Muğla Köyceğiz’de 80 tür endemik bitkiye ev sahipliği yapan Sandras Dağı’nın bin 750 metre ilerisindeki maden ocağı alanının genişletilmemesi için, çevreciler eylemlerini sürdürüyor. Madenlerle tehdit altındaki Sandras Dağı'nı yaşatmak için çevreciler Gökçeova Göletinde bir kez daha bir araya gelerek protesto eylemi gerçekleştirdi. Sandras’ı Koruma Platformu tarafından hazırlanan bildiri okundu. Çevreciler, “Doğaseverler olarak tanışalım, yürüyelim, birlikte şarkılar söyleyelim, resim yapalım, piknik yapalım, hep birlikte Sandras'a sahip çıkalım. Kadim geçmişin izlerini taşıyan bu muhteşem coğrafyada geniş alanda, uygun mesafelerde olacağız” sloganıyla bir araya geldi. SANDRAS DAĞI KİMİN? Sandras’ı Koruma Platformu tarafından hazırlanan bildiride Sandras Dağı kimin diye soruldu. Bildiride, “Burası Sandras Dağı. Sandras Dağı, Muğla’da; bir o kadar da Denizli’de. Havası, suyu, toprağı tüm canlılar için yaşam kaynağı. Vadilerinde, akan derelerinde, Kartal Gölü’nde, Kara Göl’de, Gökçeova Gölü’nde yaşayanlar için yaşam kaynağı. Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Beyağaç ilçe ve köylerinde yaşayanlar için de yaşam kaynağı. Erenlerin, Çiçekbaba’nın, inananların da yaşam kaynağı. Burası Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı, uluslararası ölçekte kabul görmüş Önemli Doğa Alanı, içinde asırlık karaçam ormanları var, bazıları bin 200 yıldır burada. Endemik türler de var, bir tane değil, 63 tane” ifadeleri kullanıldı. ŞURASI DA MADEN OCAĞI O kadar güzellikler içerisinde ormanlık alanı kırsala dönüştüren maden ocağı gösterilerek açıklamaya şöyle devam edildi: “Şurası da maden ocağı. Maden ocağı, Sandras Dağı eteklerinde. Üç beş on kişi için para kaynağı; o kadar. Devlet kurumları ruhsatları vermiş, bir tane de değil, 19 tane. Şöyle özetleyelim: Türkiye'nin en yaşlı karaçam ormanı (250-700 yaş) ve eşsiz yaban hayatı ile mutlak koruma statüsüne sahip Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı’nın tamamı madenler için ruhsatlandırılmış durumda. Devletin bir kurumu bilimsel araştırmalar sonucu korunması gereken alanları belirleyip koruma statüsü veriyor, diğeri bunu dikkate almadan aynı yere maden ruhsatı veriyor. Ruhsat verilirken, doğa tahribatı olmayacakmış gibi gösterilmesinin iki resmi yöntemi var.” ÇED GEREKLİ Mİ DEĞİL Mİ? Nedir bu iki resmi yöntem? “ÇED Gerekli Değildir” ve “ÇED Gereklidir” kararları. Teoride olabilir ama pratikte bu iki yöntemin yazılışı dışında bir farkı olmadığını, her ikisinin de çevre mevzuatına ve uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uyuyormuş gibi yapıp projelerin önünü açma yöntemi olduğunu görüyoruz. Sandras’ta verilen maden ruhsatları için bugüne kadar alınan kararların da, çevrenin korunması lehine değil, gerçeklikten uzak yöntem, asla yerine getirilmeyecek taahhüt ve gani gani temennilerle dolu ÇED raporlarını yazdırtan maden şirketleri lehine, projelerin önünün açılması için alındığını görüyoruz. Ve genelde çevreye zarar verildikten sonra para cezasıyla duruma müdahale eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sandras’ın ÇED’leri ile ilgili şu sorulara ne cevap verir, merak ediyoruz:” İŞTE O SORULAR * Saha gözlemleri, inceleme ve araştırma sonuçlarına dayanması gereken çevreyi ilgilendiren ÇED raporları gerçekte neye dayanarak yazılıyor? * Ömrü 998 yıl olarak belirlenen bir projenin çevreye etkisini nasıl belirliyorsunuz? * “Flora ve fauna popülasyonlarının varlığını tehlikeye düşürmeyecek şekilde faaliyet” maden sahasında nasıl yapılır? Örneği var mıdır? * "Tarım ürünlerine, hayvancılığa, ormanlara, sulara ve diğer arazi kullanım şekillerine yönelebilecek ciddi zararlar önlenecektir” buyuran bir şirket, zararın ciddiyetini kendi mi belirleyecek? Sizce, Sandras’da bugüne kadar verilen zarar ciddi midir, gayri ciddi midir? * "Mevcut flora ve faunanın muhafazasına özen gösterilecektir." taahhüdündeki özen nedir, patlatmalı ocak işletilecek bir sahada flora ve faunanın muhafazası nasıl yapılır? * Her saat 7 ton üst toprak örtüsü sıyrılacak, 40 ton taş toprak alınacak olan bir sahanın, faaliyetin tamamlanmasına müteakip rehabilite edildiğini gördünüz mü? * Bugüne kadar Muğla’da kaç proje için “ÇED Gereklidir” kararı verdiniz? Kaç projenin ÇED’ini uygun buldunuz? * Zarar sizin için ne kadar büyük olmalı ki Sandras’ta madenciliğe dur dersiniz? MADENCİLİK NE GETİRİR, NE GÖTÜRÜR Sandras’da madenciliğin ne getirip, ne götüreceğinin de sorgulandığı açıklamada, “Sandras’ta madencilik ne getirir, ne götürür, ne maden şirketi umursar, ne izni veren devlet kurumu merak eder, ne de ÇED’de yer alır. Biz söyleyelim, neler olur?” denilerek; 1. Sandras Dağı ve çevresi ile dağın eteklerinden doğarak etrafındaki dört ilçemiz dahil tüm ekosisteme yaşam veren çok değerli su kaynakları telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip olur. 2. Buraları mesken tutmuş hayvanlar kaçar, bitkiler zarar görür, nesli tehdit altında olanlar yok olur. 3. Turizmi 12 aya yayma ve hapsolduğu deniz-kum-güneş üçlüsünden kurtararak kırsal ve doğa turizmini geliştirme hedefleri sekteye uğrar. 4. Köyceğiz ilçesi ve Ağla, Çamovası, Çayhisar, Karaçam, Otmanlar, Pınar ve Sazak köyleri ile Beyağaç ilçesi ve köyleri sosyal ve altyapı sorunları yaşar” açıklaması yapıldı. ÇED RAPORUNDA KOPYALA YAPIŞTIR Her fırsatta ve ÇED raporunda kopyala yapıştır ile önlerine konulan “maden projelerinin bölgeye getireceği kamu yararı” üzerinde de durularak, “Bunlar tamamen dayanaksızdır, gerçekçi değildir, aldatmacadır” denilerek şöyle devam edildi: “Çünkü hepimiz biliyoruz ki, söz konusu ‘yarar’ sadece belirli bir çevreye yarar. Asıl kamu yararı, sosyo-kültürel yapının, toplumsal huzurun, halk sağlığının bozulmamasıdır. Asıl kamu yararı, bölge doğasının ve su kaynaklarının korunarak gelecek nesillere aktarılmasıdır, hem de en üstün kamu yararıdır. Bizler, üstün kamu yararı lehine Sandras’ı, Kartal’ı, Altınsivri’yi, Gökçeova’yı bir bütün olarak korumadaki ve bu yaşam kaynaklarımızı bizden sonraki nesillere korunmuş olarak aktarmadaki kararlılığımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle, tüm bölge halkına sesleniyoruz: Sandras Dağı ve çevresinde açılmak istenen yeni maden sahaları, köylerimize, su kaynaklarımıza, karaçam ormanlarına, yaşayan tüm canlılara sandığınızdan daha yakın. Gözünüzü açın, suyunuza toprağınıza köyünüze sahip çıkın.” ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI’NA SESLENİYORUZ * Sandras Dağı’nda maden dahil telafisi mümkün olmayacak doğa tahribatına sebebiyet veren tüm faaliyetleri durdurun ve izinlerini iptal edin; * Tampon bölge işlevi görecek Nitelikli Koruma Alanı belirlenmeden genişletilen “Kartal Gölü Doğal Sit Alanı - Kesin Korunacak Hassas Alan”ı, Gökçeova Gölü de dahil olacak şekilde Önemli Doğa Alanı çerçevesinde yeniden belirleyin ve böylece Sandras Dağı ve çevresinin tamamını koruma altına alın; * Kendinize sorun: Bu dağlar kimin, maden şirketlerinin mi, tüm canlıların mı? * Ve utanmayacağınız bir cevap verin. Vakit şimdi suyundan, havasından, ağacından, karından, seyrinden, gölgesinden faydalandığımız Sandras Dağı'na vefa vakti... Vakit, Sandras’ı koruma vakti.