Ben affı garibanlar için istemiştim
Bundan tam 22 yıl önce 1999 yılı ortalarında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, DSP’nin Parti Meclisi toplantısında gündeme bomba gibi düşen bir açıklama yaptı. Hükümetin af için çalıştığını, kanun tasarısının TBMM’ye sevk edileceğini söyledi.
İktidar ortakları ANAP ve MHP’nin bu girişimden haberi yoktu. Büyük bir dalgalanma oldu, mahkumlar ve aileleri sevinirken, affa karşı çıkanlar da geniş bir cephe oluşturdu.
EŞİTLİK İLKESİ
Başbakan’ın eşi Rahşan Ecevit, Trabzon cezaevinde annesi ile birlikte kalan ‘’Aylanur’’ isimli bir kız çocuğunun durumuna üzülmüş, ‘’Garibanlar için af çıkarılmasını’’ istemişti. Ecevit’in talimatıyla da dönemin Adalet Bakanlığı bürokratları çalışmalara başladı. Tasarı iki ay sonra TBMM’ye geldi ‘’Kamu vicdanını yaralamayacak’’ denilerek, 28 Ağustos günü TBMM’de kabul edildi.Ancak kamuoyunda ‘’Hırsızlar, katiller, tecavüzcüler affedilecek’’ denilerek güçlü bir muhalif kesim doğmuştu. Kapsam dışı bırakılan bazı suçlar ve yasadan yararlanamayacak mahkumlar için hükümler olsa da, Anayasa Mahkemesinin geçmişteki gibi ‘’Eşitlik ilkesine aykırılık’’ gerekçesiyle, kapsamı genişleteceği endişesi vardı. Bu endişeyi haklı bulan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de üç gün sonra 1 Eylül 1999’da yasayı veto etti. Af yasası uzun süre soğutmaya bırakıldı. Ardından ‘’Şartlı salıverme’’ yasası olarak yeniden getirildi. Bu kanunu da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto etti.
2000 yılı Ekim ayına gelindiğinde ise cezaevlerinde ölüm oruçları başlamış, iki ay sonra da eyleme katılan tutuklu ve hükümlülerden ölenler olmuştu. Ardından 20 cezaevinde birden, 10 bin güvenlik görevlisinin katılımı ile ölüm oruçlarını sona erdirmek için ‘’Hayata Dönüş’’ operasyonu başlatıldı. İkisi asker 30'u tutuklu 32 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Bu olay sonrası da vetolu af yasası tekrar raftan indirilip, TBMM’de kabul edildi.