Bakanlık dönemi en çok tartışılan isimler arasında Süleyman Soylu hep önlerde oldu. Bakıyorsunuz, asla yan yana gelmemesi gereken bazı kişilerle, makamında fotoğraf çektiriyor. Hatta bazı kişileri makamına çağırıp görüştükten sonra bu kişilerin kaçtığına da tanık olundu. Emniyetin takibi altında olduğu bilinen bu isimlerin bakanla fotoğrafı görüldükten sonra üzerine gidilmesinin kolay olamayacağını her kamu görevlisi bilir. Hele o içişleri bakanıysa.
Hakkındaki söylentiler, suç duyuruları artıp muhalefet partileri tarafından yargılanması gerektiğine ilişkin açıklamalar yapılınca Soylu, sonucunu bilmesine rağmen dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na başvurdu. Bakanlık yapmış bir kişinin, yargılamasının nasıl yapılacağını da bilmesi ve ona göre başvuru yapması gerekir. Bilmiyorsa örneğin Avukat Turgut Kazan’a “Ben yargılanabilir miyim” diye sorsa şu cevabı alacaktı:
HAMLESİNİN SONUCUNU BİLİYORDU
“Süleyman Soylu, dokunulmazlığının kaldırılmasının mümkün olmadığını biliyor. Kendisiyle ilgili bir tezkere düzenlemeyeceğini bilerek dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir hamle yaptı. Anayasa’da bakanların dokunulmazlığıyla ilgili madde var. Burada, ‘bakanların dokunulmazlığı’yla ilgili iki tür var. Birincisi milletvekillerinin bulunduğu dokunulmazlığa, birisi de Cumhurbaşkanının yasama dokunulmazlığı gibi dokunulmazlığa sahipler.
Ancak göreviyle ilgili bir meclis soruşturması açılması gerekiyor. Meclis soruşturması açılabilmesi için 400 milletvekilinin soruşturma talep etmesi lazım. Anayasa’nın 106. maddesine göre Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara göreviyle ilgili suç olduğu için soruşturma açılamaz. Savcılığın soruşturma açıp TBMM Başkanlığı’na tezkere göndermesi gerekir. Savcılığın da soruşturma açıp tezkere gönderme yetkisi yok.
Süleyman Soylu’ya isnat edilen suçlamalar, göreviyle ilgili. Bunun için de üye tam sayısının salt çoğunluğuyla soruşturma açılabiliyor. Savcılığın açmadığı bir soruşturma için tezkere hazırlanamıyor. Anayasamızın dokunulmazlık kuralına göre, milletvekili dokunulmazlığını kaldırılmasını istediği için dokunulmazlık kaldırılamaz. İsteğe bağlı bir durum değildir. Bu konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götürülmüştü.
İFTİRA DEDİĞİ KONULAR
Ayrıca, Soylu’nun başvuru metninde sayılan kendisine yönelik iftira diye tanımladığı her bir şey bakanlığına ait ve bakanlığı sırasında yapılmış işlerdir. Cumhurbaşkanı, yardımcıları, bakanlar hakkında soruşturma kararı verilebilmesi için 400 oy gerekiyor. Dolayısıyla ülkemizde tek adam rejiminden sonra Cumhurbaşkanı ve bakanlar kolay kolay yargılanamazlar. Türkiye, tek adam rejiminde sadece Cumhurbaşkanının durumunu tartışıyor. Oysa, bir çeşit cezasızlık kuralı getirilmiştir.
Süleyman Soylu’nun Meclis Başkanlığına yazdığı yazıda belirtilenler, bakanlık görevindeki işleridir. Bununla dokunulmazlık kaldırılamaz. Yargılanabilmesi için soruşturma kararı verilmesi, komisyonun kurulması, hazırlanacak raporun 400 oyla kabul edilmesi gerekir. Bu da asla verilmeyecektir. Soylu, partisine çıkıp hakkında soruşturma açılması için imza toplanmasını söylemeliydi. Soylu, Anayasa ve hukuka uygun olmadığını bile bile böyle bir başvuruyu yaptı. Amacı, bireysel güç kazanmaktır. Dokunulmazlık böyle kaldırılmaz. Soylu, ‘Ben temiz adamım, hodri meydan’ dedi. Ama, ‘hodri meydan’ demekle olmaz, gereğinin de de Anayasa ve yasalara göre yapması gerekirdi.”
Süleyman Soylu’ya, hatırlatılan Anayasa, yasalar ve başvurusunun hukuki durumudur. Eski bakan, kendince mesaj verdi. İçişleri Bakanlığı ile ilgili konuları gündeme taşıyanları “Paralel yapı”, “FETÖ’cü” diye suçlamaktan çekinmeyen, dahası vatandaşa küfretmeyi marifet bilen kişinin yaptığına nasıl güveneceksiniz? CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, Soylu ile ilgili savcılıklara taşıdığı suç duyuruları ve bunun sonuçlarını da başka bir yazımızda aktaracağım.
Soyer: Cemil Bey’e, benim dönemimle uğraşmaktan vazgeçmesini öneriyorum
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, görevi devraldıktan sonra, önceki Başkan Tunç Soyer döneminde başlatılan bazı uygulamaları durdurmuştu. Tugay, Soyer’in kendisine dönük eleştirileri üzerine SÖZCÜ’ye açıklamalar yapmıştı. Bu açıklama üzerine, Tunç Soyer de partilerinin zarar görmemesi, polemik yapmamak, İzmir gündemini bu şekilde işgal etmemek için kısa bir açıklama yapmak istediğini belirtti. Soyer, şunları söyledi:
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yaptığı açıklamaları okudum. O, size motivasyon kaynağı olan ‘Geçmiş dönem eleştirisi’ yapmayı tercih etmiş. Oysa İzmir’i mahveden yangın sonrası yapacakları daha çok merak ediliyordu. Benim başkanlık dönemimle ilgili yaptığı açıklamaların tamamı gerçek dışı olup, hepsinin cevabı vardır.
Özellikle benim iletişim taleplerini reddettiğim asla doğru değildir. Ancak sürdürülecek bir polemiğin İzmir’e ve Partimize zarar vereceğini düşündüğüm için o cevapları şimdi paylaşmayacağım. Kendisinin 4.5 milyon İzmirliye verdiği sözlere odaklanıp benim dönemimle uğraşmaktan vazgeçmesini öneriyorum. Bunun kimseye bir faydası yok ve zaman hızla geçiyor. Yaptığımız her şey zaten defalarca Sayıştay ve müfettiş denetimi gördü ve aklandı. Şimdi bizim yükselttiğimiz hizmet çıtasını nasıl daha yükseğe taşıyacağını düşünsün.”