Röportaj: Nilay Örnek Son Afife Tiyatro Ödülleri’nin ‘En İyi Erkek Oyuncu’su İbrahim Selim, rol aldığı tiyatro, sinema, dizi ve reklam filmleri nedeniyle bizim için çok tanıdık bir yüz ve ses. Ama bilmek yetmez, biraz daha tanışalım… Kanyon’daki DOT sahnesinin yeni oyunlarından ‘Bunu Ben de Yaparım’ senenin en çok konuşulan eserlerinden biri oldu. Genç yaşında zekasına, bakış açısına hayran olduğum, çok iyi işler çıkaran Serkan Salihoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı bir Nick Hornby yazını olan oyun tek kişilik. Ve başarılı oyunculuğuyla bizi duygudan duyguya götüren o kişi İbrahim Selim’di. Oyun, metni ve sahneye konuşuyla bizi etkilediği gibi, Afife Jale anısına verilen 20. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde de Selim’e ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü getirdi. Bunu vesile ettik, İbrahim Selim’le konuştuk. Senli benli röportajlardan çok hazzetmem ama bu daha iyi ve gerçek oldu…

Doktor doktor takıldım

Google, İbrahim Selim fakiri... Hakkında hep tiyatroyla ilgili haberler çıkıyor. Kimsin sen? Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Aslen Arvin Arhaviliyim, çocukken 3-4 ay her yaz tatilimi orada geçirdim. Bir erkek kardeşim var; Ankara’da, otomotivci. Hacettepe Ankara Devlet Konservatuvarı’nı bitirdim. Ondan önce üç sene biyoloji okudum. Daha doğrusu biyolojide gezdim; çok arkadaş edindim. En fazla laboratuvar derslerine girdim, doktor doktor takıldım. O dönem Ankara’da günlük TRT dizileri vardı. ‘Yorgo’nun Armağanı’ adlı bir oyunda oynadım, sonra radyo reklamı, TRT’de radyo tiyatrosu, açılış ve organizasyonlarda sunuculuk derken bir gün Ankara’da sıkışmış hissettim; İstanbul’a taşındım. DOT’la ne zaman tanıştın? İstanbul’a gelişimin ikinci haftasında bir reklamda oynadım; o parayla da eve çıktım. Arada diziler oldu. Cüneyt Çalışkur’un yönettiği ‘Ben Ruhi Bey Nasılım’da Celal Kadri Kınoğlu yerine oynadım. DOT’la da, ‘Böcek’, ‘‘Kürklü Merkür’, ‘Karatavuk’ derken, yani onların oyunlarını seyrederken tanıştım. Sonra da seçmeye katıldım. Seçildim. 25

İşimi yapıp mutlu oluyorum

Geçenlerde Gonca Vuslateri oyunculuktan bahsederken, tabii ki gayri ihtiyari söylenmiş abartılı rakamlar ama “3 sene çalışırım, 5 sene çalışmam; dinlenmem, kendimi beslemem, kitap okumam lazım” dedi… Sen bu konuda ne düşünüyorsun? Benim de hobilerim ve merak ettiklerim var ama ben hiç o kadar yorulmadım. Yorulurmuşum gibi de gelmiyor. Ben hayatımı ona göre yaşıyorum; işimi yapıp mutlu oluyorum. Ben beş sene çalışmazsam ölmüşümdür de işimi yapmıyorumdur falan herhalde. Tabii Gonca çok sevdiğim bir arkadaşım, orada dediği şeyi seziyorum da anlamıyorum, sadece seziyorum. Kitap okumam için 2-3 sene beklemem gerekmiyor benim mesela… 23

Ateş böceği gibi görünüyorlar

Twitter’da “Çoğumuzun kalbi kırık ve bu bizi yavaşlatıyor” demişsin; çok şiirsel bir yanın da var sanki… Saat kaçta yazmışım ben bunları! :) Bazen bir şey izlerken falan atar geliyor. O kalbi kırıklık meselesi de aynen yazdığım gibi değil mi? Son üç senedir belki de yeni yeni toparlanıyoruz. Bunu çok derinden hissediyorum. Tek kişilik bir oyun oynuyorsun. Sahnedeyken kimi ne kadar görüyorsun? Telefonla çekim yapanlar seni etkiliyor mu? Geçenlerde Nihal Yalçın’ı ‘Antubus’ta izlerken resmen orada oyunu kaydeden bir izleyici vardı. Yalçın oyunu durdurdu ve “Lütfen çekmeyin!” dedi. Bu tür izleyiciler çekim yaparken görünmeyeceklerini falan mı düşünüyorlar acaba? Oysa tiyatro salonunda ateş böceği gibi parlıyorlar çekim yaparken. Oyuncu onları görmüyor sanıp yanılıyorlar. 24

Hayatı seviyorum

Seni dizilerden, sinemadan ve hatta kimi zaman sadece sesinden de tanıyoruz değil mi? Üç sinema filminde, birkaç da dizide oynadım. ‘Zoraki Koca’, ‘Aynadaki Düşman’, ‘Şubat’, ‘Fatih’, ‘Güllerin Savaşı’ bu dizilerden bazıları. Ve tabii ki bir de reklamlar var. Ödül hayatında ne değiştirdi? O kadar bir şey değiştirmedi ki... Ödül çok eğlenceli bir şey, motive edici de. Ödülle kurduğun ilişkiye bağlı bu tabii. Memleketteki en istikrarlı tiyatro ödülü bu, onore edilmiş oluyorsun. Ses tonun mu etkilidir nedir, seni izleyen herkesten benzer geri dönüşler duyuyorum: “Adam arkadaşım gibi hissettiriyor” deniyor… Ne güze. Kişisel olarak samimiyetin, gerçek olmanın peşindeyim. Her türlü ilişki için öncelikli olarak arkadaşlık etmeyi düşünüyorum, o zaman da içine herhangi bir hesabın girmesi mümkün olmuyor. Hayatı, yaşamayı seviyorum. Belki biraz da bundan kaynaklanıyordur. 26

‘Bunu Ben de Yaparım’ın sırrı

‘Bunu Ben de Yaparım’ı izlerken tahammülsüzlük başta pek çok duygu ve davranış bozukluklarını görüyor insan… Sen neler görüyorsun? Bence bu durum dünyanın her yerinde çok benzer. Bu metni Türkçe’ye çevirirken bizim memlekete uysun diye bir şey yapmadık. Melisa Kesmez edebiyatçı olduğu için dramaturg olarak bize de büyük destek verdi. Metni çeviri olma durumundan uzaklaştırmaya gayret ettik. Nick Horby dediğimiz beyefendi başka bir memlekette yaşayan çok iyi bir yazar ve yazdığı şeyin aynılarını burada aynı cümlelerle konuşabiliyoruz. Bunu sanat kurumlarında çalışan arkadaşlarımız da anlatıyor, “Bunu ben de yaparım”lar, tahammülsüzlükler… Maalesef ülke yöneticilerinde de zarafetten çok kavga etme eğilimi görüyoruz.