Son asrın en sıcak temmuz ayının yaşanması ve çevre kirliliği küresel ısınmanın kritik süreci aştığını gösteriyor. Dünyayı endişelere sürükleyen bu gelişmeler yaşanırken, iklim krizinin mikro ölçekli bir alanda, Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir noktasında nasıl yaşandığını merak ettik. AH O ESKİ GÜNLER! Foto belgeselleri ile tanınan Türkiye’nin önde gelen fotoğraf sanatçılarından Yusuf Aslan ile doğduğu köye, Malatya’nın Kuluncak İlçesi Çörmü Köyü’ne misafir olduk. İklim krizinin bu köy üzerindeki etkilerini belgelemeye çalışan Aslan’dan Çörmü’nün hikayesini dinledik. Aslan çocukluğundaki Çörmü’yü anlatırken boğazı düğümleniyor. Kerpiçten yapılmış, beyaza boyanmış, her birinde ‘Lo taşı’ bulunan toprak bacalı evlerden hiçbirinin kalmadığını söyleyen Aslan, o günlerdeki köyü özlemle andı ve şunları anlattı:
Yusuf Aslan
ŞARIL ŞARIL AKAN SULAR “Köy, balıklı Tohma Suyu’na ulaşan iki dere üzerine ‘v’ şeklinde kurulmuştu. Dereler şarıl şarıl akardı. Hasan Emmi’nin değirmenini döndürürdü. Bostanlar, kaysı, elma, erik, dut, ceviz, vişne ağaçları sulanırdı. Hayvanlar pek eyvallah etmezlerdi bu derenin sularına; her biri dağda şarıl şarıl akan pınardan su içerlerdi. 6-7 km öteden başlayarak köylüler tarafından imeceyle yapılmış ‘hark’ denilen toprak su kanalı doğduğum evin hemen önünden geçerdi. Dahası samanlığımızın içinden, yani evin içinden geçerdi sular. Dünyaya gözünü yeni açmış çocuğun, ilk oyunları da su ve balıklarla olurdu. Yağmur yağdıktan sonra kurbağaları süpürürlerdi kadınlar, evlerden uzaklaştırmak için. Sellerden sonra çekilen suyun yerinde, dereler boyunca yüzlerce balık kalırdı. İnsanlar da yerdi elbette balıkları ama kedilere, köpeklere gün doğardı.” Yıllar içinde iklim değişikliğinin her şeyi dönüştürdüğünü söyleyen Aslan, içinden balık geçen evin büyük bir bölümünün yıkıldığını, kerpiç evlerin yerini çok katlı, tuğla duvarlı sağlıksız ve çirkin ‘şehir evleri’nin işgal ettiğini anlattı.

Komşular arasında su kavgası çıkıyor!

Aslan şöyle dedi: “Tüneller kazarak evlere ulaştığımız kar artık yağmıyor. Suyu doya doya ememeyen toprak bereketini yitirdi. Pınarlar, kaynaklar kurudu. Komşular arasında su kavgaları yaşanıyor. Köyün bulunduğu vadinin tepesinde demir çıkartılmaya başlandı. Madenin tozu dumanı bahçelere iniyor. Arıtma tesislerinden çıkan artıklar dere yatağına rastgele dökülüyor. İklim krizinde doğduğum köy bir model aslında. Sonuçlar çok net. Kuş uçmaz yerde de olsanız küresel ısınmanın sonuçlarıyla baş başasınız. Kaçışınız yok. Oysa bu köyün küresel ısınmaya neredeyse hiç katkısı yok. Bu insanlar, dağlar, topraklar, hayvanlar, sular çok masum.”