Dönemin yansıması
Birkaç sezondur erkeklere yönelik tasarımlarda feminen esintiler görmeye başladık... Erkek şıklığı dendiğinde ilk akla gelen dünyaca ünlü markalar dahi bu akıma ayak uydurmaya başladı… Bundan 20 yıl önce podyumda dar pantolon giyen ya da pembe tonlarındaki tasarımları tanıtan mankenler görüldüğünde, koleksiyondaki parçalara farklı yakıştırmalar yapılabilirdi. Şimdilerde ise erkek algısı öyle değişti ki, pek çok moda gurusu bu durumu ‘dönemin yansıması’ olarak tanımlıyor…
Erkek modası nereye gidiyor?
Son zamanlarda erkek koleksiyonlarındaki bazı parçaların kadınlara yönelik tasarımlarla yarışır hale gelmesi tüketim alanında ilginç bir rekabetin başladığını da gösteriyor.
Hatta Euromonitor adlı piyasa araştırma enstitüsünün verilerine göre, 2020 yılında erkek giyim satışları kadın moda piyasasını geride bırakacak. Bu tür gelişmeler söz konusu olduğunda ister istemez akıllara şu soru geliyor: “Moda dünyasında yeni bir erkek profili mi oluşuyor?” Biz de bu noktadan yola çıkarak erkek moda tasarımcısı Niyazi Erdoğan ve Emre Erdemoğlu’na “Erkek modası nereye gidiyor?” diye sorduk...
Ruhun cinsiyeti yoktur!
Niyazi Erdoğan
Gelişen iletişim teknolojisiyle birlikte sınırların giderek ortadan kalktığı dünyada elbette cinsiyet, ırk, dil, din gibi kavramlar yeniden sorgulanmaya başlanıyor. Her ne kadar moda dünyasında sözü geçen bazı ülkelerdeki siyasetçiler oy toplama çabasıyla insanları birbirinden ayırma ve ötekileştirme çabasında olsalar da, tasarımcılar, sanatçılar sınır tanımıyor ve her türlü ayrım ortadan kalkıyor.
Yeni dünya sisteminde insanların bir bütün halinde yaşayabilmesinin hayalini kuran tasarımcılar, sergiledikleri koleksiyonlarda kadın-erkek arasındaki geleneksel formları ortadan kaldırıyor. Geleneklerine daha bağlı bir tasarımcı olarak kişisel kanaatim ise bu sınırların korunmasından yana. Ben henüz sokaklarda etek giyen erkeklerin dolaştığını görmeye hazır değilim.
20 yıl sonra o etekler giyilecek
Emre Erdemoğlu
Moda artık cinsiyetsizleşti. Kadın-erkek kavramı tamamen ortadan kalktı. Bu kargaşayı ve kadın-erkek ayırımı kavramını protesto etmek isteyen herkes, bu fikrini sokaklara ve podyuma taşıyor. Erkek defilelerinde de bununla sıklıkla karşılaşıyoruz. Çünkü artık ‘kadın-erkek’ yok ‘biz’ varız. Eşitlik var! Özellikle biz tasarımcılar o dominant yanımızı mutlaka podyumlara taşıyor ve bunu bir şekilde insanlara aktarmaya çalışıyoruz. Konu podyumlardan da sokaklara iniyor böylelikle. Maskülen bir kadın ya da feminen bir erkek silüeti görmeniz çok mümkün sokaklarda. Kadının erkeğin rengi olmaz... Son zamanlarda etek ya da elbise giyen erkek modellere de, feminen tasarımlara da insanlar gördükçe alışıyor ve alışacak. 10 yıl önce moda böyle miydi? Hayır, çünkü çok şey değişti. “Asla olmaz!” dediğimiz kavramları temsil eden tasarımlar şu an sokaklarda. 20 yıl sonra da o etekler giyilecek...
