Türkiye'nin önemli sulak alanlarından olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti alarm vermeye başladı. 359 kuş türünün bulunduğu, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan, çok sayıdaki gölü, sazlık alanları, subasar çayırları ve biyolojik çeşitliliğiyle de dikkat çeken delta, bilinçsizce kullanılan zirai tarım ilaçları nedeniyle tehlike altında. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Prof. Dr. Sebahat Sullivan, bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlarının deltanın biyoçeşitliliğine, toprak yapısına, kuş türlerinin nesillerine, manda yetiştiriciliğine, göllerde yaşayan canlı türlerine, balıklara zarar verdiğini belirtti. "KANSER VAKALARININ ARTMASINA NEDEN OLUYOR" Prof. Dr. Sebahat Sullivan, şunları söyledi: * Son yıllarda insan ve tarım faaliyetlerinin artış göstermesi, kimyasal ilaç ve gübrelerin kullanılması deltanın biyoçeşitliliğine inanılmaz zarar veriyor. Doğadaki tüm canlılara, bitkilere, insanlara hepsine yan etkileri olan kimyasal ilaçlar kullanılıyor. İnsanlarda kalp hastalıklarının, kanser vakalarının artmasını, hem insanlarda hem hayvanlarda anormal doğumları bile etkiliyor. * 350'den fazla kuş türünün bulunduğu delta çok önemli bir ekosistem alanıdır. Bu kimyasal ilaçlar, kuşların yumurtalarının oluşmamasına ve nesillerinin tükenmesine de neden oluyor. Ayrıca yine delta, manda üreticiliği açısından da çok önemli bir yer. Sulak alanda dolaşan mandalar, kimyasal ilaçların ulaştığı suları içiyor. Bu nedenle zehirlenmeler görülüyor. * Zirai ilaçlamalardan dolayı her yıl binlerce mikroorganizma yok oluyor, faydalı tüm türleri de etkilemiş oluyor. Bu ilaçlar, mikroorganizma ve canlıların arasındaki ilişkiyi bozduğu için toprak yapısında değişimler, fakirleşmeler meydana geliyor. Oradaki çiftçiler tarıma ilk başladıkları dönemle kıyaslandığında toprak yapısının çok değiştiğini, sertleştiğini anlatıyor. Yapılan çalışmalar kapsamında deltadan sediment ve su örnekleri alınmış, 13 ilaç grubu bulunmuştur. Bunlar biyoçeşitliliği etkiliyor, türlerin neslinin yok olmasına neden oluyor. 1940'lı yıllardan beri bu kimyasal ilaçlar kullanılıyor. "BU ÇOK YANLIŞ BİR YÖNTEM" Yaşayacak tek bir dünyanın olduğunu belirten Prof. Dr. Sebahat Sullivan, sözlerine şöyle devam etti: * Deltayı korumak için öncelikle tarım yapan vatandaşlarımızın dikkatli olması gerekiyor. Bir zararlıyı veya hastalığı gördüklerinde mutlaka tarım müdürlüklerine, üniversitelere gelerek teknik elemandan bu zararlının ve hastalığın ne olduğunu öğrenmeleri gerekiyor. Çiftçi, komşusu ne yapıyorsa aynısını yapıyor. Bu çok yanlış bir yöntem. Önce doğru teşhis yapmak gerekiyor, sonra o zararlıyı etkileyecek doğru doz ve ilaç nedir, hangi zamanda yapılması gerekiyor, bunların bilinmesi lazım. * Üreticilerimiz, kafalarına göre bir ilacı kullanıyor ve bu tip kullanımlar belli bir süre sonra hedef alınan zararlıda dayanıklılığa neden oluyor. Böyle olunca ilaç etkili olmuyor ve yeni ilaçlara yönelim oluyor. Bu konuda devletin yaptırım uygulaması ve kurallara uymayanlara da para cezası verilmesi gerekiyor. Tüm bunların önüne geçmek için de deltada büyük çapta organik tarımın yapılması gerekiyor. Tarımsal ilaçlar yerine biyolojik mücadele etmenlerinin devreye sokulması lazım. (DHA) [old_news_related_template title="Türkiye'nin en uzun nehri Kızılırmak otlağa dönüştü" desc="Türkiye'nin en uzun nehri olan Kızılırmak, şimdiki görüntüsüyle korkutuyor. Kuraklık nedeniyle su seviyesi hiç olmadığı kadar düşen nehir adeta otlağa dönüştü. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2021/10/21/iecrop/kizilirmak.iha__16_9_1634802878.jpeg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/turkiyenin-en-uzun-nehri-kizilirmak-otlaga-donustu/"]