Toplumsal travmalara neden olan cinsel istismar, çocuk ve kadın cinayetleri, cinsiyetçi yaklaşım artarak devam ediyor. Ancak sorunlar bununla sınırlı değil. Toplum, bu tip travmatik vakalara tepki gösterirken de şiddete, cinsiyetçi söyleme yöneliyor. Konuya yönelik Hablemitoğlu Ankara Enstitüsü Kurucu Direktörü Profesör Doktor, Akademisyen Şengül Hablemitoğlu, www.sozcu.com.tr'nin sorularını yanıtladı. Cinsiyetçilik, şiddet ve şiddete yönelik söylemleri değerlendiren Hablemitoğlu çarpıcı açıklamalar yaptı. Bir magazin figürü olarak tanınan Ebru Şancı, geçtiğimiz günlerde 330 bin takipçisinin olduğu sosyal medya hesabından, son günlerde toplumun tüm katmanlarını üzen çocuk istismar ve cinayetlerine yönelik bir paylaşım yaptı. Ne var ki Şancı'nın paylaşımı okuyanları dehşete düşürecek bir içerik barındırıyordu. Şancı, tecavüzcülerin kadına dönüştürülmesini ve genelevlerde çalıştırılmasını önerdi. Anne olan bir kadının böylesine kadın varlığını aşağılayan ve hedef alan bir açıklama yapmasının ardında yatan sosyolojik ve psikolojik faktörler nelerdir?  Sözünü ettiğiniz kişi ya da bir başkası, tüm bu türden akıl dışı öneriler esasında toplumumuzda halen içinde olduğumuz bu ciddi sorunun ne denli ciddi ve büyük, köklü nedenleri olduğunun tam olarak farkında olmadığımızı ortaya koyuyor. Açıkçası çocuk yetiştiren, böyle çok takipçili sosyal medya hesapları olan, pek çok gencin kadının takip ettiği insanların neden aklı selimle mevzulara bakamadıkları son yıllarda dünyanın içinden geçtiği süreçle çok ilişkili. Görünürlüğünü artırmak için anomi toplumundan (kuralsızlık toplumu) faydalanan bir fırsatçılık bu. Bu kişi şöyle düşünmüyor, "Bu konuda bir şey söylerken birilerine zarar verir miyim?’’ Bu paylaşımın içinde ne ararsanız var. Nefret söylemi var. ‘’Hepsini kadın yapalım’’ diyor. Bu nefret söylemi değil midir apaçık? Çok açık nefret söylemi. Trans bireylere dönük nefret söylemidir bu. Ayrıca önerileri iyi ve bilinçli bir insandan çıkabilecek öneriler değil... Bu konularda konuşmak bu kadar kolay olmamalı. 10 düşünüp 1 söylemek bir meziyetti eskiden. Şimdi öyle değil. Bunu bir şımarıklık olarak da algılıyorum ben. Çok takipçim var her şeyi söylerim. Bu bir sosyal medya sendromu. Sosyal olarak patolojik bir davranış, özetle içinde şımarıklık, fırsatçılık, olaya dair bilinçsizlik barındıran, ancak son derece bilinçli, çünkü faydacı yapılmış bir paylaşım. Tıpkı çocukların evlilik yaşına, kadınların yaşamına dair konuşan ve kendisine 'Din alimi' diyen figürler gibi. Aralarında fark yok. Maddi katkı getirilere dönüşebilecek sanal sosyal rant peşinde bu insanlar. Takipçi artırayım, ürün tanıtayım vs para kazanayım. İtibarlı değil. Ne acı yaptıkları kendi adlarına üzücü, saygısızlık ediyorlar kaybettiğimiz çocuklara ve ailelerine. Bu anlayışta olan, şiddeti, intikamı ve ölümü kutsayan kişilerin paylaşımlarını medyada gündeme getirmek ne derece doğru?  Medyanın bu tür açıklamalara itibar etmemesi önemli. Çünkü bu tür açıklamalarda kullanılan dil, haberin görseli vs. bazen failler için kışkırtıcı olabiliyor. Mağdurlar için ise, çok incitici. Etik bulmuyorum tabii ki... Zaman zaman ünlü kişilerin idam cezasının uygulanmasına yönelik paylaşımları oluyor. Kimi bunu sosyal medya hesabından kimi TV ekranında dile getirebiliyor. Sizin konuya ve bu açıklamalara yönelik fikirleriniz nelerdir? İdam cezası çözüm olabilir mi? İdamın getirildiğini var sayarsak bunun ne gibi zararları olabilir?  Sıkça ben de bu konuda sosyal medya hesaplarımdan paylaşımlarda bulundum. İdam cezası dünyada 150’ye yakın ülkede uygulanmıyor. Önce bunu söyleyelim. Sonra da ve en önemlisi kadınlara, çocuklara, hayvanlara yönelen cinsel saldırılar birbirinden bağımsız değil. Bunu da anlayalım. Tamamı cinsellik değil, şiddettir. Ve suçtur, cezalandırılmalıdır. Affı olmamalıdır. Affı çıkarılmamalıdır. İdam bir seçenek değildir; suçu, cezayı, ceza ile ilgili tüm yapılanmasını kurumsallaştıramayan toplumlarda kalmış ve çözüm olmayan bir öneridir. Hatta çok önemli bir şey söyleyeceğim; idam suçlu olduğu konusunda hemfikir olduğumuz bir insana/faile toplumsal öfkeyi yöneltmekten öteye gitmeyen bir şiddet türüdür. İdam adı şiddet olmayan meşru bir şiddettir. Kaldı ki, toplumsal düzeni tesis etmediği, ahlakı iyileştirmediği, insanı daha iyi bir insan yapmadığı gerçeği de ayrıdır. Bu konuda tıp etiği ve evrensel normların dışına çıkılmamalıdır. sengul-hablemitoglu-1 Erkek egemen kültürün baskın olduğu, kadınlara uygulanan şiddetin normal karşılandığı ve hatta kadına şiddet uygulayan erkeklerin dolaylı-dolaysız normalleştirildiği bir ortamda kadının rolü nedir? Çocuk eğitiminde kadının temel hataları gelecekte nelere mal olabiliyor?  Bu konuda tek bir şey söyleyeyim, bu sorunu kadının sorumluluğunda görmek, bu bile cinsiyetçi bir bakış açısı. Türcü, cinsiyetçi, homofobik ve ırkçı yetiştirmeyeceğiz çocuklarımızı. Eşitlikçi, adil bir devlet ancak bunu eğitim sistemine taşıyarak yapabilir. Ailede, toplumda, ülke yönetiminde şiddet bir iletişim dili olmamalı. Ayrıca, toplumumuz cinsel eğitimi olmayan bir toplum. Eğitim sisteminde cinsel eğitimin yer alması gerek. Çok ciddi bir iş bu. Ve aile bir bütün, kadın erkek birlikte çocuk yetiştiriyor. "TECAVÜZ TOPLUMUMUZDAKİ ERKEKLİK KÜLTÜRÜYLE İLİŞKİLİDİR" Son günlerde birçok kişi, Türk toplumunda bebeklikten itibaren penisin kutsandığını ve istismar, tecavüz, kadına şiddet olaylarında erkek çocuklarına gerek aile fertlerinin gerekse toplum fertlerinin yaklaşımının etkisinin olduğunu düşünüyor. Ve gördüğümüz kadarıyla gidişat ne yazık ki kötü. Sizce neler yapılmalı, kadına yönelik şiddet, çocukların istismar edilmesi, kadın ve çocuk cinayetleri ile nasıl mücadele edilmeli?  Sağlıksız bir erkeklik kültürü var toplumumuzda. Tecavüz, yapısal ya da erkeğin hormonları sorunu yani biyolojik bir sorun değildir. Sosyaldir, erkek kimliği ve toplumumuzdaki erkeklik kültürüyle ilişkilidir. Otoritenin, kişiler arası hiyerarşinin olduğu ortamlarda gerçekleşir ve erkek egemen sistem, heteroseksizm, katı totaliter iktidar mekanizmalarından beslenir. Cinsel şiddet güç kullanımı ile ilgilidir. Kadına bakış açısının da bir yansımasıdır. Cinsel şiddetin tecavüz dışında onlarca farklı türü var, bunu unutuyoruz yorum yaparken. Dolayısıyla cinsel isteğin kimyasal hadımla kontrol altına alınması gibi basit ve yanlış çıkarımlarla cinsel şiddetin önlenmesini bekleyemeyiz. İdamla da çözemeyiz bu yüzden. Ayrıca kadın doğanın bir parçası kadına böyle bakan erkeklik çocuğa ve hayvanlara da aynı yaklaşıyor. Erkeklik kültürü evet penisin kutsanmasının bir sonucu erkeğin zayıflıklarını kabul edememesinden, kadına benzememesi gerektiğinden yola çıkılarak sorunlu ülkemizde, çocuk yaştan itibaren böyle. Kadın ve erkeğin eşit olmadığı toplumlarda yozlaşma kaçınılmaz. Daha fazla toplumsal cinsiyet eşitliği ve ataerkil olmayan evrensel hukuk için çalışmak zorundayız. 'OLAYLARIN ARTMASI SOSYAL, EKONOMİK, EĞİTİM VE HUKUKLA İLGİLİ' Türkiye'de istismar, cinayet, tecavüz olaylarının artmasında gözden kaçırdığımız bazı unsurlar mı var? Geçmişte bu kadar fazla gündem olmayan tatsız hadiseler artık neden daha çok yaşanıyor?  Artık bu tür olayların haberlerin yayılma kanalları çeşitli. Sosyal medya görünür hale getirdi, ancak olaylardaki artış da çok fazla. Bu kadar artışın birbiriyle ilintili sosyal, ekonomik, eğitimle ilgili ve hukuki pek çok nedeni var. Bütün bu alanlardaki eşitsizlikler en önemli nedeni .Toplumsal cinsiyet eşitliğinde geri kalışımız en önemli nedeni. Bunu çözmek zorundayız. Taahhüt ettiğimiz uluslararası kadın ve çocuklara dair sözleşmelere uymak, bu doğrultuda yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlüyüz. Bu, devletin görevi. Biz de bu görevi hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. ÖZEL HABER  / MUSTAFA BÜYÜKSİPAHİ