Kız Kalesi – Mersin Bir diğer adı ile Deniz Kalesi, hem adını hem de namını deniz ortasında yer alan bir adada bulunmasına borçlu. Kıyaya 200 metre açıklıkta bulunan bu ada, Mersin ilinin Erdemli ilçesi sınırlarında yer alıyor. M.Ö. 4. yy’da inşa edildiği düşünülen kale, efsaneye göre; dönemin Korykos imparatoru tarafından bir falcının, imparatorun güzeller güzeli kızının, bir yılan tarafından öldürüleceğini söylemesi üzerine kızını korumak amaçlı yaptırılmış. Kız Kalesi uzun yıllardır ayakta kalmasından dolayı birçok farklı medeniyet tarafından kullanılmış olmasıyla biliniyor. Farklı medeniyetlere ait mimari izler taşıyan; yuvarlak, üçgen ve dörtgen biçimli burçlara oturtulan Kız Kalesi’nin surları ise 192 metre uzunluğunda. Dolmabahçe Sarayı – İstanbul Herkesin fazlasıyla aşina olduğu Dolmabahçe Sarayı, bazen fazla göz önünde olduğu için ihtişamı unutuluyor. 1843 ve 1856 yılları arasında inşası tamamlanan bu görkemli yapı, gerek iç tasarımı gerekse bahçesi ile eşsiz bir mimari şölen sunuyor. Osmanlı mimarisinin Barok, Rokoko ve Neo-Klasik gibi mimari yaklaşımlarla sentezi şeklinde tasarlanmasından dolayı evrensel açıdan da bir hayli özel olan Dolmabahçe Sarayı, iç kısmında ise dünyanın en büyük balo salonuna sahip. Pek çok padişahı ağırlamış olan sarayın en dikkat çekici odası ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde vefat ettiği andan bu yana düzeni ve şekli değiştirilmeden korunmuş olan yatak odası. Gaziantep Kalesi – Gaziantep Ülkemizin kahramanlıklarla dolu bir diğer tarihi kalesi olan Gaziantep Kalesi’nin inşa tarihi tam olarak bilinmiyor. Roma dönemi eseri izlerinin rahatlıkla görülebildiği Gaziantep Kalesi, bugünkü şeklini “Kaleler Mimarı” olarak bilinen Bizans imparatoru Justinyanus dönemindeki bakım ve onarım çalışmaları sonucunda almış. Ancak Roma döneminde gözlem için kullanıldığı bilinen kale, asıl şanını Kurtuluş Savaşı sonrasında kazanmış. Çevresi 1,200 metre olan kale, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde 36 burçlu olarak geçse de, kalenin ayakta kalan 12 burcu bulunuyor. Kale içerisinde yer alan Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoroması Müzesi, benzersiz tarihi kalıntıları ile gezmeye değer mekânlardan birisi olarak öne çıkıyor. İshak Paşa Sarayı – Ağrı Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde yer alan saray, Osmanlı’da Lale Devri’nin son büyük anıtsal eseridir. 18. yy Osmanlı mimarisinin en belirgin örneklerinden biri olan İshak Paşa Sarayı, bir taraftan da Selçuklu mimarisinin kalıntılarını barındırdığı için eşsiz olarak kabul görüyor. Yer aldığı alan 115 x 50 metre olarak ölçülen ve saraydan öte bir külliye olan bu yapı, Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirlerde yapılan en görkemli mimari eserlerden biri olma özelliği taşıyor. İshak Paşa Sarayı, içerdiği Osmanlı, Selçuklu ve Fars mimari etkilerinin yanı sıra özel taç kapı bezemeleri ile eşsiz bir görüntü oluşturuyor. Dönemin başarılı mimarlarından Mehmet Paşa tarafından projelenen yapı, aslen 116 odalı olması ve içerisinde türbe, camii, sur, iç ve dış avlu, divan ve harem salonları ile bir bey kalesi olarak anılması ile biliniyor. Topkapı Sarayı – İstanbul Saray denilince akla ilk gelen mimari yapı Topkapı Sarayı, 400 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin tüm devlet işlerinin yürütüldüğü alan olmayı başarmış. İstanbul ili Sarayburnu ilçesinde yer alan bu saray, zamanında Doğu Roma Akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik alana yapılmış. İstanbul’un fethinin hemen ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan bu saray, 1460 – 1478 yılları arasında inşa edilmiş. İçerisinde 4 farklı avlu ve bir de harem yapısı bulunan Topkapı Sarayı, 300.000 parçalık; dünyanın dört bir yanından gelen porselen, gümüş, mutfak eşyaları, portreler ve özel eşyalar ile benzersiz bir müze deneyimi yaşatıyor. Topkapı Sarayı’nın mimarisi bakımından, Fatih Sultan Mehmed’in babası olan 2. Murat’ın Tunca Nehri kıyısı boyunca yaptırdığı Edirne Sarayı’ndan esinlenilmiştir. Uzun yıllar kullanımından dolayı içerisinde Pers, Klasik Osmanlı ve Barok mimari tarzlarının görülebildiği yapı, mimari çeşitliliği ile kendine hayran bırakıyor. Diyarbakır Kalesi – Diyarbakır İnşası çok eskiye dayanan ve net bir tarih bilgisi bulunamayan bir diğer kale olan Diyarbakır Kalesi, döneminde 75 adet burç ile desteklense de, şu an 6 tanesi ayakta duruyor. Kaleyi çevreleyen ve dört farklı kapıya sahip olan sur yapısının geçmişi, M.Ö. 4. yy’a kadar dayanıyor. Sonrasında Selçuklu ve Artuklu kontrollerine giren kale, farklı mimari dokunuşlar ile eşsiz bir hal almış. Günümüzde yapım ve onarım çalışmaları sonucu birçok farklı medeniyetin izlerini yansıtan eser, en köklü kalelerimizden birisi olmayı başarıyor. Diyarbakır Kalesi hakkında bilgiler az olsa da, Ulu Beden burcu üzerinde yazan kitabeye göre, burcun mimarının İbrahim Bin Cafer olduğu düşünülüyor. Kaynak: Tatil Sepeti