İlhamımı rüzgardan alıyorum

Röportaj: Taner Bildik - Dünyaca ünlü marka Barbie’nin sizi model alarak özel bir bebek tasarlaması nasıl bir duygu? Barbie’nin seneye 60. yılına girdiğini biliyorum. 60 yıldır Barbie’nin ilham vermediği, Barbie ile hayaller kurmayan bir kız çocuğu kalmamıştır diye düşünüyorum. Dünya Kadınlar Günü öncesinde bu kez dört bir yanından yeni nesil genç kızlara ilham veren rol modelleri arasında olmak harika bir duygu. Özellikle sporcu kimliğimle, seçilen isimler arasında yer almak benim için ayrıca çok anlamlı. - Barbie bebekler, topluma dayattıkları ideal güzellik kavramı konusunda pek çok eleştiri alıyordu. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? Barbie’nin 2016 yılından itibaren farklı vücut tiplerinde, cilt, saç ve stil açısından dünyayı daha iyi yansıtan bir çeşitlilikte bebekleri olduğunu biliyorum. Yaklaşık iki yıl önce uzun, minyon ve balıketli vücut tiplerinde olmak üzere, yedi farklı ten rengine sahip Barbie’ler çıkmıştı. Barbie’nin yaşadığımız dünyayı genç kızlara tüm çeşitliliği ile sunmaya devam ettiğini biliyorum. - Markanın seçtiği 14 isim arasında siz şampiyon rüzgar sörfçüsü olarak yer alıyorsunuz. Sörfün hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız? Bu tanım çok hoşuma gidiyor çünkü spor her zaman yaşam biçimim oldu. Barbie, yaratıldığı 1959 yılından bugüne genç kızların hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham olmuş. Ben de ilhamımı rüzgardan alıyorum. O nedenle beni seçmeleri çok anlamlı. - Bu özel projeyle ilgili olarak, genç kızlara ilham olmak adına neler söylemek isterdiniz? Hayallerinin peşinden gitmek için cesaretli olsunlar. Böyle düşünürlerse hayat onları ödüllendirecektir. Severek yaptığımız her işte hayat karşımıza sürpriz ödüller çıkarıyor. Rüzgar sörfü şampiyonluklarımın günün birinde karşıma böyle özel bir Barbie ödülü olarak çıkacağını bilemezdim. “Sen iste her şey mümkün. Hayallerine yelken aç!” diyorum.

Televizyonda olmayı çok isterim

- Artık tamamen sporcu kimliğinizle ön planda olmanıza rağmen oyunculuk yapmayı özlediniz mi? Spor her zaman hayatımın merkezinde oldu. Bu nedenle televizyonda spor ve sağlık programları, spor haberleri sunup, aksiyon ağırlıklı dizilerde oynadım. Bu yıl artık yarış katılımımı çok kısıtlayarak akademide yaptığım çalışmalara ağırlık veriyorum ve vakit olarak eylülden itibaren çok daha rahat olacağım için bir.

Doğada çok vakit geçiriyoruz

- Gelelim kızınız Selin’e; onu nasıl yetiştiriyorsunuz? Selin’le olabildiğince doğada vakit geçirmeye çalışıyorum. Bu nedenle daha çok Alaçatı’da kaldığımız için mutluyum. Bizimle birlikte sürekli seyahat eden ve bol bol spor yapan bir çocuk oldu. Tek sıkıntımız sürekli değişen programımız nedeniyle sağlıklı bir uyku düzeninin olmaması. Yazın akademide sporcu ve eğitmenlerimizle çok keyifli vakit geçiriyor. Kışın da farklı ülkelerde pek çok lisana hakim olmaya başladı. Selin’in kardeşi de olsun çok isterim ama yoğun hayat temposunda şimdilik böyle bir zaman yaratamadım.

Kadın sporcular çok başarılı

- Rüzgar sörfü konusunda Türkiye’de farkındalık yaratan bir sporcusunuz. Peki ülkemiz rüzgar sörfü kategorisinde ne durumda? Bu kategori Türkiye’de de çok seviliyor. Benim Windsurf Slalom Komitesi Başkanlığı’nı yürüttüğüm Türkiye Yelken Federasyonu, Özlem Akdurak başkan olduğundan beri yelkenin tüm sınıflarını büyük oranda destekliyor ve yelken Türkiye’de gelişiyor. Windsurf Slalom kategorisinde son yıllarda kadın sporcular dünyada çok başarılı. - Sizin bir de Alaçatı’da akademiniz var. Burada neler yapıyorsunuz? Akademimizde kulübümüz var ve sporcu yetiştiriyoruz. Bu yıl milli takımın yarısı bizim performans grubu sporcularından oluştu. Ayrıca çocuk yaz kampları açıp çocukların rüzgar sörfüyle ilgilenmesini sağlıyoruz. Gençlik kampları düzenliyoruz. Ayrıca kiralama hizmetlerimiz de var. Yabancı sporcular için antrenman kampları düzenliyoruz. Ve tabii ki sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz.

Gençleri sörfle buluşturacağız

- Gelecek döneme dair programınızda neler var? Rüzgar sörfü sporunun daha da gelişmesinin ve olimpik alanda başarı kazanılmasının önündeki en büyük engel, ekipmanların pahalılığından ötürü zengin sporu olarak algılanması, kulüplerin de alt yapı ve maddi olanaksızlıklar yüzünden her kesimden gence hizmet verememesi. Bu yıl İzmir Kalkınma Ajansı sosyal uyumun gerçekleştirilmesine yönelik kurumların hizmet kapasitesini artırmaya destek vermek için bir mali destek programı hazırladı. Pek çok alanda uyumla çalıştığım Deniz Ticaret Odası ve Türkiye Yelken Federasyonu bu programa ortak oldular. Bu projeyle ilk kez tüm gençlerle sörfü buluşturacağız.