Kaz Dağları Milli Parkı’na 40 kilometre uzaklıktaki Kirazlı'da başlatılan maden projesi, bugüne kadarki en büyük çevre eylemleri arasına girdi. 14 gündür bölgede kurulan 200 çadırda yaklaşık 300 kişi nöbete devam ediyor. Günlük yaşamı kolaylaştırmak için “Sivil Direnişçiler” konuşlandıkları 6 ayrı çadır alanına mahalle adı verip sembolik muhtarlarını bile seçtiler. Gün ışığında başlayan çalışmalar 21’de yapılan forum ile sonlanıyor. Tek sıkıntı elektrik ve su. 26 Temmuz'dan beri çalışmaların durması için sürdürülen nöbet eylemine katılım sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. PLAN VE PROGRAMLI DİRENİŞ GERÇEKLEŞİYOR Nöbetin başladığı ilk günden bu yana bölgede olan ve “Pikamp” adıyla direnişe katılan grup üyelerinden 24 yaşındaki Ziraat Mühendisliği öğrencisi Egemen İlter 14 günlük direnişi Sözcü için özel değerlendirdi. “Su ve Vicdan Nöbeti” adını verdikleri direnişi ilk fotoğraf ve haberlerini kamuya aktardıklarını belirten Egemen İlter “Buraya ilk gün ve ilk gelen yerel bir grubuz. Genç nüfusu buraya çekerek burada bir kamuoyu oluşturmak amacındaydık. Bunu yaparken de siyasilerin sıkıcı açıklamalarındansa sanatsal, zekice pankartlar hazırlayıp burada bir şeyler yaparak dikkat çekmeye çalıştık. Bunda başarılı da olduk” dedi. PANKART VE SLOGANLARIMIZ SOSYAL MEDYADA PATLADI Burada zorlu ve uzunca bir süreç geçireceklerini tahmin ettiklerinden dolayı kendi aralarında görev bolümü yaptıklarını ve bunda da başarılı olduklarını belirten İlter “İlk günlerde buraya iki tane odun koyup üzerine bir kemer çekmek suretiyle bir kapı yapıp önünü renklendirdik. Süsler astık. Tabelalar hazırladık. Mesela ‘Tarafını seç’ tabelası var. Devasa bir geyik yaptık. Ağaç dallarından ‘Altın’da ölüm var’, ‘Sivil direniş’, ‘Biz halkız ya siz?’, ‘Bakın burası çokomelli’ gibi pankartlar hazırladık. Aynı zamanda 5 Ağustos iki buluşmadan önce yolları pankartlarla donattık. 10 bin kişi geldi bölgeye. Gelenleri yönlendirmek bizim görevimizdi” dedi. MAHALLELER KURDUK İlter sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğal olarak kamp hayatının sıkıntıları var burada. Elektrik ve su büyük sorun. Belediye bu konuda bayağı lojistik destek sağlıyor. Çok geniş bir alanda kamp yapılıyor. Biz de her uç bölgesine mahalle isimleri vermeye başladık. Bizim taraf Direnköy, ortası Eylemköyü. Bir diğeri Cihangir, öteki Bomonti ve Direniş Sarayı. İsim ve muhtarlar sembolik olsa da var. Her gün saat 21’de forum düzenleniyor ve orada mahalle temsilcilerimiz olarak muhtarlarımız daha fazla söz alıyor. Konular tartışılıp kararlar alınıyor” BELEDİYE EN BÜYÜK DESTEĞİMİZ “Burada en yoğun kamp alanı bizim köy. Elektrik sorunumuz Çanakkale Belediyesi tarafından çözüldü. Sebil için de bir arkadaş söz verdi, soğuk su içebileceğiz. Kamp alanların ortasındaki büyük alanda belediyenin bir standı var. Buraya ücretsiz domates, biber, peynir, ekmek, bisküvi meyve suyu, bazı geceler çorba ve pilav geliyor. Bir belediye başkan yardımcısı haberleşmemiz için VIN tahsis etti. Tabii ki bu kadar kalabalığa yeterli olmuyor. Herkes kendi imkanlarıyla bir şeyler yapıyor. Örneğin biz mahallemizde mutfak çadırı kurduk. Tüp getirdik yemek yapıyoruz. Yakın yerleşim birimlerinden bize yemek getiren oluyor” DOĞANIN KÜTÜPHANESİ “Küçük gruplar oluşturduk ve sırayla gün doğumunda maden sahasına yürüyoruz. Ayrıca her gün maden kapısında eylem yapmaya başladık. Nöbetin yanı sıra burada günlük işler de yapıyoruz. Ahşap ve ağaçlardan kütüphane yaptık. Geleceklerden kitap istiyoruz. Gelenleri karşılama görevini üstleniyoruz. Nereye çadır kuracaklarını gösterip bölgeyi tanıtıyoruz. Çadır alanının kapıya gelen bölümü çok dikti ve herkes düşüyordu. Herkes kazmayı küreği alıp 4-5 saat bu yolu düzenleyip merdiven yaptık. Etrafını taşlarla döşeyip kireç döktük. Küçük de bir açılış yaptık ve açılışa Çanakkale Belediye Başkanı da geldi. Bizim kapıda asılı ‘Alamos çocukları giremez’ tabelamızı görünce başkan kurdeleyi kesmeden önce ‘Biz Alamos değil Çanakkale çocuğuyuz’ dedi. Büyük alkış aldı” BALABAN DİRENME TESİSLERİ “Çadır alanımızın önüne toplanma yeri yaptık. Adını da ‘Balaban dinlenme tesisleri’ koyup tabela diktik. İnsanlar direkt buraya geliyor. Çarşamba sinema günü düzenledik. 2 saat film izledik. İlk defa buradaki insanların kafası iki saat de olsa boşaldı. Alanda sürekli ne olacak nasıl gelişecek muhabbetleri hepimizi geriyor. Şalvar Rap’ten esinlenerek arkılar besteledik.” DİRENİŞE ÇOCUKLAR DA KATILIYOR “Maden kapısı önünde şarkılı türkülü düzenlediğimiz eylemden önce bölgeyi balonlarla süsledik. Balonların üzerine #GüzelGünlerGöreceğizÇocuklar yazdık. Gündoğdu marşının bestesi yapıldı gün doğumunda madene yürüyerek o besteyi söyleyip madenle yatıp madenle kalkıyoruz hep buradayız algısını yaratmak istiyoruz. Workshoplara başlayacağız. Çok yetenekli insanlar var aramızda. Sessiz bir oyun sahneledik. Oyunda 10 kişi önünde küçük kum tepelerine takılmış küçük dal parçalarıyla duruyor. Ben Azrail kostümüyle önümdeki ağacı kopardığım anda düşüp ölüyorum. İlk günlerde elektrik olmadığı için bu tür eylemlerimizi arabaların far ışıklarında yapıyorduk. Her geçen gün sayımız büyüyor” [old_news_related_template title="'Kaz Dağları ne senin ne benim; burası hayvanların, doğanın ve çocukların!'" desc="Kaz Dağları'nda günlerdir devam eden 'Su ve Vicdan Nöbeti'nin ilk günlerinden beri orada bulunanlardan biri de 31 yaşındaki Dicle Doğan... 2015 yılından beri ülkeler arası yürüyerek dünyayı dolaşan bağımsız bir performans sanatçısı olan Doğan, konunun sosyal medya sayesinde daha geniş kitlelerce duyulmasına büyük katkı sağladı ve Instagram hesabından bölgedeki tüm gelişmeleri sürekli paylaşmaya devam ediyor. 'Benim tek derdim doğa ve onu korumak, bu konuda da insanlara farkındalık kazandırmaya çalışıyorum.' diyen Dicle ile Kirazlı'daki nöbetin detaylarını konuştuk..." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2019/08/09/iecrop/dcile3_16_9_1565352467.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/kaz-daglari-ne-senin-ne-benim-orasi-hayvanlarin-doganin-ve-cocuklarin/"]