İlk bakışta Batı Anadolu’da bir çok bölgede karşımıza çıkan yerel kült merkezlerinden birisi izlenimi veren bu tapınak, bir süredir özellikle din tarihi çalışan araştırmacıların dikkatini çekiyor. [caption id="attachment_6009736" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Çünkü tapınak, dinler tarihi açısından büyük önem taşıyan ve Anadolu’nun başka hiçbir bölgesinde karşımıza çıkmayan yazıt türlerinden birisine, yani katagraphe adı verilen ve bazı insanların ya da mülkleri “tanrıya tahsis etme” anlamını taşıyan yazıtlara ev sahipliği yapıyor. [caption id="attachment_6009737" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Ayrıca, bu mütevazi tapınak sadece Batı Anadolu’da görülen ve daha sonraları Hıristiyanlar tarafından da benimsenmiş olan itiraf (Kefaret) geleneğini kanıtlayan yazıtların ele geçtiği iki bölgeden birisi olma özelliğine de sahip. [caption id="attachment_6009738" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Bir Anadolu Tanrısı olan Apollon Lairbenos’a adanmış olan bu kutsal alan, Menderes Nehri’nin güney kıyısında, Hierapolis’e 35 kilometre mesafede, bugün Çal Ovası olarak adlandırılan bölgede 1887 yılının Mayıs ayında araştırmacılar W.M.Ramsay, D.G. Hogarth ve H.A. Brown tarafından tespit edilmiş. [caption id="attachment_6009739" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Bölgedeki diğer kült alanları göz önüne alınırsa Apollon Lairbenos Kutsal Alanı'nın erken dönemlerde olasılıkla Tanrıça Kybele’ye adanmış kült merkezinin üzerine, İS II yüzyılda İmparator Hadrianus Dönemi ( İS 117-138 ) ve hemen sonrasında inşa edildiği tahmin ediliyor. [caption id="attachment_6009740" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Kutsal alanın en batısında Menderes Vadisi’ne hakim bir noktaya tanrının tapınağı yerleştirilmiş. [caption id="attachment_6009741" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Kuzeybatı-güneydoğu yönünde konumlandırılan tapınak, anakayayı kullanan yüksek bir podyum üzerinde, tetrastylos (ön cephesinde dört sütun bulunan) plan tipinde ve korinth düzeninde. [caption id="attachment_6009742" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Bu kutsal alanın adanmış olduğu Tanrı, tasvirlerinde genellikle bir elinde buğday başağı, meşe dalı ya da patera (sunu kasesi), diğer elinde ise çifte balta (labrys) taşır vaziyette betimlenen bazen de omzunda etrafına bir yılanın sarıldığı çifte balta taşıyan süvari biçiminde karşımıza çıkan Apollon Lairbenos. [caption id="attachment_6009743" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Kutsal alan ve civarındaki köylerde tespit edilmiş olan yazıtlarda 14 farklı formda karşımıza çıkan tanrının adı, Hierapolis sikkeleri üzerinde “Lairbenos” şeklinde görülmekte. [caption id="attachment_6009744" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Hierapolis sikkeleri göz önüne alınırsa “Lairbenos” tanrının isminin resmi formu, belki de aslına en yakın olarak kabul edilebilir. [caption id="attachment_6009745" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Tanrının adının Grekçe’de bu kadar çok sayıdaki farklı formlarda görülmesi, bu ismin yerel olduğunu ve içindeki bir sesli harfin Grek alfabesinde tam olarak karşılanmadığını gösteriyor. [caption id="attachment_6009746" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Roma İmparatorluk Devri’nde Anadolu’nun özellikle de Phrygia Bölgesi’nin dinsel atmosferine baktığımız zaman, Yunan tanrılarına ve Roma’nın resmi dinlerine olan saygının devam ettiğini, fakat aynı zamanda çok sayıda yerel tanrı ve tanrıçanın da ortaya çıkmış olduğunu, sıklıkla da Yunan kökenli tanrı ve tanrıçaların yerel sıfatlarla nitelendirdiklerini ya da bir yer adı ile birlikte anılarak tapım gördüklerini böylece de bu dinlerin Anadolulaştırılmış olduklarını görmekteyiz. [caption id="attachment_6009747" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Özellikle MS II. ve III. yüzyıllarda Anadolu’nun kırsal kesiminde yaşayan ve Grekçe konuşan dindar halkın geleneksel Yunan inançlarından uzaklaştıkları dikkati çekiyor. [caption id="attachment_6009748" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Apollon Lairbenos kutsal alanında, her dönem ve her bölgede gördüğümüz ve birlikteliği son derece doğal olan annesi Leto ve ikiz kardeşi Artemis ile birlikte saygı görmekte. [caption id="attachment_6009749" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption] Özellikle Leto’ya duyulan inanç ve bağlılığı tapınak civarında ele geçen bir adak yazıtında, Leto’nun Lairbenos’dan bağımsız bir şekilde “imkansızı mümkün kılan tanrıça” şeklinde nitelendirilmesi kanıtlanıyor. [caption id="attachment_6009750" align="aligncenter" width="880"] Foto: Meriç Ulukuş/DepoPhotos[/caption]