Bir ülkede şiddet hâkimse...
Parti liderlerine vahşice saldırılıyorsa...
Gazeteciler sokak ortasında dövülü­yorsa...
Türkiye Büyük Millet Meclisi ne yapar?
“Bu ülkede neler oluyor, olay­ların arkasında kimler var? Şunu bir araştırıp açığa çıkartalım!” demez mi?
Yaşanan çirkin olaylar muhalefet tarafından Meclis’e getirildi. Fakat...
AKP ve MHP’lilerin oylarıyla redde­dildi!
İktidar partisi ile küçük ortağı, saldırıların araştırılmasını istemi­yor! Neden?
Şiddetten yana mı çıkıyorlar?
Ucunun birilerine dokunacağından mı korkuyorlar?
Araştırma sonunda gerçeklerin ortaya çıkmasından mı endişe ediyorlar? Nedir?
Suç var, ceza yok! Saldırı var, araştırma yok!
Muktedirlerin vicdanları nasıl rahat ediyor?
Ülkede şiddete göz yumulursa o şiddet günün birinde kendileri dahil, herkesi yakabilir!
AKP ve MHP, nasıl böyle çağ dışı bir anlayış içinde, anlamak mümkün değil!



Ne demişti AKP’li önemli bir devlet büyüğü?
“Herkesi doyurduk, oya dönüşmedi! Herkesin midesini doyurduk ama neticede durum böyle! Karnını doyuruyoruz, her türlü ihtiyacını karşılıyoruz, yine de oy vermiyorlar?”
Lâf mı şimdi bunlar? Milletin karnını doyurmak ülkeyi yönetenlerin vazifesidir. Ayrıca yapılacak yardımların gizli kalması, insanların onurlarıyla oynanmaması esastır.
Yalnız iyilik yapmak yetmez, iyiliği zarafetle yapmak gerekir.
Günümüzdeki yöneticilerde ise bu zarafet maalesef yok...
“Ettikleri bir hayır, tut bacağından ayır!”

★★★

15’inci Yüzyıl’da yaşayan Fatih Sultan Mehmet’te, 21’inci Yüzyıl’da yaşayan yöneticilerimizde olmayan bir zarafet ve incelik vardı.
Fatih, Allah’a inancı büyük olduğu için iyiliği gizli yapar, kimseyi minnet altında bırakmak istemez, doyurduğu kişilerde küçüklük duygusu uyandırmamaya çalışırdı.
Gazeteci arkadaşım Ertuğrul Akçaylı:
“Fatih’in vasiyetnamesi Ataşehir’de onun adını taşıyan hastanenin önünde kitabe haline getirilmiş. Fotoğrafını çektim. İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öz’ün yardımıyla vasiyetnameyi bugünkü Türkçe’ye çevirdim. Yolluyorum” dedi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun 7’nci padişahı Fatih Sultan Mehmet’in bugünkü yöneticilere ders olacak vasiyetnamesi şöyle:

Fatih Sultan Mehmet’in vasiyetnamesi!


“Ben ki, İstanbul fatihi, aciz kul Fatih Sultan Mehmet...
Bizzat alın terimle kazandığım akçelerimle satın aldığım İstanbul’un Taşlık mevkiindeki sınırları bilinen 136 adet dükkânı aşağıdaki şartlarla vakfediyorum.
Şöyle ki: Bu gayrı menkullerimden elde edilecek gelirlerle İstanbul’un her sokağına ikişer kişi tayin ettim. Bunlar ellerindeki bir kap içinde kireç tozu ve kömür tozu ile günün belirli saatlerinde sokakları gezsinler. Bu sokaklara tükürenlerin tükürükleri üzerine bunları döksünler. Bu kişilere 20’şer akçe ücret verilsin.
Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 yara sarıcı tayin ettim.
Bunlar ayın belirli günlerinde İstanbul’a çıkıp istisnasız her kapıyı çalıp o evde hasta olup olmadığını sorsunlar. Eğer hasta varsa ve orada tedavisi mümkün ise tıbbi müdahalede bulunsunlar. Değilse kendilerinden hiçbir karşılık beklemeden hastanelere kaldırıp orada tedavi etsinler.
Allah korusun herhangi bir gıda sıkıntısı da olabilir. Böyle bir durumda, bırakmış olduğum 100 silah, ehline verilsin. Bunlar vahşi hayvanların yumurtada veya yavrulamış olmadıkları sırada Balkanlara çıkıp avlansınlar ve hastalarımızı katiyen gıdasız bırakmasınlar. Ayrıca külliyemde yaptırdığım imarathanede şehitlerin yakınları ve İstanbul fakirleri yemek yesinler.
Bizatihi kendileri gelemeyenlerin yemekleri güneşin loş karanlığında ve kimseler görmeden kapalı kaplar içinde evlerine gönderilsin!”

★★★

540 yıl önce Fatih Sultan Mehmet böyle diyordu. Günümüzün iktidarı ise “Karınlarını doyuruyoruz, yine de bize oy vermiyorlar!” diyor.
İşte anlayış farkı!
“Ettin bir hayır, tut bacağından ayır!”

TEBESSÜM

Adamı neden öldürmüş?


Hâkim, cinayet suçundan mahkemeye çıkartılıp karşısına getirilen adama sorar:
“Sen bir cinayet işlemişsin, öyle mi?”
Adam soğukkanlı cevap verir:
“Evet hâkim bey, cinayet  işledim! Mecbur kaldım buna!”
Hâkim “Yaa, mecbur kaldın demek?” der ve tekrar sorar:
“Peki, öyleyse söyle bakalım, o zavallı adamı neden öldürdün?”
“Asgari ücretliydi hâkim bey, zaten ölecekti!”

GÜNÜN SÖZÜ


Kim ettiği bir iyiliği, o kişinin başına kakarsa, onu geri almış demektir!