Türkiye bir yandan orman yangınlarıyla mücadele ederken, diğer yandan da sel felaketleriyle karşı karşıya geldi. Batı Karadeniz’de şiddetli yağış çok sayıda vatandaşımızın hayatına neden oldu. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı veya kısa adıyla AFAD verilerine göre sadece geçen yıl ülke çapında 177 sel ve su baskını ile 107 heyelan görüldü. Aynı dönemde doğa kaynaklı olayların yüzde 20’ye yakını sel ve su baskınları, yüzde 12’ye yakını da heyelan olarak kayda geçti.
AFAD Başkanvekili Hamza Taşdelen
ERZURUM BAŞI ÇEKİYOR 1950 yılından günümüze kadar meydana gelen sel ve su baskını olaylarının dağılımı incelendiğinde Erzurum 440 olayla ilk sırada yer alıyor. Bunu 319 olayla Sivas, 265 olayla Van ve 247 olayla Bitlis takip ediyor. 1950 yılından bu yana en az sel baskını ise Yalova, Kilis ve Uşak illerinde görüldü. Karşı karşıya kaldığımız iklim krizi ve sel felaketleri, TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu toplantısında da gündeme geldi. EN ÇOK DEPREM ETKİLİYOR AFAD Başkanvekili Hamza Taşdelen, 2020 yılındaki Giresun’da yaşanan sel felaketinden örnek vererek, “Giresun’da ağustos ayı ortalaması 89 kilogram. Yağlıdere’ye 80 kilogram, Bulancak’a 82 kilogram yağış bir gecede düştü. Türkiye için depremler çok fazla ekonomik kayba neden oluyor, afet türleri arasında en çok depremlerde ekonomik kayıp veriyoruz. Ama dünyaya baktığımız zaman ekonomik kayıp sel ve taşkınlarla yaşanıyor. Türkiye’de bu tarafa doğru gidiyor” dedi.

Ekstrem hava olayları meydana gelecek

Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Berberoğlu da Akdeniz Havzası ve Türkiye’nin, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek konumda yer alacağını belirterek, “Çünkü topoğrafik değişkenliğimiz yüksek, kara ve deniz ekosistemleri arasında yer alıyoruz. Bunun sonucunda da hava sıcaklığı artışı, kuraklık ve yağış rejiminde değişim meydana gelecek. Örneğin; 6 ayda yağan yağış 2 aya sıkışacak ve beraberinde de ekstrem hava olayları meydana gelecek. Seller, erozyon artışı gibi bildiğimiz birçok tehlikeyle karşı karşıya kalacağız. Bunlar arazi bozunumunun, kuraklığın önemli göstergeleri” dedi.
Prof. Süha Berberoğlu

ŞEHİR ORMANLARI KURULMASI LAZIM

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele eski Genel Müdürü Mustafa Gözükara da komisyon üyesi milletvekillerine bilgi verdi. Gözükara şunları söyledi: “İklim değişikliği ve arazi kullanımına bağlı olarak artış gösteren sel, çığ, heyelan ve kaya düşmesi gibi afet zararlarını azaltmaya yönelik faaliyet yürüten sorumlu kurumların, sorumluluklarının mutlaka belirlenmesi lazım. Radyasyon ısısının etkisini azaltmak için şehirlerin çevresinde ağaçlandırma yapılmalı ve şehir ormanları, millet bahçeleri ve yeşil koridorlar yapılmalı. Türkiye’nin tamamında veri bankası oluşturarak risk alanlarının tespiti ve projelendirmesi gerekiyor.”
Mustafa Gözükara

SEL GELİRSE NE YAPABİLİRİZ?

- Pencere ve kapıları korumak için taşınabilir engeller yerleştirin. Suyla sürüklenen enkazın yönünü kum torbalarıyla değiştirerek konutumuzdan uzak tutun. Su yükselirse bütün kapıları açarak suyun binanın içinden akmasına izin verin. Böylece su basıncının yapının taşıyıcı sistemine zarar vermesi önlenebilir. - Su yatağı ve çukur bölgeler hemen terk edin. Sel bölgesini terk ederek yüksek ve güvenli bölgelere gidin, asla sudan karşıdan karşıya geçmeye çalışmayın. Ayak bileğine kadar olan sel suyu bizi, dizimize kadar olan su ise otomobilleri sürükleyebilir, araç kullanmayın. Elektrik kaynaklarından uzak durun. Konutu terk ederken elektrik ve su vanalarını kapatın. - Sel felaketi suların geri çekilmesi ile sona ermeyebilir. Hasar kontrolü yapılmadan binalara girmeyin. Binalar kontrol edilirken sadece pille çalışan el fenerleri kullanın. Sel sonrası ikinci afet olarak yangın çıkabileceğini de unutmayın.