Polis muhabiri Mehmet Ali Demir, gazetecilik tercübelerinden faydalanarak “Halibya Güneşin Maden Ocağı” adını verdiği romanı kaleme aldı. Tecrübelerini, tarihe olan merakıyla birleştirerek, polisiye türde yazdığı romanda bir araya getiren Demir, kitabıyla ilgili Sözcü’ye konuştu. Demir; romanda, haber gözlemlerinden gerçek kesitlerin de bulunduğunu belirtti. İşi gereği bir çok polisiye konuyu haberleştiren Demir, tarih ve edebiyata olan merakı sebebiyle farklı alanlarda da araştırmalar yaptı. Demir, uzun zamandır aklında olan roman yazma fikrinin yaptığı araştırmalar sayesinde olgunlaştığını belirtiyor. Demir, “Mavzer” silahının üretimindeki çelik sorununu araştırırken, milattan önce 800’lü yıllarda Anadolu’nun kuzeyinde yaşamış ve birçok kaynakta, demircilikle uğraşan bir Türk boyu olduğu belirtilen Halibya uygarlığının dikkatini çektiğini belirtiyor. Homeros’un İlyada Destanı’nda Horizonlar olarak anlattığı Halibyalılar’ın kendisinde büyük ilgi oluşturduğunu söyleyen Demir’in romanının ismi de demircilik yapan bu boydan geliyor.
Mehmet Ali Demir
Deneyimli gazetecinin kaleme aldığı roman kurgusu Kadıköy Erenköy’de tren altında kalarak ölen bir kişinin kimliğinin tespiti ile başlıyor. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’nde Emniyet Amiri Kalender ve ekibi kaza gibi görünen bu olayla, eski bürokrat ve aynı zamanda kaçakçı olan Naki Ülgenoğlu’nun Urfa’da öldürülmesi arasında bir bağ bulunca, ekip bir ucu Truva’ya kadar uzanan antik bir demirci efsanesinin içine sürüklenir. Ancak gerek yaşanan cinayetler, gerek kirli ilişkiler ağı, ekibi içinden çıkılması zor bir kaosun içinde bırakır. Ancak asıl çözülmesi gereken kitaba ismini veren Anadolu’da yaşamış unutulmuş bir Türk kavmi olan Halibya Uygarlığının bin yıllardır saklanan sırlarını kimin neden bu kadar istediğidir. Halibya’nın usta demircilerinin sakladığı sır insanoğlunu evrenin sınırlarına götürecek anahtarın ta kendisi olabilir.