Kadıköylüler Dünya Alzheimer Günü'nde önemli bir merkeze kavuştu. Alzheimer hastalarının sosyalleşmelerini, hasta yakınlarının ise gönül rahatlığı ile hastalarını bırakarak rahat bir nefes almalarını sağlayan bir merkez bu. Merkezin en önemli hedeflerinden biri ise hasta ya da hasta yakını olmasa da 65 yaşını aşmış her vatandaşın, Alzheimer hastalığına karşı önleyici etkinliklere katılabileceği bir ortam yaratmak. Üstelik merkeze giden herkes kayıt altına alınacak ve  özel bir yazılımla Alzheimer'a karşı zihinsel becerilerini takip edebilecek. sozcu.com.tr'ye özel açıklamalar yapan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Alzheimer Merkezi'nde çok katmanlı hedefler belirlediklerini aktardı. Alzheimer Merkezi ve Sosyal Yaşam Evi'nin işleyişi ile ilgili bilgiler veren Nuhoğlu, şunları aktardı: "HASTA OLMASAN BİLE GEL" alzheimer-merkezi "Bu proje, ailelerin Alzheimer'ın ilk evresindeki hastalarını rahatlıkla günübirlik bırakabileceği bir merkez olmayı hedefledi. Çünkü ailelerin bu desteğe çok ihtiyacı var. Artık aile yapılarımız da küçüldü ve hasta yakınları daha çok zorlanmaya başladı. Dolayısıyla ailelerin kendi yaşantısını devam ettirmesi için elimizden geleni yapmak istiyoruz. ABD'de yapılan bir araştırmada bu hastalık nedeniyle oluşan iş kaybının değeri 350 milyon dolar olduğu ortaya çıktı. Bu büyük bir oran. Çünkü Alzheimerlı bir aile bireyi, hasta yakınlarının direkt olarak iş ve sosyal yaşantısını da etkiliyor. Yani ilk olarak Alzheimer'lı hastaları bir araya getirerek onların sosyal bir ortamda olmalarını ve hasta yakınlarının rahat bir nefes almalarını sağlayacağız. Ancak tek hedefimiz bu değil. Alzheimer Merkezi'nin üst katına bir de sosyal yaşam merkezi açtık. Yaşı 65'i geçen vatandaşlarımızın buluşarak sosyalleşebileceği ve Alzheimer'a yakalanma riskini azaltan etkinliklere katılabilecekleri, bu anlamda da kendi süreçlerini yakından takip edebilecekleri bir merkez bu. Çünkü biliyoruz ki sosyal yaşamdaki aktiflik bu hastalıkların ortaya çıkmasını engelliyor veya geciktiriyor. İnsanlar grup halinde yaşayan canlılardır. Bu yüzden bu insanları bir araya getirip sosyalleşmelerini ve üretimde kalmalarını sağlamak istiyoruz. Türkiye'de 65 yaşındakilerde Alzheimer görülme oranı yüzde 10. Bu oran 1 milyon kadar Alzheimer hastası olduğunu gösteriyor bize ki bu ciddi bir sayı. 85 yaşın üzerinde ise oran yüzde 40'a kadar çıkıyor. Biz halkın ihtiyaçlarının tartışıldığı ve bunun için çalışıldığı bir Türkiye gündemi yaratmak için çalışıyoruz. Umarız bu merkezlerin sayıları artacak ve diğer belediyelere de güzel örnekler sunacağız." Türkiye Alzheimer Derneği Kadıköy Şubesi Kurucu Başkanı Nöroloji ve Klinik Nörofizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner ise böyle bir merkezde yer almaktan çok mutlu olduğunu dile getirdi. Şahiner, merkezdeki eğitim içeriklerinden bahsederken, Türkiye'de ilk olan bir yazılımı hizmete soktuklarının bilgisini de verdi. Kullanıcıların kendi zihinsel performanslarını takip edecekleri bu yazılımın ayrıntılarını anlatan ve Alzheimer'a karşı basit ve etkili öneriler veren Şahiner, Sözcü okuyucularına özel bilgiler verdi: "UNUTKAN OLAN HERKESE ULAŞMAK İSTİYORUZ" turker-sahiner Biz burada Alzheimer hastalarına ve hasta yakınlarına hatta daha da önemlisi, hasta ya da hasta yakını olmasa bile "unutkanım" diyen herkese ulaşmak istiyoruz. Unutkanlık sadece Alzheimer'la sonuçlanmıyor; birçok hastalığa neden olabiliyor ya da belirtisi olarak ortaya çıkabiliyor. Her yaş grubunda farklı unutkanlıklar görülebilir. Her şey mükemmel işlese de bazı yetileriniz az olabilir. Mesela bazılarının sadece görsel, bazılarının sadece işitsel, bazılarının ise duygusal hafızalarında sorun olabilir. Unutkanlığın çok farklı çeşitleri var. Biz "Her unutkanlık eşittir Alzheimer" demiyoruz ama unutkanlıkla savaşmanın önemini vurgulamak istiyoruz. SIRA DIŞI UNUTKANLIKLARA DİKKAT! Size tuhaf gelen bir unutkanlığınız varsa bunu mutlaka ciddiye alın. Her zaman unuttuğunuz şeylerden farklı bir durumla karşılaşmak ya da hiç unutmayacağınız bir şeyi unutmak, bu sıra dışı unutkanlık nedeniyle farklı bir davranışta bulunmak önemli bir sorunun habercisi olabilir. En güzel örnek şudur; mesela gözlüğünüzü her gün arar bulamazsınız ve bu sorun olmayabilir. Ama bir gün gözlüğünüzü ararken buzdolabında buluyorsanız bu sıra dışıdır. Biz bu merkezde herkes için unutkanlığın tipini ve riskini belirlemek istiyoruz. Bu seviyeyi belirlemek için sadece burada yaptığımız testleri kullanmayacağız. 4-5 senedir üzerinde çalıştığımız bir yazılım var. Bu sistem bir şifre ile açılıyor. İnsanlar oradaki basit egzersizleri yapıp, kendi performansları ile ilgili ayrıntılı bir grafiğe ulaşabilecekler. Grafiğimizde kullanıcıların verdiği bilgilere göre fiziksel aktiviteleri de işlenecek ve izlenecek. Unutkanım diyen bir kişi bu sayfayı haftada 2-3 kez, 5-10 dakika ziyaret edip, 3 ay sonunda unutkanlığı ile ilgili gelişmeyi takip edebilecek. Üstelik yazılım sayesinde tehlikeli bir durum varsa hekime bile yönlendirebileceğiz. TÜRKİYE'DE İLK Dünya Alzheimer Günü'nde dernek başkanımız, BEYNEX isimli yazılımımızı resmi olarak da tanıttı. Bize başvuran kişilere, unutkanlıkla ilgili bazı testler ve öngörüşmeler yaptıktan sonra seviyesini anlayıp onlara sisteme girmeleri için bir şifre vereceğiz. Bu sistem için herhangi bir ücret talep etmiyoruz. Sistem kişilere sürekli geri bildirim sağlayacak ve onların unutkanlıklarını 8 ana alt başlık altında izleyeceğiz. Bu Türkiye'de bir ilk olacak. 2 yıllık test aşamasındaki araştırmalarımızın sonuçlarını da sunacağız yakında. Yani cep telefonu olan herkes bu sisteme ulaşabilecek. Bu yazılımın bize büyük bir veri depolayıp araştırmalarımıza katkı sağlayacağını düşünüyoruz. ERKEN EMEKLİ OLMAYIN AMA STRESİ AZALTMAK İÇİN DE ÇALIŞIN Erken emekli olmak zihin için iyi değil. Zihni hep zinde tutmak gerekiyor. İş stresi ve iş yorgunluğu ayrı şeyler. Mesela Japonlar, dünyanın en çalışkan insanları. Tatile bile çıkmak istemiyorlar. Ayrıca Alzheimer'ın en az görüldüğü ülkelerden biri de Japonya. Yüzlerce çalışma gösteriyor ki çok çalışmak beyni yormuyor. Şehir hayatına girin, erken emekli olmayın, bir anda sakin ve hareketsiz bir yaşama geçiş yapmayın. Yoğun bir stresle yaşıyorsanız da yürüyüşler yapmanızı tavsiye ediyorum. HOBİ EĞLENCE İÇİN YAPILMAZ! Buradaki gönüllü çalışanlar hobi üretecekler ve bildiklerini aktaracaklar. Bu etkinlik onları da Alzheimer'dan koruyacak. Çünkü öğrenirken olduğu gibi öğretirken de korunmuş oluyoruz. Bizim temel amacımız öğrenerek ve öğreterek beyinde daha çok sinaptik bağlantılar oluşmasını sağlamak. Bu merkezin bir buluşma noktası olmasını, insanların evlerinden çıkarak, yalnızlık duygusundan kurtulmalarına yardımcı olmalarını istiyoruz. Yoksa burada bir kafe ortamı yaratıp her gün tavla oynatmayacağız. Her gün yeni bir oyun öğrenmek için bir enerji yaratmalıyız. Hobi keyifli, eğlenceli ama aynı zamanda stresli de bir iştir. Bir amaç vererek, yeni şeyler öğreterek zihni zinde tutar. Biz de bu etkinliklere katılan herkesin bir kaydını tutup gelişim süreçlerini takip edeceğiz. BASİT AMA ETKİLİ 2 ÖNERİ Mutlaka kitap okumalılar. Zamanları çok oluyor bu yaştaki kişilerin. Ayda en az 4-5 kitap okumalarını hatta özellikle klasikleri okumalarını tavsiye ederim. Bir kitap okurken insan beyni o kadar çok öğreniyor, hayal ediyor, farklı duygular kazanıyor ki... İkinci tavsiyem de açık hava da yürüyüş yapmak. Yürüme oranı azaldıkça demansiyel hastalıklar oranı artar. Spor salonundaki yürüme bantlarında değil ama sahilde, sokakta yürümek çok faydalı. İnsan yürürken beyin hatırlar, vücudun her yerini koordine eder. Ayrıca dediğim gibi stresi azaltıcı etkisi ile de Alzheimer gibi hastalıklara yakalanmak açısından çok önemli ve çok ucuz bir etkinlik. Bu önerileri her yaş grubu için öneriyorum. Sevilen müzisyen Fatih Erkoç da açılışa katılanlar arasındaydı. Erkoç neden bu merkeze dikkat çekmek istediğini ve sanatla Alzheimer'a nasıl savaş açtığını şöyle aktardı: fatih-erkoc Alzheimer hepimizin başına gelebilecek bir hastalık. Yaşlarımız ilerledi. Ben 64 yaşında biri olarak bu tip etkinliklerde yer almaya ve katkı sağlamaya çalışıyorum. Bursa'da bir müzik okulum var. Burada Türk Sanat Müziği koromuz da mevcut. Biz onlarla 3 yıldır 3 konser verdik ve gelirlerini bağışladık. Hatta ilk konserimizin geliri Bursa'da yine böyle bir Alzheimer konuk evinin inşaatına gitmişti. Dolayısıyla burada da böyle bir açılış olduğunu duyunca severek geldim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. SANAT ALZHEİMER'I ÖNLER Mİ? Bana hep kaç enstrüman çaldığımı sorarlar. Şu an 12-13 farklı enstrüman çalıyorum. Demek ki çalmaya ve öğrenmeye devam etmem hatta artırmam gerekiyor. Çünkü beyin her enstrümana farklı yaklaşıyor. Dolayısıyla Türker hocamızın da söylediği gibi öğrendikçe bu hastalıktan biraz daha uzaklaşıyorum. Yeni enstrümanlar öğrenmek için çalışmaya devam edeceğim. BİR HASTA YAKINININ YAŞADIKLARI... İşte bir hasta yakınının ağzından hastalık süreci... ayse-orgun İsmim Ayşe Örgün. Babam 11 yıldır Alzheiemer hastasıydı, birkaç ay önce onu kaybettik. Dünya tatlısı, insanları çok seven bir insanken bir gün onu çocuklara bağırırken görünce çok şaşırmıştım. Sonra bir sorun olduğunu anlamış ve hastaneye gitmiştik. Orada Alzheimer'a yakalandığını ve bunun da aslında çok öncesinin olduğunu öğrendik. İlk fark ettiğimiz şey tavırlarındaki ve kişiliğindeki değişikliklerdi. Daha sonra ise hastalık ilerledikçe evi bulamamaya, geçmişi hatırlayıp o anı hatırlamamaya, halüsinasyonlar görmeye başladı. 11 yıllık bir sürecin sonunda da 83 yaşında da vefat etti. İLK BELİRTİLERDEN SONRA... Babama Alzheimer teşhisi konulduğunda çok ağladım. O benim hayran olduğum bir insandı. Annem engelli olduğu için bizi o büyütmüştü. Hastalığı öğrenince onu karşıma aldım ve 'Beni asla unutmayacağına söz verir misin?' dedim. O da esprili bir şekilde 'Ben seni unutur muyum, asla unutmam söz veriyorum' dedi. Ben de ona ölene kadar bakacağıma söz verdim. Hastalık ilerledikçe bir çok şey yaşadık; bizi tanımamaya, korkular yaşamaya başladı, gittikçe çocuklaştı. İdraki açıldığında yük olduğu için üzülüyordu. Gezmeyi seven biri olarak artık bedeninin ona izin vermiyor olması da onu çok etkiledi. Ama biz sevginin insanı iyileştirdiğini en azından hastalığı yavaşlattığını keşfettik. Sevgi bir şifa gibi... Bu hastalara asla sert davranmamak gerekiyor, unutkan diye umursamaz olmamak gerekiyor. Biz ayrıca sevgimizi dokunarak göstermenin de çok faydalı olduğunu anladık. Dokunarak sevgi onun ömrünü biraz daha uzattı. DESTEK ÇOK ÖNEMLİ Bu süreçte tabi ki desteğe çok ihtiyacımız oldu. Hem onunla çok yoğun ilgileniyor hem de çalışıyordum. Şunu tavsiye ederim ki kendinize destek aramaktan çekinmeyin. Bu desteği bazen bir insan, bazen bir kitap, bazen de bir film verebiliyor. Yük tek kişi de olmamalı. Depresyona girip hastadan daha kötü duruma düşen hasta yakınları gördüm. Herkesin bir ibadet ve dua şekli olmalı, huzur bulacak şeyler yapmalılar. Ben bol bol sahile gidip uzun yürüyüşler yaptım, kendimi telkin ettim sürekli ve dua ettim. Çünkü ben iyi olursam hastamın da iyi olacağını biliyordum. Bu nedenle bu merkezin çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Onlar hastanızı evinizden alıp götürecek, onunla ilgilenecek ve sonra tekrar size teslim edecekler. Muhteşem bir katkı... Hasta yakınlarına deşarj olabilmeleri için zaman ayıracak. Ben oyunculuk da yapıyorum ve tiyatro öğretmeniyim. Alzheimer Merkezi'ndeki hastalara da bu bakımdan destek olmak istiyorum. Daha önce engellilerle ilgili kısa bir film çalışmam oldu. Ayrıca Yeldeğirmeni'ndeki bir sanat merkezi ile Alzheimer hastalığı ile ilgili de bir proje yaptık. Zeytinağacı Proje Grubu olarak sanatın farklı dallarıyla, dansla, müzikle, tiyatroyla Alzheimer'ı anlattık. Burada da bu etkinliklerimizle onların yanında olmak istiyoruz. [old_news_related_template title="İşte Alzheimer'ı önleyen ve tetikleyen sebepler" desc="Alzherimer'ı tetikleyen ve önleyen sebepleri sıralayan Prof. Dr. Türker Şahiner, erken yaşta sakin yaşama geçmenin de bir tehdit olduğunu söylüyor." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/09/alzheimer.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/alzheimeri-onleyen-ve-tetikleyen-sebepler/"]