Bodrum’da 10’a günlük dönemler halinde beş yıldızlı otel kalitesinde tatil yapan lösemili çocuklar tüm Türkiye’ye çağrıda bulunarak vakıfa destekte bulunulmasını istedi. Turgutreis Mahallesi’nde Rahat Butik Otel’i yaparak turizm sektöründe hizmet veren iş insanı Hacıibrahimoğlu, oteli eşi Elizabeth Hacıibrahimoğlu ile birlikte işletirken pankreas kanseri oldu. Hastalık ile mücadele ederken LÖSEV ile iletişime geçti. Memduh Hacıibrahimoğlu, pankreas kanserinden sonra prostat kanserini de atlattı. Bu süreçte LÖSEV’i tanıdıkça vasiyet olarak ölümünden sonra bırakmayı düşündüğü otelin tapusunu vakfa devretti. 4 yıldır bu tatil köyünde mart ile kasım ayları arasında 3- 18 yaş arası çocuklar ve yetişkin kanser hastaları tamamen ücretsiz olarak tatil yapıyor.
Elizabeth-Memduh Hacıibrahimoğlu
MOTİVASYON ÇOK ÖNEMLİ 4 yıl önce 78 yaşında yaşamını yitiren Memduh Hacıibrahimoğlu’nun ardından çalışmalarını sürdürdüklerini belirten vakıf başkanı Dr. Üstün Ezer şöyle konuştu: “ Lösemi tedavisi en az 2 yıl süren zorlu ve çok masraflı bir süreçtir. Löseminin tedavi başarısında da yüksek moral motivasyon çok önemli. Bu sebeple LÖSEV sayıları 50.000’e yakın kayıtlı hastalarının moral ve motivasyonu için projeler üretmeye devam ediyor. Biz büyükler onlardan özür dilemeliyiz. Çünkü onları biz elimizle lösemi ve kanser yaptık. Yedikleri, içtikleri her şeyin içerisinde, soludukları havada, kullandıkları suda, cep telefonu ve bilgisayarındaki kanserojenleri onlara biz veriyoruz. Bu nedenle Lösemili ve kanserli tüm çocuklarımızı yalnız bırakmamalı, saraylarda yaşatmalı ve altın çeşmelerden sağlıklı temiz sular, açık büfelerden canlarının istediği her şeyi yiyebilecekleri bir yaşam sunmalıyız. Bizim sözümüz sözdür, bir gün olacaktır.”
Dr. Üstün Ezer
EN İYİ TATİLİ HAKEDİYORLAR Vakıf başkanı Ezer konuşmasına şöyle devam etti: “Dile kolay, 3 sene boyunca çok ağır tedaviler almak, kemik iliği ve Radyoterapi (ışınla tedavi) olmak, saçları dökük, maske ile hastanede aylarca yatmak hiç de kolay değildir. Onlar iyileştikten sonra çok daha güzel bir yarımadada su kaydıraklarında kaymalı, açık büfelerde canları çektiği her şeyi yiyebilmeli, kuş tüyü yastıklarda yatabilmelidirler”.