Dedesi, Çanakkale savaşında cepheye mermi taşıyor, babası Sivas garında Atatürk’e selam duruyor. Kendisi de 12 yaşında başladığı sanat hayatında, 50’inci yılını kutluyor. Sanatın içine milletvekilliğini de sığdırıyor. Türkülerin usta ismi Sabahat Akkiraz, ülke sınırlarını aşan  farklı müzikleri harmanlama becerisi ile şimdi de Netflix’in beğenilen dizisi “Altered Carbon” da 2 türküsü ile karşımıza çıkıyor. Akkiraz, 50 yıllık sanat yolculuğu ile siyaset günlerini SÖZCÜ Haftasonu’na anlattı. - Müzikle tanışmanız nasıl oldu? 5 yaşında okulun bahçesinde türküler söyleyip geziyorum. Babamın yakın arkadaşları arasında, Mahzuni Şerif, Aşık Daimi, Feyzullah Çınar, Mahmut Erdal, Müslüm Sümbül, Muhlis Akarsu gibi ozanlar vardı. Muharrem Ertaş ve Hacı Taşan’ı komşularımızın düğünlerinde tanıdım. 1970 yılında babam beni İstanbul’a ilk plak kaydına götürdü. Stüdyoda Arif Sağ ve Orhan Gencebay vardı. İlk sözleşmemi yapıp, 12 yaşımda profesyonel oldum. Sonra da ailem beni de alıp işçi olarak Almanya’ya gitti. Orada da sahneye çıkmaya başladım. 1983 yılında ilk albümümü yaptım. ‘Siyah Saçlarında Hatem Yüzlerin” türküsü çok sevildi. Yüzlerce konser verdik. 1996’da ‘Değme Felek’ adlı eserimizin büyük başarısı yurt dışında da etki yarattı. 5 kıtada onlarca ülkede yüzbinlere türküler söyledim. Türkülerim 50 milyon kişinin izlediği ‘Taken 2’ dahil bir çok Hollywood filminde kullanıldı. Klasik müzik ile türkülerin dünyasını harmanladık. - Yurt dışında da bir çok başarıya imza attınız. Yurt dışı serüveniniz nasıl başladı? “Değme Felek” eserimizin büyük başarısı üzerine, ‘Londra Caz Festivali’ne’ davet edildim ve ‘Echoes From Anatolia’ (Anadolu’dan Yansımalar) projesini hayata geçirdim. Grand Union Orkestrası ile yaptığımız konserler ve albüm BBC tarafından en iyi harman albümü seçildi. Daha sonra yine İngiltere’de Where The River’s Meet  (Nehrin Buluştuğu Yer) projesini 4 gece üst üste Sadler’s Wells Theatre da sahneledik. Orkestramızda, Avusturalya’dan Bangladeş’e, Güney Amerika’dan Avrupa’ya geniş bir müzisyen grubu vardı. 2000 yılında Güney Amerika ve Brezilya’ya 2 konser vermek için çağırıldım. ‘Abraham’s Way’ (Hz İbrahim’in Yolu) festivalinde Brezilya’da 4 bin kişinin önünde türküler söyledim. Güney Amerika’da konser vermeye çağırılan ilk Türk sanatçı oldum. 50 yıldır türküler derliyor, söylüyor, aktarıyor ve harmanlıyorum. Dünyanın her yerinde herkes türkülerimizi dinlesin, beğensin istiyorum. Bugün bütün dünya önemli bir süreçten geçiyor. Ama bunlar geçecek ve ben de kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Sabahat Akkiraz’ın en büyük hobisi oyuncak biriktirmek. Evinin bir köşesini, kendisine hediye edilen oyuncaklara ayırdı.
Siyaseti noktaladım - Bir dönem milletvekilliği yaptınız. O süreç nasıl gelişti? Söylediğimiz her türkü ve deyiş halkın dilidir, talebidir. Ailem 5 nesildir CHP’liydi. 2011’de CHP’den İstanbul Milletvekili adayı oldum ve seçildim. Ama 3 yıl sonra Soma katliamı benim siyasette son noktam oldu. 301 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında ve ertesinde yaşananlar siyasete olan güvenimi ve inancımı sarstı. İktidar istifa edemiyorsa biz istifa etmeliydik. Benimle yola çıkmaya hazır olduğunu söyleyenler sabah ortada yoktu. Ancak ben Soma için milletvekilliğinden istifa ettim. Soma’ya gittiğimde o acıya rağmen insanların bana gösterdiği sevgiden sonra kararımı verdim, siyasete devam etmedim. Bedelini ödüyorum - Müzik insanı olarak siyaset arenasında yer almanızın dezavantajını yaşadınız mı? Her seçimde yine partim için çalışıyorum. Bedelini de TRT’de yasaklanarak, konserlerim durdurularak ödüyorum. Ama bunu göze aldım. Bir araştırma yapıldı ve her partinin içinde ciddi dinleyicisi olan tek sanatçı ben çıktım. Siyaset döneminde en üzüldüğüm olaylardan biri sanat emekçileri için hazırladığım sosyal güvenlik kanun teklifinin yasalaşmaması oldu. Yapmaya çalıştığımız sanat emekçileri için sanatçılar ve devlet tarafından yarı yarıya ödenecek bir sosyal güvenlik şemsiyesi yaratmaktı. Herkes olur dedi ama komisyonda bile gündeme alınmadı.