Tutya Yılmaz, başarılı bir artistik jimnastikçi. Branşında mücadele ederken, denge dalında 13’üncü olarak finali kıl payı kaçıran sporcuyla Rio’da bir araya geldik ve onu olimpiyatlara getiren süreci ve hayallerini konuştuk… Rio de Janeiro’da düzenlenen olimpiyat oyunlarında şu ana Türk kafilesinden hiçbir atlet kürsüye çıkamadı. Birkaç tanesi dışında ülkemiz adına yarışan atletlerden genel olarak beklenen performansı göremedik. Ancak içlerinden bir tanesi, hem de en küçüğü, 17 yaşındaki artistik jimnastikçi Tutya Yılmaz sempatikliği ve teknik becerileriyle gönülleri fethetti. Olimpiyatlara hazırlık sürecinde yaşadığın bir günü anlatsan neler söylersin? Sabahtan öğlene kadar okula gidiyor, haftada altı gün de antrenman yapıyordum. Tabii bu süreçte okul yönetimi de bana çok yardımcı oldu. Yardımcı olmasalar gerçekten çok zorlanırdım çünkü jimnastik söz konusuysa günde en az beş saat idman yapmak gerekiyor. Ben de eğitimle sporu aynı anda götürmeye çalışıyorum. 2 Antrenmanda sakatlık riski büyük Antrenmanların fiziksel anlamda seni çok zorluyor mu? Hem fiziksel hem de mental olarak zorlayıcı bir antrenman programımız var çünkü bizim branşımızda başarılı olmak için zihinsel konsantrasyon çok önemli. Yarışmalarda konsantre olmak kolay ama antrenmanlarda bazen zorlanabiliyoruz. Zorlu bir süreç. Antrenman sırasında sakatlık riski de çok büyük. Üniversite eğitimi almayı düşünüyor musun? Tabii ki düşünüyorum. İyi bir üniversite kazanmak istiyorum. Geçen eğitim yılında hazırlık okudum; bu dönem ise lise bire başlayacağım. Mezun olmak için iki yılım daha var. Lise ikinci sınıftan itibaren üniversite sınavlarına çalışmaya başlayacağım. Sporla ilgili olmasa da, uluslararası ilişkiler ve işletme gibi bir bölüm okumak istiyorum. Kariyerimin en iyi puanı… Antrenman yaptığın hazırlık sürecinde, “Limitlerimi sonuna kadar zorladım” diyor musun? Bu yarışma için içimde, “O denge aletine bunu da yapsaydım keşke” dediğim bir şey kalmadı. Çok huzurluyum. Yapabildiğimin en iyisini yaptım. Kariyerimin en iyi puanını aldım. Podyuma en son ben çıktım ve o uzun bekleme anı çok garip ve heyecanlıydı. Beklerken, rakiplerimin düşüp düşmeyeceğini, ne yapacaklarını merak ediyor ve izliyordum. Böyle bir derece almayı hiç beklemiyor ve finale kalma ihtimali gibi bir şey düşünmüyordum. “İlk otuza kalsam yeter” diyordum. On üçüncü olduğum için çok mutluyum. Türkiye’de tek olmak ve bir rol modelinin olmaması seni zorluyor mu? Amerika, Rusya, Romanya gibi ülkelerde önemli bir jimnastik kültürü var. Saydığım bu ülkelerde jimnastik yaygın spor dalları arasında. Küçük, büyük tüm sporcular, Avrupa ve Dünya Şampiyonları’na hazırlananlar, jimnastiğe yeni başlayanlar aynı salonda antrenman yapıyor. Rol modelleri sürekli gözlerinin önünde fakat benim böyle bir şansım olmadı ve hep tek başıma çalışmak zorunda kaldım. Örnek alabileceğim ya da benimle aynı yaşlarda, geçmek zorunda olduğum bir rakibim olsaydı belki şimdi daha iyi bir pozisyonda olabilirdim. Umarım ben daha küçük sporculara örnek olabiliyorumdur. 14 Deneyim avantaj sağlayacak Spor kariyerinde çok büyük bir aşama kaydettin. Önünde Tokyo 2020 var. Tokyo için nasıl bir hedef koydun kendine? Hazırlanmak için önümde dört sene var ve hedefim finalde madalya almak. 2016 Rio için hiçbir zaman madalya sözü vermedim; birinci hedefim buraya gelebilmekti. Ama 2020’den umutluyum. O zamana kadar Avrupa ve Dünya Şampiyonası ile Akdeniz Oyunları’nda yarışarak deneyim kazanma şansın olacak. Yarışmada teknik olarak iyi bir performans sergiledin; rahatlığın ve gülüşün sayesinde insanların sempatisini de kazandın. Yarışırken ne hissettin? Tek hedefim, eğlenerek yapabileceğimin en iyisini yapabilmekti. Rio’da da bunu yaptığımı düşünüyorum. Hep pozitif olmaya ve arkadaşlarıma destek vermeye çalıştım. Yer, seri ve müziğimiz çok hareketli ve eğlenceliydi. Seriyi de, performansımı da seyirciler çok beğendi. Sanırım insanların sempatisini bu şekilde kazandım. İnsanların hakkında bu kadar olumlu ve güzel şeyler düşünmesi beni çok mutlu etti. Biles dört dörtlük bir atlet En beğendiğin jimnastikçi kim? Simone Biles’i çok beğeniyorum. Paralel dışında her şeyde mükemmel, dört dörtlük bir atlet Spor ve derslerinden arta kalan zamanlarda ne yapıyorsun? Yerli ve yabancı pop müzik dinlemeyi seviyorum dinliyorum; kitap okuyorum. Sık sık arkadaşlarımla buluşuyorum. Yani herkesin yaptığı şeyleri yapıyorum yani.