İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şirketi Kültür A.Ş.  kentte yaşayan farklı inanç gruplarını “İstanbul’un Renkleri” kitabında bir araya getirdi. Kitapta Saro Dadyan eski İstanbul’un unutulmuş cemaati Bulgarlar’ı, Püzant Akbaş İstanbul’un Ermenileri’ni, Rinaldo Marmara İstanbul’un Latin Katolik Cemaati Levantenler’i, Nazım Alpman İstanbul’da bir Polonya Köyü Polonezköy’ü, Ari Çokana 20. Yüzyılın başlarında İstanbul Rumları’nı, Sait Süsin Süryaniler’i, İvo Vedat Molinas Yahudi toplumunu, Mehmet Yüce toplulukların Türk sporuna katkılarını anlattı. Eserin genel yayın yönetmenliğini Ahmet Bozkurt, editörlüğünü de Saro Dadyan üstlendi. Nazım Alpman’ın kaleminden Polonezköy’ün ilginç hikayesi şöyle anlatılıyor: “Polonezköy’ün kuruluş hikayesi 1842’de sürgündeki Polonya Prensi Adam Çartoriski’nin Paris’ten İstanbul’a yazdığı bir mektupla başlıyor. Prens, Lazarist (bir Katolik mezhebi) rahiplerle İstanbul yakınlarındaki arazilerde bir Polonya kolonisi kurulmasını teklif ediyor. Prens Adam Çartoski’yi temsilen İstanbul’da bulunan Mihail Çaykovski de bu anlaşmanın altına imzasını atarak “Köy Kurucusu” ünvanına sahip oluyor. Orijinal yazılımıyla Michal Czajskowsk daha sonra İslam dinine geçerek Mehmet Sadık Paşa adını alacak, Mihal Çaykosvki’nin imzaladığı anlaşmaya göre Prens Çatroriski, Lazarist rahiplerine ait toprakların bir bölümünü sonsuza kadar kiralamış oluyordu.” BÜYÜLÜ ÇİNGENE TOPRAKLARI “19 Mart 1842’de kolonide dini bir tören yapılıyor. Bu törende yerleşime “Adampol” adı veriliyor. Köyün banisi Prens Adam Çartoriski’nin küçük ismi ile Polonya’nın ilk hecesi birleşince bu ad ortaya çıkıyor. Polonyalıların yerleştiği bu topraklar bir zamanlar İstanbul’a gelen Çingenelerin konakladığı Alemdağ eteklerinde bulunuyordu. Polonyalılar gelene kadar da “Büyülü çingene Toprakları” diye biliniyordu. Peki büyüsü neydi bu kuş uçmaz, kervan geçmez kırsal alanın? Arazi maki bitki örtüsü ile kaplıydı. Polonya Kolonisi için cazip yanı şu idi: Ormana yakındı ve arazinin ortasından iki dere geçiyordu ki, bunlardan biri su değirmenini çevirecek kadar güçlü akış hızına sahipti.” NAZIM HİKMET’İN DEDESİ MUSTAFA PAŞA Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet kademelerinde yer alan Polonyalı asker ve sivil aydınlar bir yandan devletin modernleşmesi için çalışırlarken diğer yandan da Polonya’nın bağımsızlığını yeniden kazanacak ordunun düşlerini de kuruyorlardı. Osmanlı Ordusu saflarına geçenlerden biri de 1848 Polonya Ayaklanması’nın genç üyelerinden Konstantin Borzecki idi. Müslüman olunca Mustafa Celalettin Paşa adını aldı, Osmanlı Ordusu’nda bütün savaşlara katıldı. O zamanlar kendisi dahil hiç kimse Polonyalı paşanın torununun Türkçe’nin en büyük şairi olarak Nazım Hikmet adıyla tarihe geçecek (anne tarafından) dedesinin ününü geride bırakacağını bilmiyordu. İLK POLONYA KÖYÜ 20 Haziran 1842’de koloninin Anayasası yerine geçecek olan bir yönetmelik ilan edildi. Buna göre koloniye yerleşmek isteyenlerin mutlaka Katolik Polonyalı veya Slav olmaları gerekiyordu. Ayrıca ellerinde bir de tavsiye mektubu bulundurmaları şart konuşuluyordu. Köye ilk başta 12 kişi yerleştirildi. Bu 12 kişi Polonezköy’ün ilk kurucuları olarak kabul edileceklerdi. Bu yerleşim parçalanmış Polonya toprakları dışında kurulan ‘İlk Polonya Köyü’ olarak tarihe geçecekti.