, Nazlı Gürlek ve Derya Yücel üstlenirken, direktörlüğünü Döne Otyam yaptı. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/05/iecrop/m1_16_9_1526115203.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/sozden-ote-mardin-bienali-2/"]