‘Ortadan bölünmüşlük canımı çok yakıyor’
Yeşilçam’ın güzel oyuncusu Filiz Akın, hayat tecrübelerini paylaştı. İstanbul Sözleşmesi’nin önemini vurgulayan Akın; toplumdaki kutuplaşmalara çok üzüldüğünü söyleyerek, “Umudum gençlerde” dedi.
■ Son günlerde ülkece yaşadığımız felaketler hepimizi fazlasıyla üzdü. Siz her zaman inadına hayat inadına umut dersiniz, yeniden yeşerebilecek mi umutlarımız?
Yaşar Kemal’inde de dediği gibi ‘’İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar. Bu ülkede dört şey olmayacaksın: Kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı’’ İnsan düşleri öldüğü gün ölür. Mademki insandır düşleri gerçek yapan, kurabiliriz o zaman dünyayı yeni baştan… ‘O zaman inadına hayat, inadına umut’ diyerek, biraz zaman alırsa da alsın, sabırla yeşerteceğiz umutlarımızı.
■ Sizi nasıl etkiledi tüm bu yaşananlar? Kendinizi, ruh sağlığınızı korumak için neler yaptınız?
Bunu cevaplarken, yalnız selde kaybolan vatandaşlarımızın sayısı maalesef her gün yükseliyor. Korona sürecinde aşı olarak, kurallara uyarak idare ettim. Ama bu mega yangınlar ve sel felaketleri… Gönüllü veya görevlilerin kayıplarına, tüm ekosistemin çökmesine yürek dayanmıyor.
‘HEMEN YAFTALIYORUZ’
■ Her toplumsal olayda mutlaka bir sanatçı tartışması başlıyor. Yangınlar içimizi yakarken bir yandan da A sanatçısı neden böyle yazdı, B sanatçısı neden şu paylaşımı yaptı? Derken iş sanatçıların gazete manşetlerinden hedef gösterilmesine kadar geldi. Filiz Hanım neden en azından ortak acılarımızda ülke sevgimizde bir araya gelemiyoruz?
Bu ortadan bölünmüşlük, ötekileştirilmişlik gerçekten çok canımı yakıyor. Hepimiz üzülüyoruz… İyi şeyler olsun, kötü şeyler düzeltilsin istiyoruz. Ama iyilik de güzellik de göreceli. Birimizin iyi dediğine, bir başkamız kötü diyoruz. Birbirimizi hemen yaftalıyoruz. Bu vatan bizim. Sanatçılar da bu ülkenin ortak değerleri. Keşke bir araya gelip ortak değerlerimizde anlaşabilsek.
■ Yeni kitabınız Hayatın Provası Yok’ta yediden yetmişe hepimize yol gösterecek bilgiler ve tecrübelerinizi paylaşıyorsunuz. Amacınız hayatın değerini hatırlatmak mı?
Hani bazen insan bir konuda kararsız kalır, birine danışır ve o kişinin söylediği aklına yatar. “Ben böyle düşünmemiştim’’ der ve onun fikrini değiştirir. Bazen de “Yok canım ben böyle düşünmüyorum’’ der güler geçer. Bu öyle bir kitap.
‘HAYATIN PROVASI YOK’
■ Sizin için ‘Filiz Akın sürekli yazar, çizer, not alır” diyor. Nasıl notlar alırsınız Filiz Hanım?
Beni etkileyen ne varsa not almaya çalışırım. Bazen tek bir sözcük yazarım. Bazen izlediğim bir filmden tek bir sahne, bazen herhangi birinin bir sözü kafamda pek çok yeni ışıkların yanmasını sağlar. Onlar benim hazinelerim olarak durur ve bazen işte böyle bir kitapta beni seven herkesle paylaşırım.
■ Provası olmayan bu hayatı Filiz Akın nasıl yaşadı diye sorsam ne söylersiniz?
“Ah keşke bu hayatın provası olsaydı” dediğim anlar oldu. Hayatın provasının olmadığını ise belli bir yaşa gelince öğrenmiş oluyorsun. Ama ne yazık ki artık her şey için geç kalınmış oluyor. Yine söylüyorum: Bu hayatın provası gerçekten yok.
‘UMUDUM GENÇLİKTE’
■ “Mutluluğu bitmek tükenmek bilmeyen bir iştahla bir şeyler satın almakta sanıyoruz. Oysa tek bir hayatları var bu hayatı iyileştirmek için olmalı projeler” diyorsunuz kitapta. Neler önerirsiniz?
Keşke bilsem… Acı günlerde, toplumu kucaklayan söylemler olsa, bu acılara hep birlikte dayanışma içinde bugün bulamadığımız çareler arasak. Benim bütün umudum gençlikte. Üniversiteli yüksek yetenekli gençlerin işsizlik değil, önlerinin açılması lazım sanırım.
■ Kadınları tanımlarken ‘kadın emektir’ diyorsunuz. Yaşam hakları ihlal edilen ve bu topraklarda yıllardır var olma mücadelesi veren kadınlara mesajınız ne olur?
Kadın haklarının korunduğu, kadının eksik etek görünmediği, kadının tacize tecavüze uğramadığı, kocası, sevgilisi ya da ailesi tarafından öldürülmediği bir düzen elbette benim de istediğim. Kadın haklarının sonuna kadar savunucusuyum ve İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyorum halen, daima da söylemeye devam edeceğim.
■ Güzellik algısının kara bir gölge gibi kadınların peşinde olduğu modern dünyada sizin için güzellik kavramı nedir?
Gelişmiş toplumlarda insanlar güzellikleri ile değil, akıllarıyla, yetenekleriyle, çalışkanlıklarıyla ön plana çıkıyorlar. İnsanların ufak tefek kompleksleri varsa elbette tamam, imkanlar da çok gelişti, düşünebilirler. Ama ben bunu abartmayı, tek tip olmayı çok yanlış buluyorum. Halbuki güzel olan, iyi olan insanın hal ve tavrıdır, kalbinin güzelliğidir, aklının çalışmasıdır diye düşünüyorum.