WWF-Türkiye tarafından yayımlanan 'Korumazsak Kaybederiz: Sürdürülebilir Bir Türkiye İçin Korunan Alanlar Hedef: 2030'a kadar yüzde 30 başlıklı rapor, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin kabul edildiği gün olması nedeniyle Birleşmiş Milletler tarafından Biyolojik Çeşitlilik Günü ilan edilen 22 Mayıs öncesinde açıklandı. 1 MİLYON CANLI TÜRÜ TEHDİT ALTINDA Raporda, korunan alanların artırılması yönündeki yeni hamle ve gerekçeleri şu şekilde özetlendi: "Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin kabulünden (1992) bu yana konulan hedefler ve 30 yıldır gösterilen çabalar, doğadaki yok oluş sürecini bir miktar frenledi, ancak biyoçeşitlilik kaybındaki düşüş eğilimini tersine çevirmeye yetmedi. WWF'in 2020 Yaşayan Gezegen Raporu'na göre, son 50 yılda omurgalı canlı popülasyonları yüzde 68 azaldı. Hükümetlerarası Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Bilim ve Politika Platformu'nun (IPBES) 2019 raporu da dünyada 1 milyon canlı türünün tehdit altında olduğunu ortaya koydu." 2020 HEDEFLERİNE ERİŞİLEMEDİ Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2010'da kabul edilen ve korunan alanların, karasal ekosistemlerde yüzde 17'ye, deniz ve kıyılarda yüzde 10'a çıkarılmasını öngören 2020 hedeflerine erişilemediği belirtilen raporda, "Şimdi 2030 için yeni hedeflerin belirlenmesi gündemde. Bilim insanları, Dünya'nın sağlıklı bir şekilde işleyişini garanti etmek için karasal ve denizel ekosistemlerin en az üçte birinin koruma altına alınması ve bu alanlarda her şeyin doğal dinamikleri içerisinde seyretmesine izin verilmesi gerektiğini söylüyor" ifadelerine yer verildi. TÜRKİYE'DE ORAN YÜZDE 8.7 WWF-Türkiye raporunda, korunan alanlara yönelik dünya genelinde karşılaştırmalı veriler de yer aldı. 1970 yılında küresel ölçekte korunan alanların karasal yüzeye oranı yüzde 2.6 iken aradan geçen 50 yılda beş kat artarak 2020 yılında yüzde 13.2'ye ulaştı. Hâlen AB ortalaması yüzde 25.9 olan korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı Polonya, Almanya, Yunanistan gibi ülkelerde yüzde 30'un üzerinde. Tür ve habitat çeşitliliği bakımından Akdeniz kuşağındaki en zengin ülkelerden biri olan Türkiye'de ise resmi verilere göre 2020 yılı itibari ile korunan alanların toplam net büyüklüğü 67 bin 773 kilometrekare ve bu alanların ülke yüzölçümüne oranı sadece yüzde 8.7. Deniz koruma alanlarında da durumun benzerlik gösterdiğine dikkat çekildi. GEREKLİ SİYASİ İRADE VAR Doğal alan ve biyolojik çeşitlilik kaybındaki hızın alarm verici düzeyde olduğunu vurgu yapan WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, İnsanın geleceği de risk altında. Daha yaşanabilir bir dünya yolunda her şeyi tekrar rayına oturtabilmemiz için son şansımız 2030. Yani, gelecek 10 yıl içerisinde kaydedeceğimiz ilerleme önümüzdeki yüzyılları şekillendirecek. Bu yeni 10 yılın başlangıcında kamu, iş dünyası ve sivil toplum arasında güçlü bir iş birliğinin hayata geçirilmesi şart" dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca beyan edilen, Cumhuriyetin 100'üncü yılında korunan alanların yüzde 17'ye çıkartılması yönündeki açıklamaları hatırlatan Kalem, 2030'da yüzde 30 gibi iddialı bir hedef için gerekli siyasi iradenin ülkemizde var olduğunu gösteriyor. 2022 yılında ülkemizde düzenlenecek olan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin 16'ncı Taraflar Konferansı'na doğru Türkiye olarak atacağımız büyük adımlarla dünyaya örnek olabiliriz" diye konuştu. (DHA)