İran’ın İsrail’e balistik füzelerle düzenlediği saldırı başkent Tel Aviv ve birçok kentte büyük paniğe yol açtı. İran füzelerinin, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini delerek hedeflere düştüğü anlar sosyal medyada büyük ses getirdi.

II. Dünya Savaşı'ndan günümüz modern çatışmalarına kadar füzelerin evrimi, insanlığın savaş teknolojisinde üstünlük arayışını yansıtıyor. Ulusların daha gelişmiş füze sistemleri geliştirmeye devam etmesiyle, dünya değişen jeopolitik dengeler karşısında bu güçlü silahların sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

II. Dünya Savaşı, füze kullanımında bir dönüm noktası oldu. Özellikle Naziler, füze teknolojisinde öncü oldular ve V-1 uçan bomba ile V-2 roketi gibi silahlar geliştirdi.

Özellikle V-2, dünyanın ilk uzun menzilli güdümlü balistik füzesi olarak kabul edilir. Bir tonluk savaş başlığını ses hızının üzerinde bir hızla taşıma kapasitesine sahip olan V-2 roketi, Nazi Almanyası tarafından kullanıldı ve Londra, Antwerp gibi Müttefik şehirlerine büyük zarar verdi.

II. Dünya Savaşı sırasındaki füze teknolojisi, bu silahların geleneksel topçuların erişemediği uzak hedefleri vurma potansiyelini gösterdi. Bu dönemde füzeler ana savaş aracı olmasa da etkileri, askeri stratejistler için yeterince dikkat çekiciydi.

( V-2 roketi, Londra, Antwerp gibi şehirlere büyük zarar verdi.)

SOĞUK SAVAŞ VE FÜZE ÜSTÜNLÜĞÜ YARIŞI

II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş, füze gelişimini hızlandırdı. Her iki süper güç, nükleer başlık taşıyabilen daha gelişmiş ve güçlü füzeler geliştirmek için yoğun bir silahlanma yarışına girişti.

Bu dönemde, kıtalararası balistik füzeler (ICBM'ler) ortaya çıktı ve bu füzeler binlerce kilometre yol kat edip yıkıcı sonuçlar doğurabilecek nükleer başlıklar taşıyabiliyordu.

1962’deki Küba Füze Krizi, Soğuk Savaş’ın kritik bir anıydı ve füze teknolojisinin küresel diplomasi ve askeri stratejideki önemini ortaya koydu. Küba'daki Sovyet füzelerinin varlığı, dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirdi ve füze teknolojisinin uluslararası çatışma ve caydırıcılıkta ne kadar merkezi hale geldiğini gözler önüne serdi.

FÜZE GÜDÜM SİSTEMLERİNİN GELİŞİMİ

On yıllar boyunca füze teknolojisinde en önemli gelişmelerden biri, güdüm sistemlerinin evrimiydi. II. Dünya Savaşı'nda kullanılan V-2 gibi füzeler, doğruluk açısından oldukça ilkeldi ve önceden belirlenmiş uçuş yollarına dayanıyordu. Ancak, 20. yüzyılın sonlarına doğru füze güdüm sistemlerinde büyük ilerlemeler kaydedildi.

Radar ve kızılötesi güdümlü sistemlerin devreye girmesiyle, hedefleri vurmadaki doğruluk büyük ölçüde arttı. "Akıllı bombalar" olarak da bilinen hassas güdümlü mühimmatlar (PGM'ler), modern savaşlarda temel bir unsur haline geldi. Bu gelişmeler, füze saldırılarını daha etkili hale getirdi, çevresel zararları azalttı ve onları hedefli askeri operasyonlar için tercih edilen bir silah yaptı.

TOMAHAWK VE PATRIOT

Modern savaşlarda, füzeler askeri stratejinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. 1991 Körfez Savaşı, hassas güdümlü füzelerin önemli bir rol oynadığı ilk büyük çatışmalardan biriydi. ABD ve müttefikleri, Tomahawk seyir füzeleri ve Patriot füze sistemlerini kullanarak Irak'ın kritik altyapılarını son derece hassas bir şekilde hedef aldı. Bu, füze kullanımında yeni bir dönemi başlattı ve hassasiyetin ve etkinliğin, yıkıcı güç kadar önemli hale geldiğini gösterdi.

 (AGM-114 Hellfire) 

O zamandan beri füze teknolojisi gelişmeye devam etti. Modern füzeler, AGM-114 Hellfire ve Javelin gibi, düşman tanklarını, uçaklarını ve tahkimatlarını büyük bir doğrulukla yok edebiliyor. Ayrıca, İsrail’in kullandığı Demir Kubbe gibi füze savunma sistemleri, çatışma bölgelerinde sivil nüfusları füze saldırılarından korumada kritik bir rol oynuyor.

HİPERSONİK SİLAHLAR VE DAHA FAZLASI

Teknoloji ilerledikçe, füze savaşlarının geleceği daha büyük gelişmelere sahne olacak. Hızla geliştirilen hipersonik füzeler, Mach 5’in (ses hızının beş katı) üzerindeki hızlarda hareket edebiliyor ve bu, askeri stratejilerde büyük bir devrim yaratma potansiyeline sahip. ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler hipersonik füze teknolojisine büyük yatırım yapıyor.

Hipersonik teknolojinin yanı sıra yapay zeka (AI) ile donatılmış füzeler, daha özerk hedefleme ve karar verme yetenekleri kazanacak. Gelecekte savaşlarda füzeler, daha hassas, daha hızlı ve belki de otonom hale gelerek, küresel askeri güçler için önemli etik ve stratejik sorular gündeme getirecek.