- Markanızın çok ilginç ve efsane olmuş bir hikayesi var. Bunu sizden öğrenebilir miyiz?
Swatch, İsviçre saatçiliğinin quartz teknolojisi ve Asya pazarının yükselişiyle girdiği krizden çıkmasını sağlayan marka oldu. Bir moda aksesuarı olarak konumlandırdığı, quartz mekanizmaya sahip ve son derece erişilebilir fiyatlı bu plastik saatler saat endüstrisinde bir devrim yarattı. ‘İkinci saat’ (Second Watch) anlamına gelen Swatch, markanın moda dünyasıyla bağlarını vurgulayan sloganlarla saat sektöründe açtığı yeni yoldaki lider konumunu pekiştirdi.
- Swatch’un kurulduğu günden bu yana geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Markanın ruhu hâlâ aynı ama tabii ki stiller evrim geçirdi ve dolayısıyla tasarım dili de değişti. Swatch her zaman trendlerle senkronize bir şekilde ilerliyor.
Ugo Nespolo son derece meraklı bir sanatçı
- 35’inci yılınızı kutlamak amacıyla Ugo Nespolo ile ortak bir çalışma gerçekleştirdiniz.
Ugo Nespolo pozitif düşünen, dinamik bir sanatçı. Hayal gücü ve sanatsal enerjisi bizi uzun zamandır büyülüyordu. Kendisiyle ilk önce, kültürler arası bir diyalog platformu olarak değerlendirilebilecek olan sayılarla ilgili bir sergi projesi üzerine konuşmaya başladık. Daha sonra da bu fikri Swatch’ın 35’inci doğum günü’yle birleştirdik. Cenevre’deki sergi de bu kutlama için mükemmel bir altyapı oluşturdu. Sergi, yüzyıllar ve kültürler arasında ilham veren bir yapıda.
- Bu özel tasarımdan dünyada kaç tane olacak?
Ugo Nespolo’nun tasarladığı saatten dünyada toplam 3535 tane üretildi ve bu saatlerin hepsi numaralandırıldı.
- Yeni sezonda nelerden ilham aldınız?
Tüm dünya Brexit’i konuşurken biz Britanyalıların stiline övgü niteliğindeki Brit-in koleksiyonunu sunduk tüketiciye. Kraliçenin kendisine saygı niteliğindeki Curtsy modeli, kişiye özel dikimevleriyle ünlü sokak Savile Row’u kutlayan modelden, İngiliz kültüründeki çay saati deneyimiyle, şehir dışında doğayla iç içe piknik yapmaya kadar geniş bir tasarım yelpazesine sahip koleksiyon, kusursuz bir şekilde Swatch ruhunu yansıtıyor. Çok farklı insanlara dokunan, duygusal bir hikaye yaratma yeteneğine sahip Swatch İlkbahar’ın ikinci yarısında The Swatch Vibe koleksiyonunu çıkarıyor. Bu koleksiyon, cesur neon renkler akımı ve parlak renklerle koyu tonların buluştuğu şehir moda trendine ayak uydururken, sıkı particiler için de adeta biçilmiş kaftan niteliğinde.
