31 Mayıs 1983 günü dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Konseyi, “darbenin yasaklı siyasetçisi” Süleyman Demirel’in perde arkasında olduğu Büyük Türkiye Partisi’nin (BTP) kapatılması kararını aldı. 79 numaralı, üç sayfalık konsey kararı ile ayrıca 16 eski parlamenterin Çanakkale Zincirbozan’da “mecburi ikamete” tabi tutulması kararlaştırıldı. Ve böylece siyasi yasaklı Süleyman Demirel başta olmak üzere, Hüsamettin Cindoruk, Mehmet Gölhan, Ali Naili Erdem, Ekrem Ceyhun, Saadettin Bilgiç, Nahit Menteşe, Yiğit Köker, İhsan Sabri Çağlayangil, Sırrı Atalay, Metin Tüzün, Celal Doğan, Deniz Baykal, Ferhat Aslantaş, Süleyman Genç ve Yüksel Çakmur için sürgün yolu açıldı.
121 GÜN SİNEMAYA AKTARILDI
Zincirbozan’da geçen 121 günlük sürgünün hikayesi filme konu oldu. Atıl İnaç’ın yönettiği 2007 yapımı filmin senaryosunu ise gazeteci Avni Özgürel kaleme aldı.
9 AP’Lİ, 7 CHP’li 9’u AP’li 7’si CHP’li 16 siyasi 121 gün boyunca Zincirbozan’daki askeri tesiste tutuldu. Orada yaşananlar kitaplara, filmlere konu oldu. Siyaseten yan yana bile gelmeyen AP’li ve CHP’liler, Zincirbozan’da dostluklarını geliştirdi, fikir tartışmaları yaptı. Binlerce anekdot birikti. Onlardan biri de darağacı mevzuu... Kamuoyunun bugün eski Gaziantep Belediye Başkanı ve milletvekili olarak tanıdığı CHP’li Celal Doğan da Zincirbozan sürgünlerindendi. Doğan bir gün koşarak diğer siyasetçilerin yanına gider. ‘‘Sahilde darağacı kuruyorlar, bizi asacaklar’’ der. Haberi duyunca telaşlananlar derhal haberi Demirel’e verir.
Celal Doğan
YATIN UYUYUN Demirel, bunu Celal Doğan’ın söylediğini duyunca, “Yatın uyuyun, şakacıdır o inanmayın” diyerek herkesi rahatlatır. Süleyman Demirel, Milli Güvenlik Konseyi kararını gazeteci Yavuz Donat’ın telefonu ile öğrendi. O dönem askeri kampta kalan isimlerden biri TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk’tu, Zincirbozan’a girebilen tek gazeteci ise Emin Çölaşan oldu. Demirel’e Zincirbozan tebligatını yapan da Emniyet Müdürü Cevdet Saral’dı… Zincirbozan sürgününün 4 tanığı, o günleri SÖZCÜ HaftaSonu’na anlattı.

KÂR EDEN ŞİRKET KAPANACAK

Gazeteci yazar Yavuz Donat, BTP’nin kapatılacağı, siyasilerin de sürgüne gönderileceği bilgisini alan ilk gazeteciydi... Yavuz Donat anlatıyor: ■ O günlerde Büyük Türkiye Partisi’nin (BTP) kapatılacağı, Demirel ve birçok siyasetçinin zorunlu ikamete tabi tutulacağı bilgisini almıştım. Doğrulatmak için yakın dostum, Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun makamına gittim. Bunu sorunca sinirlendi, bilgi vermedi. Bir iki gün sonra gazetedeki telefonum çaldı. Yirmibeşoğlu arıyordu ve “Kâr eden şirket kapanacak” dedi. BTP halkta destek bulmuştu ve kapatılacağını anladım.
Yavuz Donat, haber kaynağını 2016’ya kadar açıklamadı.
■ “Peki büyük hissedar ne olacak?” diye sordum. Yirmibeşoğlu, “Yurt içinde seyahate çıkar, Çanakkale’yi sever” dedi. ■ Demirel de yakın dostumdu ve evindeki 27 52 31 numaralı özel telefonundan aradım. “Bir şey öğrendim ama telefona sığmaz” dedim ve evine gittim. Çanakkale’ye zorunlu ikamete gönderileceğini söyledim. “Kaynağın sağlam mı’’ diye sordu ben de 4 parmak işareti yapıp elimi omzuma koydum. ■ İlk tepkisi “Çok şükür vatanımdayım. Peki ne yapmışım? Sevr anlaşmasını mı imzalamışım, ülkemi peşkeş mi çekmişim?” oldu. O gece resmi açıklama yapıldı. ■ Demirel ertesi gün Çanakkale’ye hareket edecekti. Sabah 07.00’de evine gittim. Kardeşi Şevket ile Türkiye haritasına bakıyordu, “Ankara Çanakkale arası uzak, uçak da yok. Yeniden iktidara gelince Çanakkale’ye havaalanı yapacağız” dedi. Şevket Demirel, “Bugüne kadar yaptın, başına bunlar geldi” deyince “O ayrı bu ayrı, siyasette sonuçlarına katlanırsın” cevabını verdi. ■ Nazmiye Demirel de oradaydı ve ağlıyordu. Sürgün haberini Yirmibeşoğlu’ndan öğrendim ama 2016 yılında ölümüne kadar, kaynağımı hiç kimseye açıklamadım.

ÇÖLAŞAN, ZİNCİRBOZAN’A GİREBİLEN TEK GAZETECİ

SÖZCÜ yazarı Emin Çölaşan, Zincirbozan’a giren tek gazeteci. Tabii gazeteci olarak değil, Hüsamettin Cindoruk’un akrabası olarak. Emin Çölaşan anlatıyor:
Zincirbozan Demirel’in ilk sürgünü değildi. 12 Eylül’de, en büyük siyasi rakibi Bülent Ecevit ile aynı uçakla Hamzakoy’a sürgüne gönderildi. Eşleriyle birlikte yaklaşık 1 ay burada kaldılar.
“Hüsamettin Cindoruk benim halamın oğlu. Zincirbozan’a gidince kendisini ziyaret edecek aile fertlerinin listesine benim adımı da yazdırdı. Zincirbozan’a gittim ve içeriye girerken bir aksilik olmasın diye basın kartı yerine nüfus cüzdanımı verdim. Orada 5 saat süreyle tarihi bir gün yaşadım. Güzel bir bahçesi vardı. Demirel takım elbise ile oturuyor ama ayağında tokyo terlikleri vardı. Diğerleri spor kıyafet şortla, tavla oynuyorlardı. Hüsamettin ağabey bana etrafı gezdirdi, İhsan Sabri Çağlayangil’in odası özel döşenmiş, mobilyaları kendi getirmiş. Etrafta beyaz ceketli asker garsonlar, bize servis yapıyor. İsteyen denize giriyor. Serbest bir ortam. O sırada bir askeri araç geldi içinden Zincirbozan Komutanı Tuğamiral çıktı. Beni amiral ile tanıştırdılar. Şaşırdı ve ‘Gazeteci Emin Çölaşan mı? Buraya gazeteci giremez, nasıl girdiniz?’ diye sordu. Cindoruk’un akrabası olduğunu söyleyince ‘Aman sakın bir şey yazmayın’ diye uyardı. Cindoruk orada bana yeni bir parti kuracaklarını adının da Doğru Yol olacağını söyledi. Ama o günkü şartlarda hiçbirini yazamadım.’’
Emin Çölaşan, halasının oğlu Cindoruk’un ziyaretçi listesine adını yazdırmasıyla Zincirbozan’a girdi. 5 saat geçirdi, tarihi anlara tanıklık etti

ASKERİ TESİSİN ÖNÜNDE KURBAN SAVAŞI

Süleyman Demirel, Ankara’dan Çanakkale’ye doğru yola çıkarken, bir yakını en geç saat 17.00’de Zincirbozan’a teslim olması gerektiğini söyleyip “Geç kalacaksınız” diye uyarır. Demirel ise her zamanki hazır cevap ustalığıyla “Geç kalırsak, almayacaklar mı?’’ diye cevap verir. Dönemin en ilginç olaylarından biri de gazeteci Ufuk Güldemir’in annesi Dilşat Hanım’ın kurban macerası oldu. Dilşat Hanım AP’nin kuruluşundan itibaren bu partinin içinde yer alır, Süleyman Demirel’in de yakın aile dostudur. Öyle ki bir gün aracına atlar, Zincirbozan askeri tesisleri önünde durup yüklediği koçu güçlükle aşağıya indirir. Derdi kurban kesip etini de Demirel’e yollamaktır. Askerler buna izin vermez. Dilşat Hanım direnir. Komutanlar Dilşat Hanım’ı zor zapt eder. Sonunda kurban kesilir, eti de Demirel’e gönderilir.

“NAZMİYE HANIM DA BENİMLE GELEBİLİR Mİ?”

MGK kararının açıklandığı gün BTP’nin parti tabelası sökülüp kapısına kilit vuruldu. Akşam saatlerinde dönemin Ankara Siyasi Şube Müdürü Azmi Derin ve Yardımcısı Cevdet Saral, Demirel’e kararı tebliğ etmek üzere Güniz Sokak’a gitti. Cevdet Saral anlatıyor:
16 siyasi sürgünün 121 gün tutulduğu Zincirbozan mevkiindeki askeri tesisler 2011 yılında boşaltıldı ve kapısına kilit vuruldu.
“Milli Güvenlik Konseyi’nin emri üzerine önce Büyük Türkiye Partisi’nin Genel Merkezi’ne gittik, müthiş bir yağmur vardı. Tebligatı yaptık, Genel Başkan Ali Fethi Esener, partililere ‘Devlet geldi, partiyi kapattı, dağılalım’ dedi. Tabelayı indirdik kapıyı mühürledik. Sonra Demirel’in evine gittik. ‘Sayın Başbakan, konsey kararının tebliği için sizi rahatsız ettik’ dedik. Demirel, ‘Karar, TRT’de yayınlandı zaten, niye zahmet ettiniz ’cevabını verdi ve ‘Nazmiye Hanım da benimle gelebilir mi?’ diye sordu.
Demirel’e tebligatı Cevdet Saral yaptı.
Eşlerin gidemeyeceğini söyledik. Daha sonra Deniz Baykal ve diğer isimlerin evine gidip tebligatı imzalattık. Süleyman Genç o gün beni Emniyet’te ziyarete gelmişti. Haberi yanımda otururken aldı. Bir süre sonra sıkıyönetimden bilgi geldi. Demirel’in Çanakkale’ye gidişi sırasında yapılacak törenin engellenmesi istendi. Tekrar Demirel’in evine gittim. ‘Seni zora sokacak bir şey yapmayız. Yolcu etmek isteyene de gelme demek olmaz’ dedi. Ertesi sabah kalabalık bir konvoyla Ankara’dan ayrıldı.’’

DOĞRU YOL PARTİSİ’Nİ SÜRGÜNDE KURDUK

Zincirbozan sürgünlerinden Hüsamettin Cindoruk, o günleri anlatıyor:
Cindoruk, “Zincirbozan’dan bir cumhurbaşkanı, bir Meclis Başkanı, 4 bakan çıktı” dedi.
“Zincirbozan siyasi bir hataydı. Orada Süleyman Demirel, Deniz Baykal, İhsan Sabri Çağlayangil ve Sırrı Atalay gibi değerli siyasetçilerle birlikte misafir edildik. Çanakkale’nin müthiş rüzgarı dışında bir sıkıntımız olmadı. Adalet Partisi’nin yerine kurduğumuz Büyük Türkiye Partisi’ni kapattılar ve bizi de oraya koydular. Ama orada Doğru Yol Partisini kurduk. Zincirbozan kampının girişinde 600 metrelik düz bir yol vardı. O yolu arşınlarken Demirel yeni partinin adını ‘Doğru Yol’ koydu. ’Buradan çıkmadan Doğru Yol Partisi’ni kuralım’ demişti. O günleri yaşadık ama askerimize küsmedik. Darbe başka, ordu başkadır. 2010’da oraya gidip anıları tazeledim. Bizi Zincirbozan’a koydular oradan Cumhurbaşkanı, bir Meclis Başkanı, 4 de Bakan çıktı. Demokrasiye saygınız, sevginiz varsa engeller aşılır.’’
Sürgün haberini, gazeteci Donat’a Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu verdi.