Röportaj: Taner BİLDİK Dünyada müthiş bir değişim yaşanıyor, nereye doğru gidiyoruz? Çocuklarımızı bu değişime nasıl hazırlayacağız? Gelecekte insan emeği ve kas gücüne dayalı işler olmayacak. Fason üretim yapan toplumların sonu geldi. Dünyada bu nedenle müthiş bir kaos var. Türkiye de fason iş gücü yapan ülkeler arasında yer alıyor. Bursa gibi sanayi kentlerimiz de bu sıkıntıyı yakın zamanda hissedeceğiz. Büyük markalara fason üreten yerlere zaman içerisinde küçülecek. Çünkü teknolojiyle birlikte parça üreten mini fabrikalara ve işçilere ihtiyaç kalmayacak. Teknolojiyle fabrikalar ana vatanına geri dönecek. İşçinin işini robotlar yapacak. shutterstock_732053377 Bu değişimde çocuklarımızın şansı ne olacak? Tek şansımız var çocuklarımıza kodlama ve robotik teknolojilerle bilgiyi beceriye dönüştürecek yeteneği kazandırmak! Artık öğretmen ve öğrenme kavramları da kökünden değişiyor. Öğretmen bilgi kralı ve kraliçesi değil. Hoca anlatıyor ama öğrenciler diyor ki: “Hazır 3 boyutlusu var burada”. Öğretmenler artık mutlak bilginin sahibi değil, öğretmenlik kavramının içinin doldurulması lazım. Bildiği şeyi uygulayamayan, bildiği şeyi beceremeyen insanların devrinin bittiğini bizim çocuklarımız görecek. Çocuklarımızın mezun olurken full çekmelerinin sınavda bir anlamı olmayacak. Çünkü çocuklarımıza üretmeyi öğretmemiz gerekiyor. Çocuklarımızın önüne getirileni yapmasını değil, görsel sanat, matematik, fen bilimleri, sosyal bilimleri teknolojiyle birleştirmesi gerekiyor. İnovasyonla girişimci olması gerekmektedir. AB ülkeleri girişimciliği çok güzel tanımlıyor. Girişimcilik bir problem gördüğü zaman insanın o problemi çözmeye çalışması eylemidir. Bir problemi çözersin, bunu parayla satarsın ticari girişimci, bir problemi çözdükten sonra bağışlarsın sosyal girişimci, problemi çözemezsin ama çabalarsın, hatalarından ders çıkartırsın yine de girişimcisin. Hatta bu sonuncusu Silikon Vadisi’nde son derece değerli, çünkü sürekli çabalıyor. İşte AB ülkeleri diyor ki; çocuklarınız bir problem gördüğünde onu çözmek için harekete geçsinler, aldıkları görsel sanat, sosyal bilim ya da fen bilimlerini, kodlama robotik teknoloji eğitimiyle birlikte harmanlayarak sorunu çözmeye çalışsınlar. Bugün dünyanın lider teknoloji markalarının kurucuları hep bu yolu izlemişler. Dolayısıyla eğitim değişmek zorunda! Biz de eğitim sistemimizde kıvılcım çakmalıyız, o kıvılcım artık çakılmalı. Çünkü bu ülkede zeka ya da yetenek sorunu yok. Biz çalışkan bir milletiz. selcuk-ozdemir "YENİ ÇAĞIN YABANCI DİLİ BİLGİSAYARLARLA KONUŞABİLMEK" Kodlama nedir peki? Kodlama yeni çağın yabancı dili. Bizim yabancı dil bilmeye ihtiyacımız vardı, bizim çocuklarımızın ise; yabancı dil bilmeye ihtiyaçları olmayacak. Çünkü teknolojik cihazlarla artık dil bilmeye gerek bile yok. Biz, çocuklarımıza makinelere emir vermeyi sağlayan kodlamayı öğretmek zorundayız. Yeni çağın yabancı dili bilgisayarlarla ve makinelerle konuşabilmek. Bu yetiyi kazandırabilmek! Nasıl öğrenecekler kodlamayı? Kodlama bilgisayarda öğrenilen bir şeydir, öğretilen değil. Çocuklar bunun için interneti olan bir bilgisayarla adım adım hata da yaparak bunu öğrenebilirler. İstemedikleri bir yanlış yaptıklarında ‘ctrl+z’ yaparak hatalarını silip geri dönerler, çocuklar bilgisayarlarda doğru ve eğitici içerikle kodlamayı öğrenebilirler. Bilim dünyasında dâhi olmak değil; sabırlı olmak önemli. Büyük mucitler çok zeki oldukları için değil, sabırla hata yapa yapa doğruyu bulmuşlardır.  Çocuklarımız da bilgisayarla hatalarını düzelterek sabırla ve doğru içerikle kodlamayı öğrenirler. Kodlamayı öğrenmek çocuklarımıza sistematik düşünmeyi de kazandırıyor. Bu açıdan da önemli. shutterstock_746652751 "TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM ÖĞRETMENLERDEN BAŞLIYOR" Kodlama kaç yaşında öğretilmeye başlanmalı? 2-3 yaşlarında gerekli değil ama, 5-6 yaşlarındaki çocuklar için bizim inovatif bir yaklaşımımız var. Okullarda bilgisayar kullanmadan çeşitli materyallerle yarı kodlama eğitimi veriyoruz. Asıl kodlama eğitimi ise; 8 yaşında verilmeye başlanıyor. Her yaş grubu çocuk için özel kodlama eğitimi veriliyor. Bizim 10 bin sayfalık eğitim içeriğimiz var. Eğitim kurumları üzerinden öğrencilere sistem açıyoruz, öğretmenleri öncelikle eğitiyoruz. Öğretmenlerin rehberliğinde çocuklara şifre gönderiliyor. Bu şifreyle çocuklar her zaman kodlama, 3D ve robotik teknoloji eğitimi alıyorlar. Bilişim Garaj Akademisi’nde biz kültürel bir dönüşümü de gerçekleştiriyoruz. Ama hep diyoruz ya öncelikle öğretmenleri eğitiyoruz. O teknolojik dönüşüm öğretmenlerden başlıyor. Öğrencilere de diyoruz ki bırakın çocuklar adım adım öğrensinler, siz problem verin çocuklara onlar problemi çözsünler. Kodlama konusunda Türkiye nerede? Emekleme kısmında mıyız? Tüm dünyada emek denilen kavram kırılıyor ve bu nedenle tüm dünyanın eğitim sistemlerinde büyük bir kaos var. O nedenle treni kaçırmış değiliz, tren tam önümüzde. Önümüzdeki 10 yıl çok kritik. Geç kalmış değiliz. [old_news_related_template title="Teknolojinin zararlı etkilerinden korunun" desc="Teknoloji hayatımızı kolaylaştırsa da doğru kullanılmadığı takdirde sağlık sorunlarına yol açabiliyor. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/06/iecrop/shutterstock_136826528_16_9_1530101262.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/teknolojinin-zararli-etkilerinden-korunun/"] Peki bu konuda yöneticiler, akademisyenler, öğretmenler ne yapmalı? Çocuklarımızı endüstri 4.0 hazırlarken ev ödevlerimiz neler? Öncelikle öğretmenler değişimi yaşamalı. Öğretmenler sınıfa girerken öğrenciyle birlikte öğrenmeye başlayacaklarını, teorikte öğrettiklerini pratikte mutlaka üretime döndürmek zorunda olduğunu kabul edecek. Okul yöneticileri öğretmenlerin bu yenileme sürecinde onların ihtiyaç duydukları tüm kaynakları sağlamalılar. "EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM OLACAK" Bundan sonrası için eğitim sistemi nasıl değişecek? 4+4’ler vb. uygulamalar teknolojiyle birlikte değişir mi? Bu konuda konunun tam uzmanı bir Milli Eğitim Bakanımız var, bu alanda bizim söz söyleyebileceğimiz bir durum yok. Ama 12 yıllık eğitim sistemimizde çocuğun karne başarısı dışında gurur duyabileceği hiçbir unsur yok. Çocuğun üretirken mutlu olup gurur duyacağı bilgi ve beceriler ona kazandırmalıyız. Eğitimde bu dönüşüm olacak buna inanıyoruz. Çocuklarımıza fiziksel sorunlara da neden olduğu için diyoruz ki; bilgisayar ya da tabletle çok fazla vakit geçirme. Ama aynı zamanda geleceğin dili kodlamayı öğren. Ebeveynler bu dengeyi nasıl kurgulayacak? Çocuklar bilgisayarı günde 1-2 saat üretim amaçlı kullandığında hiçbir sorun yok, tabi zaman zaman eğlenme amaçlı da kullanabilir. Bunda hiçbir sorun yok. Sorun; çocuğu bilgisayarla başı boş bırakmak, yemek yaparken ya da siz televizyon izlerken çocuğu baş başa bırakmak bağımlı hale getiriyor. Oyun için çocuklara zamanlama sınır koyulmalıdır. Anne-baba çocuklarının yanına otursunlar ve internette ücretsiz de olan programlarla kodlamayı öğrensinler. Birlikte üretmeyi denesinler. Teknolojik devrim yaşanıyor. Bu konuda fantastik filmlerde de gördüğümüz gelecek öngörüsüne sahip misiniz? Robotlar hayatımıza girmeye başladı ama ben insanlığın önüne geçeceğini düşünmüyorum. Tabii baş döndürücü bir hızla teknoloji ilerliyor. 3 boyutlu yazıcılara yeni alışmışken yerine yakın zamanda 4 boyutlu yazıcılar gelecek. Bu da üretimi tamamen değiştirecek. Mega fabrikalar yerini mikro fabrikalara bırakacak. Köleliğin bile lüks olduğu bir döneme giriyoruz. Bu nedenle okulların felsefesi tamamen değişmeli. Kodlama ve robotik teknolojileri atölye ortamında çocuklarımızın çoklu düşünmeyi ve problem çözmeyi öğretmenlerin rehberliğinde öğrenmesi gerekmektedir. Hem de hiç vakit kaybetmeden… kod