Ümit TÜRK/Sevgim Begüm YAVUZ/İSTANBUL Avukat İsmail Yılmaz: "Ağır suçlardan mahkum olmuş kişilerin çok kısa bir süre kapalı cezaevinde kaldıktan sonra açık cezaevine geçmeleri yanlış bir uygulamadır. Bu olayda önce cinayetten mahkum olan, ayrıca çok sayıda hırsızlık suçuna karışan zanlının, açık cezaevine gönderilmemesi gerekirdi. Çünkü açık cezaevlerinde izin sistemi mevcuttur. Bu sistem kontrolsüz uygulandığı için azılı suçluların bir anda toplum arasına karışması çok büyük tehlikedir. Düşünce suçluları, aydınlar ve gazeteciler gibi seçkin insanları haksız yere tutuklayıp, bu kişilere tek kişilik hücrelerde tecrit uygulanırken, psikopat mahkumlara açık cezaevi imkanı sağlanması adalete olan güveni zedelemektedir. Toplumsal düzen için bu durum büyük bir risk barındırır. Toplum için hiçbir tehlike oluşturmayan, aydınları ve gazetecileri Silivri zindanlarında tek kişilik hücrelere kapatırken, toplum için tehlikeli olan katil ruhlu psikopatların açık cezaevi yöntemi ile bir nevi ödüllendirilmesi, kabul edilecek bir durum değildir. Kamu düzenine aykırı olan bu yanlışlığa bir an önce son verilmelidir. Ayrıca kendisi bu tarz tehlikede hisseden vatandaşların, özellikle kadınlarımızın, 6284 sayılı kanun çerçevesinde, herhangi bir risk ve tehlike anında çekinmeden ALO 183 hattını aramasını öneririz.
Avukat İsmail Yılmaz
Av. Dr. Rezan Epözdemir: *Kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş şartları 5275 sayılı cezaevi güvenlik tedbirleri infazı hakkında kanun ve bu kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikle değiştirildi. Buna göre, bir hükümlünün cezalarının toplamı 10 yıldan az ise cezalarının sadece bir ayını kapalıda geçiriyor. *İyi halli olmak ve koşullu salıverilmesi için de cezasının 7 yıl ve daha az kalması kaydıyla açık cezaevine ayrılıyor. Cezalarının toplamı 10 yıl ve daha yukarı olan hükümlüler de ise, toplam cezanın onda birini kapalı cezaevinde geçiriyorlar. Adli ve idari bir olaya karışmadıkları takdirde toplam cezası 7 yılın altında ise açık cezaevine ayrılıyorlar.
Avukat Rezan Epözdemir
"TEMEL PROBLEM KAPALI CEZAEVİNDEN AÇIK CEZAEVİNE GEÇİŞTE VERİLEN İYİ HAL RAPORU" *Buradaki temel problem kapalı cezaevinden açık cezaevine geçerken ki iyi hal raporu. Bu iyi hal raporu ile ilgili cezaevi idare ve gözlem kuruluları bu iyi hal raporlarını veriyor. Fakat burada denetim ve kontrol yetkisi tam ve gereği gibi kullanılmıyor.
FOTO:DHA - Katil Özgür Arduç adliyeye sevk edildi.
*İyi hal raporundan kasıt, cezaevinden herhangi bir adli ve idari bir olaya karışmama, dış dünyaya uyum sağlayabilme ve rehabilite olmanın koşullarının oluşup oluşmadığıdır. Açık cezaevinde 3 ayda bir bir hafta ailesiyle görüşme izni veriliyor. Bunların hepsinin amacı cezaevindeki koşullardan toplumsal hayata uyum ve rehabilitasyon. "İYİ HAL RAPORLARI OTOMATİĞE BAĞLANMIŞ" *Öteden beri savunduğum eleştiri şu; cezaevlerindeki idare ve gözlem kurullarının bu raporları otomatiğe bağlamış şekilde vermesi. Halbuki, sosyolog, psikolog, pedagoglar ve hukukçuların da içerisinde yer aldığı akademik bir heyet tarafından bu raporlar verilmelidir. Yalnızca failin adli ve idari bir olaya karışıp karışmadığı değil, dış dünyaya uyumu da, ıslah olup olmadığı da etraflıca tartışılıp bu raporların verilmesi gerekmektedir.
Ceren Özdemir hayatının baharından sapık bir katilin hedefi oldu...
FİRAR EDEN BİR MAHKUMUN BİR DAHA AÇIK CEZAEVİNE GEÇMEMESİ LAZIM" *Bir defa firar eden bir sanığın bir daha açık cezaevine geçmemesi lazım. Çünkü daha önce de firar etmiş. Açık cezaevine geçişle ilgili yönetmelikte düzenleme yapılması lazım. Bir defa firar varsa açığa geçmemesi lazım. İkinci olarak da bu iyi hal raporlarıyla ilgili içinde sosyolog, psikolog ve pedagogların olduğu, yükümlünün dış dünyaya uyum sağlayıp sağlamadığı, rehabilite olup olmadığını da kapsayacak nitelikte bu raporların tanzim edilmesi lazım. Aksi halde bu yönüyle çok esasa müessir olmuyor ve otomatik uygulanıyor. Haliyle de kamu vicdanını rahatsız eden böyle sonuçlar ortaya çıkıyor.
Avukat Şükran Eroğlu
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu; *Bu cinayet ülkemizde kadınların can güvenliğinin olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. 2011 yılında Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi - İstanbul sözleşmesi’ni imzalayan ilk devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti sözleşme gereği taahhüt ettiği şiddeti önlemek, failleri cezalandırmak, kadın cinayetlerini durdurmak ve kadın politikaları oluşturmak ve bu politikaları uygulamakla yükümlüdür. *Ancak her geçen gün artan kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi ve şiddetin önlenmesi konusunda samimi, gerçekçi ve çözümcü tedbirlerin alınmadığını, yasaların yeterince uygulanmadığını görmekteyiz. “UYGULANMAYAN YASALAR FAİLLERİ CESARETLENDİRDİ” *Aile Mahkemesi hakimleri 6284 sayılı yasanın öngördüğü tedbirleri vermemekte, verdikleri tedbirlerde de süreyi 15 güne kadar indirmiş bulunmaktadırlar. Kadın cinayeti davalarında haksız tahrik, iyi hal indirimi gibi indirim maddeleri uygulanmaktadır. Yasalar uygulanmadığında ve suçlar cezasız kaldığında failler cesaretlenmektedir. İşte son örneği de Ceren Özdemir cinayetinde yaşanmıştır. “KADIN CİNAYETLERİ AF KAPSAMINDA TUTULMAMALI” *Kadın cinayetlerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmeli, cezada hiçbir şekilde indirim yapılmamalı, en önemlisi de kadın cinayeti suçları af kapsamı dışında tutulmalıdır. *Diğer yandan da toplumun tüm kesimleri "toplumsal cinsiyet eşitliği" konusunda eğitilmeli, okul öncesinden başlayarak çocuklara kadın-erkek eşitliği, kadın hakları, çocuk hakları ve insan hakları eğitimleri verilmelidir. “HER KADIN CİNAYETİNİN ARDINDAN “TEDBİR ALINACAK” DENİLMESİ GÜNÜ KURTARMAKTIR” *Kadın cinayetlerini ve şiddeti önlemek gerçekten samimi ve gerçekçi davranmakla ve yasaları uygulamakla mümkündür. Değilse her kadın cinayetinin ardından "tedbir alınacağı"nın belirtilmesi sadece günü kurtarmak ve o anlık vicdanı rahatlatmaktır.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği İstanbul Sorumlusu Avukat Sanem Oğuz
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği İstanbul Sorumlusu Avukat Sanem Oğuz; *Dün Ceren Özdemir, önceki günler Emine Bulut, Şule Çet, Nazan Dedeoğlu ve yüzlerce kadın… Ülkemizde her geçen yılda daha fazla kadına şiddet uygulanıyor ve daha fazla kadın öldürülüyor. Bu cinayetlerin en büyük sebebi kadınların yok sayılması, kadınların metalaştırılması, erkeklere kadınların kendi yönetebilecekleri, hükmedebilecekleri, istediklerini yaptırabilecekleri mallar olduğu izlenimi ve hatta eğitimi verilmesinden kaynaklanıyor. "BU KANUNLAR UYGULANMADIĞI İÇİN KADINLARIMIZ ŞİDDET GÖRMEYE DEVAM EDİYOR" *Ülkemizde kadın cinayetlerinin önlenmesi için Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun bulunmakta. Kanunlarımız kadınlarımızı korumakta ve şiddeti azaltmak için ağır cezalar öngörmektedir. Ancak bu kanunlar uygulanmadığı için kadınlarımız yine şiddet görmeye devam etmektedir. "CEREN, ÖLDÜRÜR KAÇARIM DİYE DÜŞÜNEN BİRİ TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ" *Ceren Özdemir genç ve gülüşüyle insanın içini ısıtan çok güzel bir kadın. Hayatının baharında öldürüldü. başka bir erkeğin, istediğimi yapar, öldürür kaçarım diye düşünerek işlediği bir suç sonucu hayatını maalesef kaybetti. Ülkemizde sadece Ceren ve Ceren gibi kadınların öldürülmesine karşı çıkmamalıyız. Kadınların yaşamasını ve güvenliğini sağlayacak modern ve laik hayatın devamlılığını da sağlamak için mücadele etmeliyiz ki, kadınlara istediklerini yapabileceğini zanneden gerici erkekler yetişmesin. "CEREN'İN KATİLİ DAHA ÖNCEDE SUÇ İŞLEMİŞ, YETERLİ CEZA VERİLSEYDİ..." *İyi halden cezaevinden çıkan Ceren’in katili, daha önce de çocuk ve kadınlara karşı suç işlediği için cezaevine girmiş. Kendisine eğer Türk Ceza Kanunu’nda ki ilgili kanun maddelerinden cezaları yeterli düzeyde verilmiş olsaydı, katil bu kadar erken cezaevinden çıkamazdı. Ancak ülkemizde kanun uygulayıcılar da, kadını ve çocuğu korumaya yönelik değil; erkeği korumaya yönelik uğraştıkları için az cezalar vermektedirler. "CEZAEVLERİNDE BU KATİLLERE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ EİĞİTİMLERİ VERİLMELİ" *Oysa ki katile yeterli düzeyde cezalar verildikten sonra, cezaevinde bu katillere toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinden tutunda, kadının hayatımızdaki yeri vb. konularda da eğitimler görselerdi cezaevinden çıkar çıkmaz kadınlara ve çocuklara saldırmayacaklardır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Avukat Gül Erdoğmuş
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Avukat Gül Erdoğmuş; *Önceden yargılandığı suç cinayet ise, karşılığı müebbet hapis cezasıdır. ‘İyi hal indirimi uygulandı ise bu belli bir süreli hapse dönebilir. İnfaz Kanununda, kişinin cezasının belli bir kısmının kapalı cezaevinde infaz edilmesinden sonra açık cezaevinde infazına devam edilebilir. Bu da suç tiplerine göre değişiyor ve bu olması gereken bir şey. ‘Hiçbir mahkuma sonuna kadar Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kal' diyemeyiz, çünkü her insanın topluma kazandırılması lazım. *Önemli olan cezaevinde kaldığı süre boyunca iyi hal gösterdi mi, kavgaya karışmış mı? Eğer bunları yapmasına rağmen Açık Ceza İnfaz Kurumundaysa bu yanlış. Böyle bir şey varsa tahmin ediyorum, göz ardı edilmiş olabilir. Emniyetteki ifadesinde ‘Ceren'i tanımıyorum, birini öldürmek istedim. Ceren’i gördüm' demiş. İzin çıktığı günde cinayet işlemeyi düşünüyorsa cezaevinde iyi hal raporu alacak şekilde kaldığını tahmin etmiyorum. Ancak tümden ‘hapis cezası alanlar Açık Ceza İnfaz Kurumuna geçmemeli' diyemeyiz. *Suç işleyip pişman olanlar var. Kişiye özgü takip yapılarak, iyi hal gözlenmeyip izin verildiyse, hata yapılmış. Esas amaç, bir kişi suç işlerse onun topluma kazandırılması için iyileştirilme politikaları yapılır. Ama bu kişinin sanıyorum ki 12 tane suç kaydı var ve biri cinayet. Kişi 12 suç işlemişse, o kişinin İnfaz Kanunu'ndaki iyi halden yararlandırılmaması gerekir. “KADINA KARŞI ŞİDDETTE UZLAŞMA OLMAMALI” Öte yandan İstanbul Sözleşmesine de dikkat çeken Avukat Erdoğmuş “Adalet Bakanının da görüşleri alındı. Ayşe Tuba Arslan eski eşinin tehdit ve hakaretlerine karşı 23 kere şikayette bulunmuştu. Kadına karşı şiddet konulu suçlar, uzlaşmaya tabi değildir. İstanbul Sözleşmesine göre kadına yönelik şiddet konulu hiçbir suç sözleşme gereğince uzlaşmaya tabi tutulamaz. Aksi takdirde 23 kere savcıya gidip şikayet ettiğinizde Uzlaştıma Bürosuna sevk edilebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Avukat Diren Cevahir Şen;
Avukat Diren Cevahir Şen; "CİNAYET GÖSTERE GÖSTERE GELMİŞ" Avukat Diren Cevahir Şen ise tartışılan durumla ilgili şu tespitlerde bulundu; *Savcılık İnfaz Yasasını uygulamasına göre, zamanı geldiğinde açık ceza infaz kurumuna çıkarılmış. Var olan yasal düzenleme çerçevesinde cezasını çekmiş gibi görünüyor. Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yatmış ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’na geçmiş. Ama mesele şu, dün akşam bir kamera görüntüsü gördük. Ceren’in takip edildiğini, arkasına baktığını gördük. Bunu kadınlar anlar ve buna maruz kalıyoruz. Cinayet, saldırı, muhtemel saldırı göstere göstere geliyor. Emine bulut cinayeti göstere göstere geldi. Şule Çet’in katine iyi hal indirimi yapıldı. Ancak Nevin Yıldırım’a indirim yapılmadı. Kadınlar olarak potansiyel olarak erkek şiddeti tehlikesinin kapsama alanındayız. *Şiddeti önlemekle yükümlü kurum ve kuruluşların şiddeti önlemesi gerektiğinin altının çizen Avukat Diren Cevahir Şen, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun aleyhinde kampanyalar döndürülüyor. Boşanmış Mağdur Babalar Derneği Başkanı kadın düşmanı açıklamalar yapabiliyor. Tek bir işlem yapılamıyor. Bunları bütünsel değerlendirmek gerekiyor. Kadın cinayeti kadın kırımına doğru gidiyor. Bunun sorumlusu kadınları korunmayan kurum ve kuruluşlarıdır. 155’i arayınca kayıt oluşturmuyorlar, geri gönderiyor. Müvekkillerimiz ‘İmdat beni öldürecek’ diyor. Bu insanların görevi ihmal suçundan cezalandırılmalı. Ceren Özdemir cinayeti de bence göstere göstere gelmiş. İstanbul sözleşmesinin derhal uygulanması lazım. 6284’te yazan görev ve yetkilerin yerine getirilmesi lazım.