Türk müziğinin en güçlü seslerinden biri olan Müzeyyen Senar 100 yaşında. 97 Yaşında vefat eden Müzeyyen Senar'ı Google da unutmadı. Google, Müzeyyen Senar'a 100. doğum gününde anasayfasında Doodle ile yer verdi. MÜZEYYEN SENAR'IN HAYAT HİKAYESİ 97 yaşında hayata gözlerini yuman Müzeyyen Senar, 1918 Bursa – Keles’te doğdu. Müzikle genç yaşta tanıştı. Eğitimine, Anadolu Musiki Cemiyeti'nde kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun Bey ve udi Hayriye Hanım gözetiminde başladı. Güçlü sesi dikkat çeken Müzeyyen Senar'ın ünü yayıldıkça hafız Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Lem'i Atlı, Mustafa Nafiz Irmak gibi devrin önemli üstatları da Senar’a dersler verdi. Kemal Niyazi Bey ile İstanbul Radyosu'nda şarkı söylemeye başlayan Müzeyyen Senar, Perşembe günleri ilgiyle izlenen bu programla geniş kitleler tarafından tanındı. Onu dinlemeye gelenler arasında 10. Yıl Belvü Gazinosu'nun sahibi İbrahim Dervişzâde de bulunuyordu. Dervişzâde, Senar’ı gazinonun 1933 yılının yaz sezonunun yıldızlar programına dahil etti. muzeyyensenar2 ATATÜRK’ÜN EN SEVDİĞİ SANATÇILARDAN BİRİSİYDİ Müzeyyen Senar'ın yeteneği, Cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk sanat müziğinin büyük hayranı Mustafa Kemal Atatürk tarafından da fark edildi. Senar, birçok kez Atatürk’ün huzurunda, özel meclislerinde şarkı okudu. Müzeyyen Senar Atatürk'ün en sevdiği sanatçılardan biriydi. ATATÜRK: ‘BUNU OKU ÇOCUK’ Müzeyyen Senar ‘ilk’leriyle her zaman gurur duydu ama onu en çok gururlandıran, mutlu eden Atatürk’ün huzurunda şarkı söylemesiydi. Senar’ın anlattıklarıyla 1936 yılına dönüyoruz: “Yıl 1936’ydı… Dolmabahçe Sarayı’na götürdüler beni. Kemani Nobar Bey (Nobar Tekyay) giderdi saraydaki sazlı sözlü toplantılara. Onunla gittim. İngiliz Kralı 8. Edward ile o zaman sevgilisi olan Madam Simspon da sarayda konuktu o gece. Dizlerim titriyordu, ağzım heyecandan kupkuruydu. İçeri girdik, üzeri donatılmış geniş kocaman bir masa vardı. Herkes yabancıydı, kimseyi tanımıyordum. ‘HEYECANDAN NASIL ÖLMEDİM, HAYRET EDERİM’ Safiye Ayla’yı gördüm, bir tanıdık o vardı. Beni Atatürk’ün yanına götürdüler. Gözlerine bakamıyordum ki. Çakmak çakmak, mavi mavi bakıyordu. Bir yanında Safiye oturuyordu, diğer yanına de beni oturttular. Az sonra, elimde olan kara kaplı defteri aldı Atatürk, karıştırdı. İçinde repertuarımdaki şarkılar vardı. Bir hicazkar buldu, ‘Bunu oku çocuk’ dedi. Emredersiniz Paşam dedim. ‘Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım / Üzme Yetişir Üzme Firakınla Harabım’ şarkısını okudum. Ardından da Rumeli türküleri. Birkaç ay sonra Bursa Belediye Sarayı’nın açılışı için Selahattin Pınar ‘Hadi Bursa’ya gidiyoruz’ dedi. Atatürk istemiş benim katılmamı. Bursa Çelik Palas’ta balo yapıldı. Komparsita eşliğinde Atatürk’le dans ettik. Bunu hayatım boyunca unutamam. Heyecandan nasıl ölmedim, hâlâ hayret ederim!”