Kanal İstanbul projesinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna son şeklini vermek üzere 28 Kasım 2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün katılarak proje ile ilgili olumsuz rapor sundu. "SAZLIDERE VE TERKOS YOK OLACAK" İBB’nin İDK toplantısında sunduğu olumsuz kurum görüşünde çarpıcı detaylar yer aldı. İBB tarafından verilen raporda Kanal İstanbul Projesi’nin, Sazlıdere ve Terkos havzalarının içinden geçtiği için ekolojik kaynakları olumsuz etkileyeceği, proje alanı içinde kalan mutlak tarım arazilerinin proje sonrasında tarım amaçlı kullanılamayacağı vurgulandı. Sazlıbosna ve Terkos havzalarının yok olacağı, yer altı sularının ve Terkos Gölü’nün tuzlanması riski taşıdığı belirtilerek bu yönüyle de bölgenin su varlığı için tehdit oluşturacağına dikkat çekildi. HAFRİYAT COĞRAFYAYI DEĞİŞTİRECEK Projede kanal kazısı sonucu ortaya çıkacak hafriyatın, Karadeniz kıyılarında oluşturulacak dolgu alanları ile bertaraf edilmesinin planlandığı aktarılarak bu durumun coğrafyada geri dönülemez değişikliklere neden olacağı vurgulandı. Kanal İstanbul Proje güzergahı ve etrafı boyunca; Sazlıbosna Gölü havzasının kuzeyindeki İstanbul’un kırılgan coğrafyasında yaşamsal destek sistemlerini oluşturan su havzaları, tarım alanları, orman gibi doğal kaynakların ekolojik sürdürülebilirliğini sağlamakta yetersiz kalacağına dikkat çekildi.
İmamoğlu, Kanal İstanbul projesi için referandum çağrısı yaptı,
İKLİM DEĞİŞECEK Kanal İstanbul Projesi ve çevresinde oluşacak yapılaşma alanlarının çok kısa zamanda sıcaklık, nemlilik, buharlaşma ve rüzgar rejimlerini değiştirerek birer kentsel ısı adasına dönüşeceğinin altı çizilerek “Bu alanlar iklim değişikliği açısından olumsuz sonuçlar üretecektir” denildi. İstanbul’un bu bölgede sahip olduğu ormanların, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının, çayır ve meraların, kıyı kumullarının, endemik türlerin projenin inşaatı sırasında ve sonrasında mevcut imar planlarına aykırı yeni oluşacak gelişme alanlarından dolayı yok olma aşamasına geleceğine dikkat çekildi. Kanal İstanbul projesinin her ölçekteki mevcut imar planlarına aykırı olduğu, herhangi bilimsel analiz çalışmaları sonucu üretilmediği vurgulanarak “Kanal İstanbul projesine yönelik ekolojik sürdürülebilirlik, şehircilik ilke ve esasları ile kamu yararı açısından herhangi bir şekilde olumlu bir husustan bahsetmek mümkün görülmemektedir” denildi.