Paris, Milano, Londra, New York gibi modanın başkenti şehirler yıllardır moda haftalarına ev sahipliği yapıyor. Kendini ispatlamış tasarımcılar yeni koleksiyonlarını ilk kez buralarda sergiliyor; bütün ünlü markalar defileler düzenliyor; gelecek vaat eden tasarımcılar ilk kez sahne alıyor. Yaklaşık 1 hafta boyunca da modanın kalbi bu şehirlerde atıyor… Çünkü dikkat çekmeyi, şehirle bütünleşmeyi çok işi başarıyorlar…. Ne var ki Türkiye olarak, İstanbul olarak maalesef 12 sezondur İstanbul’da düzenlenen moda haftasını hala benimseyemedik… db-berdan-2Daha kim defile yapacak o dahi bilinmiyor! Tabii benimseyememenin pek çok nedeni var. Örneğin ülkemizde moda haftası nedir, ne zaman yapılır, neden yapılır gibi soruların cevapları hala bilinmiyor. Her sene mutlaka “Moda haftası ne zaman?” diye bir gazeteci ve en baştan beri moda haftasını takip eden biri olarak bu soruları duyuyorum. Bırakın moda haftasının ne zaman başlayacağını, kimler defile yapacak, hangi sezon tanıtılacak o dahi bilinmiyor. Her ne kadar etkinliğin başlamasına kısa bir süre kala 'Moda haftası başlıyor' gibi haberler yapılsa da yine de meraklıları dışında 4 gün süren moda haftasına maalesef pek ilgi olmuyor… moda-haftasi Hepsinin ana sponsoru Mercedes Benz İyisi mi işe önce moda haftasını anlayarak başlayalım. İlk moda haftası 2008 yılında İstanbul LAB olarak başladı. Ardından İstanbul Fashion Days, daha sonra İstanbul Fashion Week oldu. O dönemler tüm organizasyon İHKİB tarafından yapılıyordu. Şimdi hala destek vermeye devam ediyorlar lakin altı yıl önce Mercedes Benz'in isim sponsorluğunu üstlenmesiyle moda haftasının adı Mercedes Benz Fashion Week Istanbul oldu. Şu an rakamsal olarak dünya çapında çok iyi bir yerdeyiz. 150’ye yakın moda haftası arasında 7’nci sırada yer alıyoruz. Bu arada Mercedes Benz sadece İstanbu’un değil, New York, Berlin, Pekin, Paris, Londra, Milan, Amsterdam, Madrid, Rusya, Malta, Çin ve Avustralya'nın da aralarında bulunduğu 50'den fazla moda etkinliğinin destekçisi konumunda. moda-haftasi24 günde 20 binden fazla ziyaretçi! Bu yıl Mercedes Benz Fashion Week Istanbul, 11-14 Eylül’de Zorlu Performans Sanatları’nda düzenlendi. Moda haftası kapsamında tam olarak 30 defile izledik. Moda tasarımcıları 2019 İlkbahar Yaz koleksiyonlarını sergiledi. Defileler dışında marka ve tasarımcıların satış etkinlikleri, söyleşiler, paneller ve atölye çalışmaları yapıldı. Türk moda dergileri dışında 40 kişilik basın ve influencer davetli ülkemize geldi. Her gün ortalama 5 bin, 4 günde 20 binden fazla ziyaretçi defile ve sunumları takip etti. The Core İstanbul da yine bu sezon Mercedes Benz Fashion Week Istanbul kapsamında moda tasarımcılarını iş dünyasıyla ve alıcılarla buluşturdu. Geçtiğimiz sezon başlayan Mercedes Benz Uluslararası Tasarım Değişim programı dahilinde Gürcistanlı moda tasarımcısı Ani Datukishvili, 2019 İlkbahar Yaz koleksiyonunu sundu. 1000 metrekarelik alanda kurulan, 672 kişi oturma kapasiteli, 28 metre uzunluğundaki Runway alanında toplam 16 defile gerçekleşti. Stüdyo alanı ise 8 mini defile, 1 sunum ve 2 panele ev sahipliği yaptı. 4 gün boyunca yaklaşık 4 bin 500 görevli çalıştı. moda-haftasi5Yurtdışından gelen fenomenleri pek göremedik Mekan güzel rakamlar harika fakat moda haftası sadece mekan ve rakamla yürümüyor maalesef… Mekan kadar, defileler, katılan tasarımcılar, izleyici kriterleri, haber yapanları, haber yapmalarını istedikleri blogger’lar da çok önemli. Ancak bütün bu unsurlar doğru bir atmosferde bir araya geldiği zaman Fashion Week, Fasion Week oluyor. Yoksa dediğimiz gibi, bugün olduğu gibi herkes birbirine soruyor: “Fashion Week ne zaman yapılacak?” moda-haftasi6 Basında şayet moda editörü değilseniz ya da bir moda dergisinde çalışmıyorsanız, ilgi moda haftasından çok ünlü isimlere ve magazine kayıyor. Moda haftası da böylece ‘Hangi ünlü hangi defileyi izledi’ ya da ‘Hangi isim kimin defilesinde çıktı’ gibi haberlerle yer buluyor basında. Yani diyeceğim şu ki; moda konuşmaktan çok magazinsel isimler konuşuluyor. Blogger’larda da büyük sorumluluk var. Blogger çevresinde bu işin hakkını veren, adeta bir gazeteci gibi çalışan pek çok kişi var ki bu isimler doğru haber aktarımında oldukça başarılı. Ama bazıları da moda haftasını ‘Fotoğraf çektirme’ haftası gibi gördüğü için tek yaptıkları günde 2 kez kıyafet değiştirip, MBFWI yazılarının önünde fotoğraf çektirmek oldu. moda-haftasi7İğneyi önce kendime batırıyorum Bu tip eleştiri yazılarında iğneyi önce kendimize batırmak gerektiği için gazetecileri eleştirerek işe koyuldum. Çünkü hatayı insan önce kendinde aramalı. Gördüğüm kadarıyla katılan gazeteci ve bloggerların, muhtemelen birçoğu defileleri dahi takip etmedi... Defileye girmek yerine (ki çoğuna şahit olmuş biri olarak söylüyorum) lounge bölümünde sohbet etmeyi tercih edenler bir hayli fazlaydı. Defile sonrası ise arkadaşlarından video isteyip, story’sinde paylaşarak bir şekilde ‘moda haftasını takip ediyorum’ havası yaratanların sayısı hiç de az değildi. Unutmadan; Bir de Front raw krizi vardı blogger'lar arasında. Nasıl olur da onlara ikinci sıradan yer verilirmiş de ön sırada oturamazlarmış!!! Yurtdışındaki moda haftalarını takip eden basın ya da blogger’lara baktığınızda gerçekten işinin hakkını verdiklerini görüyorsunuz. Bizim de hem blogger hem de gazeteci olarak bu işi hakkıyla yapmamız gerektiğini düşünüyorum. moda-haftasi8Koleksiyonlar aceleye gelmiş gibiydi Moda haftası cuma günü bitti ve hem gazetelerde, hem köşe yazılarında hem de blog’larda öyle yazılar okudum ki, her şey güllük gülistanlıktı. Hatta tasarımcıların koleksiyonları o kadar harikaydı ki; yurtdışı adeta kıskanırdı! Ama değildi maalesef. Çoğu “Aman yapalım da aradan çıksın” denilmiş gibiydi. Elbiselerdeki potluklar, sökükler, kopmuş ve kumaştan sarkan boncuklar, dikiş tutmamış dikişler, belirgin dikiş izleri, buruşmuş kumaşlar ve daha pek çok detay maalesef çok göz önündeydi. Bir de usta moda tasarımcıları Mehtap Elaidi ve Özlem Süer dışında bu işe yıllarını vermiş moda tasarımcılarını daha sık görmeyi temenni ediyorum. Zira bu sezon anladım ki, bizim usta isimlere ihtiyacımız var. Çünkü son zamanlarda defile yapanların çoğunu tanımıyoruz. Tanısak da tasarımlarını görünce “Moda bunlara mı kaldı” diye düşünüyorsunuz. moda-haftasi10Bir defilenin sarkması her şeyin sarkması anlamına gelir Her işin bir ciddiyeti vardır. Bazıları pek önemsemese de Moda Haftası ciddi bir iştir. “Aman yabancı konuklar gelmedi”, “Şu gazeteciyi bekliyorduk, hala yok”, “Çimlere takıldık” gibi gerekçelerle defile, yapılacağı planlanan saatten 45 dakika sonra gerçekleştirilmemeli. Çünkü bir defilenin sarkması, bütün defilelerin sarkması anlamına gelir. Bu yıl yaşandığı gibi saat 22:00’de yapılması planlanan son defileden saat 23:30’da çıkabiliyorsunuz. Bu hem izleyenlere hem takip eden gazetecilere saygısızlıktır. Ve en önemlisi düzenleyici kuruluş da insanları bekletenlere müsamaha göstermemeli. Çünkü kurallar bir kere delindi mi, ortalık delikten geçilmez. Böyle olarsa organizasyon sonunda elinizde koca bir hiç (boşluk) kalır. moda-haftasi9Yurtdışından gelen sosyal medya fenomenleriyle de keşke önceden konuşulsaydı. Muhtemelen moda haftasını takip edip haber yapmaları beklendi ama gelenlerin sosyal medya hesaplarına girip günde bir iki story dışında moda haftasına dair hiçbir paylaşım yapmadıklarını gördük. Bir de stil paylaşımları dışında bol bol İstanbul’u gezmişler onu gördük. Ama denilene göre yaptıkları paylaşımlar 1.7 milyon kişiye ulaşmış. Ne kadar doğru bilemeyiz tabii. moda-haftasi4Bazı şirketlerin PR ajansları değişmeli! Şimdi gelelim çuvaldıza. Bazılarına biraz sert gibi olacak ama birçok şirketin PR ajansları mutlaka değişmeli! Moda camiasını ya da basını tanımayan kişiler bu işi kesinlikle yapmamalı. O kadar özensiz ajanslar var ki, laubali konuşmaları geçiyorum daha adınızı bile yazmayı beceremiyorlar. LCV yaptırdığınız zaman adınız “X” ise “Y” diye yazanlar var. E tabii haliyle listede adınızı göremeyince başlıyor bir karmaşa... PR, iletişimin temeli demekse defile için kapıda bekleyen arkadaşlar, çözümün bir parçası olmak için hareket etmeli, sorunun değil. Hatta keşke sadece moda haftası için bu işi en iyi yapan bir ya da iki ajansla anlaşsalar ve LCV, iletişim kurma gibi basit bir işte bile hata olmasa… moda-haftasi1Kategorize edilmeyen defileler… Defilelere gelirsek... Defileler kategorilere ayrılmalı. Haute couture defilesinden çıkıp genç bir tasarımcının şov amaçlı yaptığı defileye girilmemeli örneğin. Mankenlerin kesinlikle bir sendikası olmalı zira çalışma bakanlığında bildiğim kadarıyla meslek tanımları dahi yok. Moda haftasının bir kritere sahip olması gerekirken bunu maalesef göremiyoruz. Sanki her parayı veren defile yapıyor gibi. Ayrıca tasarımcıların sponsorları yani moda tasarımcısının koleksiyonuna sponsor olan sponsorlar, tasarımcılara saygılı olmalı. “Senin paranı ben veriyorum” diye her şeye karışmamalı. Defile başlamadan ön sıraya tüm tanıdıklarını (ki herkesin bileti var ve o sıralamaya göre oturuyor) oturtmamalı. “Ben sponsorum, istediğim yere otururum” egosundan çıkmalılar. Bizzat bu şekilde 2 olaya şahit oldum. Sponsorlar tasarımcının koleksiyonuna asla karışmamalı. “Bunlar ne? Biraz şov amaçlı tasarımlar yap” gibi cümleleri ise kesinlikle kurmamalılar. Şayet modaya destek veriyorlarsa sadece destek vermeliler. moda-haftasi3Ve güzellikler… Peki herkes ve her şey mi kötüydü? Tabii ki değil. Birçok güzellik de vardı kuşkusuz Mercedes Benz Fashion Week Istanbul’da. Bir kere Mercedes Benz sponsorluk işini gayet profesyonelce ve hakkıyla yapıyor. Fikrim ve temennim şu ki; Yaşanan olumsuzluklara rağmen mutlaka destek vermeye devam etmeli ki her sene daha da iyiye gitsin her şey… Zorlu Performans Sanatları’nı başta da söyledik: Mekan güzel ve moda haftası için ideal bir yer. Bazı PR ajanslarını eleştirdik ama övgüyü hak eden yok muydu? Tabi ki vardı: L'appart... Moda haftasının resmi PR ajansı... Yıllardır moda haftasını çok iyi götürüyorlar. moda-haftasi12Defilelerde New Gen by İMA tebessüm etmemizi sağladı. Genç mezunların karma bir şekilde yaptıkları defile her ne kadar biraz şov amaçlı tasarımlar olsa da, gördük ki moda haftasındaki bir çok tasarımcıdan çok da iyilerdi... Özlem Süer'in koleksiyonu için belli ki çok çalışılmış ve özen gösterilmiş. Tek eleştirim sadece şu olabilir. Tasarımlar parça olarak muhteşem olsa da, kombinde biraz göz yoruyordu. URUN'ün Offsite yaptığı defile oldukça farklıydı. Teatral bir performans ile klasik müzik orkestrası ve semazen gösterisi eşliğinde sunulan defile oldukça ilgi gördü. Mehtap Elaidi defile öncesi 'Acaba bu kez nasıl bir hikaye izleyeceğiz?' diye düşünüyorsunuz. Zira kendisi her koleksiyonunda bir hikaye anlatmayı seviyor ve çok da keyifle izliyorsunuz... Nihan Buruk uzun süre ara verdikten sonra ilk kez geçen sezon defile yapmış ve beklemeye değer olduğunu göstermişti. Bu sezon da yine tasarımları oldukça başarılıydı... Erkek koleksiyonlarında ise Gökhan Yavaş ve Brand Who gayet başarılıydı. Sadece Gökhan Yavaş'ın daha çok giyilebilir tasarımlara yönelmesi gerekiyor... Bu eleştirileri yaparken amacımız şuna-buna sataşmak ya da şeytanın avukatlığını yapmak değildi. Bazen “kral çıplak”tır. Sadece bunu bilin istedim.