- ‘Dolunay’ dizisinde bir Japonca hocasını ve restoran sahibini canlandırıyorsunuz. Rolünüzü nasıl tanımlıyorsunuz? Eğlenceli, yabancı bir ülkede hayatını kurmuş, çevresiyle iyi ilişkileri olan bir kadını canlandırıyorum. - Bugünün dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Herkes gibi ben de dizi sürelerinin bu kadar uzun olmasının sağlıklı bir şey olmadığını düşünüyorum. Sadece oyuncular için değil, senaristten rejiye, kostümden sanat ekibine, herkes için zor bir durum. Bölüm yetiştirmek derdinde olduğumuz için işimizi özenli yapma imkanımız kısıtlanıyor. Çalışma arkadaşlarının birbirine verdiği güzel enerji eksikse ayakta duramayız. ayumipp14

Türkiye’deki her şeyin başlangıcı

- Türkiye’de rol aldığınız ve kariyerinizin gelişmesi anlamında büyük önem taşıyan projeler hangileri? ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ asla unutamayacağım bir proje. Benim adıma Türkiye’deki her şeyin başlangıcıydı o film. ayumi-takano-dolunay-2 - Cem Yılmaz önümüzdeki yıl ‘Her Şey Çok Güzel Olacak 2’yi çekeceğini söyledi. Size bu konuda bir teklif geldi mi? Hayır, herhangi bir teklif gelmedi. Bu konudan haberim yok. Twitter hesabınızda şu ileti sabit: "Japonum ama Japonya ansiklopedisi değilim bir zahmet elindeki akıllı telefona sorsunlar eminim benden akıllı ve bilgilidir." Size gelen en ilginç sorular neler oldu bugüne kadar Japonya ile ilgili? 'Neden hep pirinç yiyiyorsun?', 'Japonya'nın nüfusu kaç?', 'Japonya'ya bilet kaç para?' gibi iki saniyede cevabını bulabilecekleri soruları bana sormalarını anlamıyorum. Bu durum, akıllı telefonların ve sosyal medyanın getirdiği garip bir rahatlık ve tembellik herhalde.

Ağaç kesilirken çarpacak diye korkuyorum

- Doğayı çok seviyorsunuz; İstanbul’da yeşil alanlar ise çok azaldı. Peki siz yıllardır burada yaşayan biri olarak bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğayı severim ve bu, sevgi, korku ve saygıyla karışık bir sevgi. Bizde hep “Bak güneş sana bakıyor” denir. Güneş hep tepemizdedir, her şeyimizi aydınlığa çıkarır. Ondan utanacak bir şey yapmamak lazım. Ağaçlar enerjisiyle yaşadığı bölgeyi korur. Bizler büyük ağacı kesmeden önce teşekkür edip dua etmezsek çok büyük saygısızlık yaptığımızı düşünürüz. Televizyon izlerken hunharca kesilen ağaçların görüntüleri geldiği zaman bile “Eyvah çarpacak” diye korkuyorum. 20 yıldır Türkiye'de yaşayan birisi olarak Japon ve Türk kültürü arasında bir gerilim yaşıyor musunuz? Hayır. İki tarafı da olduğu gibi kabul ediyorum. Başka türlü çok yoruluyorsunuz. Japonlar ve Türkler arasında en belirgin ve en benzer özellikleri neler sizce? Türkiye, Japonya, ABD, Fransa, hiç fark etmez insan insandır. İyi insanlar birbirlerine benzer ve kötü insanlar da öyle. Ayşe ile Fatma benzemez ama, Ayşe ile Ayumi benzeyebilir. İnsanları taşıdıkları pasapotru ile kategorize etmenin pek manası olmadığını başka bir ülkede uzun yıllar yaşayınca anladım. mdm_6763

Birbirimizi tanıyıp seversek…

- Türkiye-Japonya arasındaki en tanınmış simasınız. Hem Türkiye’den hem Japonya’dan bunula ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz? İki taraftan da güzel tepkiler alıyorum. Japonya’da çoğu insanın Türkiye ile ilgili herhangi bir bilgisi olmadığından onlara Türkiye’yi anlatmaya çalışıyorum. Burada ise Japonya’ya olan sevgilerini görünce mutlu oluyorum ama insanların kafalarındaki ‘Japon’ olmadığım için benimle tanışıp hayal kırıklığı yaşayanlar da oluyor. Öyle olunca ben ne yapacağımı şaşırıyorum. Animelerden, Amerikan filmlerinden öğrendikleri ‘Japon’ veya ‘Japonya’ gerçeğimizden uzağım çünkü. Kafamızdaki soyut imajlarla değil, gerçek anlamda birbirimizi tanıyıp seversek çok güzel olur ve ben de bunun için çabalıyorum. - Türkiye’ye dair hayalleriniz neler? Önümüzdeki 20 yılı yine Türkiye'de ve dostlarımla geçirmek istiyorum. Tıpkı geçtiğimiz 20 yılda olduğu gibi.