sozcu.com.tr'den mesai arkadaşım Ümit Genç, bu tabiat parkının adını ilk söylediğinde biraz ön yargı ile yaklaşmıştım. Üç defa Likya Yolu deneyimi yaşamış biri olarak İstanbul'a yakın yerlerde ne zaman kampa gitsem hep bir şeyler eksikti. Hiçbir deneyimde Likya Yolu'ndaki o tadı alamadım. Ancak bu sefer her şey değişti. Cuma günü gece saat 01.00'de altı arkadaş İstanbul'dan yola çıktık. Yaklaşık 200 kilometre yolumuz vardı ve üç saat sonra Sülüklü Göl'de olacaktık. Sülüklü göle giden son sapak: Dokurcun Adapazarı – Mudurnu yolunda son bulan şehirler arası yolculuğumuz, Dokurcun'daki Sülüklü Göl tabelalarını görmemizle başka bir boyut kazandı. Dört bir yanımızı gecenin karanlığı sarmış olsa da bizi bekleyen eşsiz tabiatı görmeye başlamıştık. Sapaktan döndükten sonra asfalt yol bir müddet devam etti. Göle giden yoldaki son yerleşim yerinin sahibi olan Ruhi ağabeyin evinin biraz ilerisinde toprak yol başladı. O andan itibaren 5-6 kilometre sürecek tırmanış bizi bekliyordu. Aracınızla toprak yolda mütemadiyen yokuş yukarı çıkıyorsunuz. Sonrasında Sülüklü Göl Tabiat Parkı karşınızda.
1 Göl kenarından bir görünüm
Biz sabaha karşı zifiri karanlıkta alana girdiğimiz için bir şey göremedik tabii. Aracımızı park ettik, kafa lambalarımızı taktık ve hemen çadırlarımızı kurmaya başladık. Yanımızda daha önceden bölgeye gitmiş olan deneyimli bir arkadaşımız olduğu için herhangi bir sorun olmadı. İçimizde böyle biri olmasa yolculuğumuzu sabah orada olacak şekilde planlardık. Siz de öyle yapın. İkisi bir arada; hem sıcak, hem serin Sabahın ilk ışıkları ile birlikte keşif yürüyüşümüz başladı. Stratejik olarak çadırlarımızı en uygun yere kurmalıydık. Gölün kenarında, ilk kamp attığımız yerden daha iyi bir yer tespit edince taşıma işlemleri başladı. Bu noktada sabahki atmosfere dikkat çekmek istiyorum. 21 Eylül Cuma sabahı, çadırdan dışarı çıktığımda karşımda muhteşem bir güzellik duruyordu. Dağların tepesine çökmüş olan sis, çok güzel bir göl manzarası ve tişörtle duramayacağınız kadar serin bir hava. Hemen polarımı giydim ve işe koyuldum.
2 Bir sabah vakti, yaylalara sis çökmüş
Öğlene doğru soğuk hava yerini sıcağa bıraktı tabii. Ama dert değildi. Çünkü güneşlenmek için gölün etrafındaki açıklıkta duran biz, kahvaltımızı hazırlamak için 10 metre kadar ötede başlayan ormanlık alanı tercih ettik. Tamamen gölgeden ibaret olan bu alan öğle saatlerinde bile güneş almıyordu. Hissedilen sıcaklığın 5 derece kadar düştüğü bir doğal klima alanı. Dışarıda güneşlenirken, içeride tişörtle oturamadığınızı düşünün. Yani her ihtiyaca karşılık verebilen çok yönlü bir kamp yeri... Sıcak seviyorsanız sıcak, serin seviyorsanız serin. Tabii anlattığımız bu durum eylül ayı için geçerli, onu da ayrıca belirtelim. Doğaseverler için çok özel bir yer Sülüklü Göl tam olarak Sakarya – Bolu il sınırında bulunuyor. Tavşansuyu Köyü'ne bağlı, sınırın Bolu tarafında yer alıyor. Kampçılar için gerçekten çok özel bir yer. Kamp yapmayı bir yaşam biçimi haline getirmek, her şeyden önce doğaya saygı ve sorumluluk gerektiriyor. Sülüklü Göl'e gelen insanların çoğunun bu saygı ve sorumluluğa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumu yerinde gözlemledik. Tek parça çöpün bile bu eşsiz tabiat parkında kalmamasına özen gösteren insanlar çoğunlukta. Elbette aksi durumlarla da karşılaşabilirsiniz. Fakat çoğunluk doğadan ve saygıdan yana. O yüzden burası oldukça temiz ve doğal bir alan.
giris İlkbaharda Sülüklü Göl manzarası / Fotoğraf: Sibel Koçak
'Ben de o kütüğün üzerinde fotoğraf çektireceğim,' diyorsanız, bilmeniz gereken bir detay var. Arama motorlarına ya da Instagram'a 'Sülüklü Göl' yazıp aratırsanız, göl kenarındaki bir kütükle fotoğraf çektiren insanları göreceksiniz. Sülüklü Göl'de mevsimlere bağlı olarak su seviyesi yükselip azalıyor, her gölde olduğu gibi. Sular yükseldiğinde göl kütüğü alıyor ve suların alçaldığı yaz mevsiminde nereye denk gelirse orada bırakıyor. Yani kışın giderseniz, kütüğü bulamayabilirsiniz ya da bir yıl sonra bıraktığınız yerde bulamamanız mümkün. Bu detayları orada tanıştığımız birinden öğrendik. Kütük önemli. Çünkü manzara o kütükle başka bir anlam kazanıyor. Şimdi trekking (doğa yürüyüşü) zamanı Gelelim kamp yapmayı sadece bir araç olarak gören insanlara. Burada biraz da kendimden bahsediyorum; yani asıl amacı doğa yürüyüşü olanlar... Aslında ben Sülüklü Göl'de bir trekking parkuru olduğunu bilmiyordum. Oraya gittiğimde öğrendim ve bu benim için tabiat parkının en güzel yanlarından biri oldu. 'Sülüklü Göl – Çubuk Gölü Yürüyüş Parkuru' sayesinde neredeyse Likya Yolu kıvamında bir deneyim yaşamak mümkün. Likya Yolu gibi 530 kilometre değil tabii ki. Tam da hafta sonu için ideal olan 17 kilometrelik bir mesafe. Bu yol Tavşansuyu Köyü'nde başlayıp Çubuk Köyü'nde sona eriyor. Ara noktalarda su ve tuvalet ihtiyacınızı giderebileceğiniz birçok yer var. Sülüklü Göl de bu yol üzerinde yer alıyor. Biz söz konusu yolun sadece 2 kilometre kadarını yürüdük. Sülüklü Göl'den Davlumbaz Yaylası'na çıktık. Yaylada kamp yapmadık ama bir sonraki sefer için bu deneyimi yaşamayı düşünüyorum. Davlumbaz Yayla'sında bir gece kalmak çok keyifli olabilir. 
6 Davlumbaz yaylası
Yaylada çeşme bulunduğu için su ihtiyacınızı rahat bir şekilde karşılamanız mümkün. Trekking parkurunun zorluk derecesi 4/6 seviyesinde. Eğer yürüyeceksiniz, trekking ayakkabılarınızı ve batonlarınızı yanınıza almayı ihmal etmeyin. Bir sonraki sefer sadece yolun tamamını yürümek için gideceğim. Belki o deneyimi de yazarım.
Davlumbaz yaylasından Sülüklü Göl manzarası Davlumbaz yaylasından Sülüklü Göl manzarası
Göl çevresi için tek seçenek çadırlı kamp Sülüklü Göl Tabiat Parkı'nda konaklamak isterseniz çadırlı kamptan başka seçeneğiniz olmadığını belirtelim. Gölün çevresinde yapılaşma yok, çünkü burası tabiatı koruma ve sit alanı statüsünde. Gölün bulunduğu yerde su ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir çeşme ve alanın girişindeki işletmede tuvaletler bulunuyor. Eğer çadırda kalmak istemiyorsanız konaklamak için birkaç kilometre mesafede bulunan pansiyonları tercih edebilirsiniz. Tabiat parkını günü birlik ziyaret etmek de bir alternatif. Fakat bu durumda zaman açısından aracınızla gitmeniz gerekiyor. Sülüklü Göl'ün işletmesini devralan kişiler, çadır başına günlük 23 lira talep ediyor. 23 lira karşılığında size bir makbuz verecekler. Çeşme ve tuvalet dışında herhangi bir hizmet vermiyorlar. Gece kalacaksanız, ihtiyacınız olan her şeyi yanınızda götürmelisiniz.
5 Çadırlarımızı kurduğumuz yer
Drone görüntüleri: Ümit Genç