Muğla'ya seyahat kısıtlamasının kaldırılmasının otellerin açılacağı ve tatilin başlayacağı anlamına gelmediğini belirten Okutur, turizmcilerin önlerini görebilmesi için salgının durumunun netleşmesi gerektiğini vurguladı. 2020 yılını en az hasarla atlatmaya çalışacaklarını ifade eden Okutur, yeni dönemde otellerin hijyen ve doğallığa önem vermesi gerektiğinin altını çizdi. Okutur; “Küresel salgın nedeniyle bu yıl turizm sezonunun Haziran ayında başlaması düşünülüyor. Turizmin yarı sezonda başlayacak olması, iç ve dış hat uçak seferlerinin belli olmaması turizmde ciddi kayıplara neden oldu. Bu küresel pandemiyi, içinde bulunduğumuz, ekonomik ve turizm sorunlarını 2020 yılında en az hasarla atlatmaya çalışacağız.” diye konuştu. Salgının ardından turizmde yeni bir sürece girileceğini aktaran Okutur; “Yeni sistemde, otellerimizde hijyen kuralları, kaliteli hizmet, iyileştirilmiş organik tarım ürünleri ve güler yüzlü misafir karşılama ön plana çıkmakta. Tesislerimizi bölgenin doğal yapısıyla bütünleştirerek bahçe ve park alanlarına önem vermeliyiz. Corona, insan yaşamında yeşil ve tarihi doğal alanların ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Turizmde, turistlerin bulunduğu yerde, sokakların mimari görüntüsü, sundurmalar, tabelalar, yol üzerindeki çöp konteynırları, sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve sahiplendirilmesi, biz bunların hepsine kentsel tasarım diyoruz, planlı ve tasarım projeleriyle yatırımlar yeniden ele alınmalıdır. Yaşam alanlarında görüntü kirliliği çözümlenirse, doğası ve konumu birinci sınıf olan Türkiye turizmde neden üst kaliteye yükselmesin. Bunların hepsi çok kolay uygulanabilecek konular. Turizmde bundan sonra otelde kalan turist değil, tarihi kültür gezileri ve doğa sporları yapan, sağlığını düşünen, güncel yaşamda içecek ve yiyeceklerde doğal sunumlara önem veren kaliteli vakit geçireceği bölge ve butik tesisler öncelikli olacaktır. Dünya akıllı kent sistemlerinde yeni bir dijital döneme girmiştir. Salgın bizi, kitle iletişim araçlarını, haritalı mobil uygulamalarını, içinde bulunduğumuz topluluk ve ülkelerle iletişim halinde yeni diyaloglar ve sempatiye dayanan dostluklar kurmaya zorluyor.” dedi. Muğla’nın tarım, turizm, tarih ve kültür açısından Türkiye’nin en verimli şehirlerinden biri olduğuna değinen Okutur, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bizim yapmamız gereken görüntü kirliliğinden arınmış, sokaklarda ve tesislerde mutlu, kaliteli hizmete önem veren turisti ağırlayacak ortamları oluşturmak. Yani her konumda küresel krizden çıkmamız için, doğal yaşamı sunan, ekolojik tarım yapan, üreten ve kaliteli turizm hizmeti veren sektör olmalıyız.” İHA