Anadolu’yu dolaşınca değişik insan öykülerini öğreniyoruz. Gaziantepli İbrahim Halil Kozlu, memleketinde pazarlarda salça satıyordu. Oğlu Fahrettin de ona yardım ediyordu. Fahrettin 4. sınıftan ayrıldı ve kendini tam anlamıyla salça üretimine verdi. Salçası beğenildikçe o da işlerini büyüttü. Bugün 6 fabrikasında 2 bin 500 kişi çalıştırıyor. Kendisi de üretimin yoğun olduğu dönemde fabrikalarda yatıp kalkıyor. İlkokulu bitiremeyince, “Hiç değilse ilkokul mezunu olayım” dedi, ders çalıştı, dışarıdan ilkokulu bitirdi. Mezun olunca önlük diktirdi, yaka taktı ve ilkokul diplomasına bu fotoğrafı yapıştırıldı. KALİTEYİ TUTTURMAK İÇİN Günde bir kamyon salçalık biber işleyecek hale geldi. Yöreye yetiyordu ve salçalarına talep arttıkça, başka illere de götürülmeye başlayınca o da büyümeye başladı. Salça üretiminde aynı kaliteyi tutturabilmek için 1998’de Organize Sanayi Bölgesi’nde üretimi artırdı. Artık diğer illere de ürün göndermeye başladı. İlk fabrikasyon salçayı yaptılar. Bugün 6 büyük fabrika sahibi olan ve günde 4 bin ton domates, bin ton biber işleyen Fahrettin Kozlu, işyerlerinde 2 bin 500 kişiye istihdam sağlamanın da mutluluğunu yaşadığını belirtiyor.
Fahrettin Kozlu, 6 büyük fabrika sahibi ve günde 4 bin ton domates, bin ton biber işliyor. Kozlu, “Fabrikanın sesini duymazsam uyuyamam” dedi.

200 bin tonluk pazarın 50 bin tonunu üretiyor

Ülkemizde yılda 200 bin ton civarında salça üretiliyor. Bunun yaklaşık 50 bin tonunu kendilerinin ürettiğini belirten Fahrettin Kozlu, bugün Türkiye pazarının yüzde 20’sine sahip olduklarını anlattı. “Salça ihraç etmediğimiz ülke yok” diyen Kozlu, kendisi gibi 5 erkek kardeşinin çocuklarının da işin başında olduklarını sözlerine ekledi. Domatesin TIR’larla gelişi, yıkanması, salça oluncaya kadar değişik aşamalardan geçişlerini büyük bir coşkuyla anlatan Fahrettin Yokuş, hijyene verdikleri öneme de değiniyor. Başka hiçbir ülkede olmadığını belirttiği yeni bir ambalajlama sistemiyle ihracatın daha da artacağını sözlerine ekliyor.

ORADA YATIYOR

Türkiye’nin birçok yöresinden domates, biber alan, TIR’lar dolusu ürün fabrikasına getirildiğinde de büyük sevinç duyduğunu anlatan Fahrettin Kozlu, SÖZCÜ’ye şunları söyledi: “Üretim döneminde fabrikalarımda yatıp kalkarım. Fabrikanın gece sesini duymazsam ölürüm. Yoğun üretim de yaklaşık 4 ay sürüyor. O süreçte beni kimse fabrikalarımın dışına çıkaramaz. Gece fabrikanın sesi kesildiği zaman uykudaysam hemen uyanırım.”