Bölücü terör örgütü PKK’ya karşı Türkiye ve Irak arasında imzalanan mutabakat metni uyarınca, Bağdat’ta “Irak Müşterek Merkezi Operasyonları Karargahı” oluşturulacak. Karargahta bir Türk, bir Iraklı komutan bulunacak. Herkes kendi ordusuna bağlı olacak. Hiyerarşik bir durum yok. İstihbarat, bilgi paylaşımı ve askeri planlamalar yapılacak, terörle mücadelenin birlikte yapılması, yürütülmesi sağlanacak. Bu birliktelik, yalnız terörle mücadele ile kalmayacak.

 40 yılı aşkın bir süredir travma yaşayan Irak, mezhep ağırlıklı iç savaş, işgal gibi büyük sorunlarla yüz yüze geldi. Devletin belli bölgelerde gücünü kaybetmesi nedeniyle farklı yapılar ortaya çıktı. Günümüzde ellerindeki teknolojik aletlerle dünyayı takip eden genç nüfus, kendileri ve ülkeleri adına beklenti içinde. Farklı koltuklara oturarak yıllardır yönetimde söz sahibi olan yönetici kadrolarla gençler arasında dünyaya bakış bakımından da önemli farklılıklar var.

GÜVENLİK SORUNU YARATIYOR

Irak hükümet ve meclis yapısı da farklı. Kota sistemi bulunan Irak’ta her seçim sonucu elde edilen sandalye puanlanıyor. Dolayısıyla nasıl ki Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii, Meclis Başkanı Sünni, bu puanlama hükümetin oluşumunu, hatta bürokratik atamalarda da aynı seçim sonucuna göre dağılımı belirliyor. Bu nedenle ülkede liyakat sorunu da ön plana çıkıyor. Dünya Bankası verisine göre Irak’ta bir memurun günlük verimi 17 dakika

Ekonomik olarak Irak’ın karşı karşıya kaldığı sorunlarda süreç de önemli. Yüzde 95’i petrole bağlı olan ekonomide, petrol işleme kapasitesi bulunmuyor. Özel sektör ise yeteri kadar gelişmemiş durumda. 42 milyonluk ülkenin 13 milyonu maaş, emeklilik maaşı, yardım olarak devletten gelir elde ediyor. Gençler açısından istihdamda ciddi sıkıntı var. Ülkesinden ayrılmak isteyenler az değil. Bu, ciddi bir güvenlik sorunu yaratıyor. Çözülmezse gelecek yıllarda daha da büyüyebilecek bir sorun olarak görülüyor. Bu gençleri, Irak’ta başka ülkeler adına bulunan milis güçler ya da terör örgütü PKK 300-400 dolara eleman olarak bünyesine katıyor.

SORUN DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETEN

Irak’taki gelişmeleri Türkiye yakından izliyor. Diplomatik kaynaklar, Irak’taki gelişmeleri  şöyle yorumluyor:

“Irak’ın günümüzdeki yönetiminde Başbakan Muhammed Şiya Sabbar es-Sudani’nin de süreçteki ve ülkesindeki önemine vurgu yapmak gerekiyor. Irak’ta, hem İran hem de ABD’nin mutabakatıyla seçilen ancak, dış ilişkilerini dengede götürme çabasında olan bir isim. Irak’ın kendi ayakları üzerinde duran bir ülke olması, negatif enerji yayan ve güvenlik sorunu yaratan bir ülke konumundan, çözüm üreten, sorun çözebilen bir ülke konumuna getirme amacı taşıdığı söylenebilir. ‘Kavga ile değil, kalkınma ile varım’ mesajı veriyor. Alt yapı ve ekonomi hamlesi başlattı. Ülke şantiyeye döndü. 40 yıllık travmadan önceki haline dönmek isteyen Irak, Körfez, Arap Ligi’ni içeren diplomatik hamleler yapıyor ya da ikili görüşmelere üçüncü ülke olarak ev sahipliği yapıyor.”

IRAK’LA İLİŞKİLERİ VE SU

Irak ya istikrarın ya da istikrarsızlığın kaynağı olacak. Bir anlamda Irak’a da fayda sağlayacak, karşılıklı çıkarların korunacağı ve kazanımlar elde edileceği bir sistem üzerine çalışma başlatıldı. Türkiye ve Irak arasında önemli başlıklardan biri de su. İklim değişikliğiyle suyun önemi daha da artıyor. Bu alanda ne gibi gelişmeler olduğunu, diplomatik kaynaklar şöyle anlattı:

“Türkiye geçmişte Suriye ile bir anlaşma imzalamış ve saniyede 500 metreküp su salınımı için sabit değer belirlenmişti. Ancak küresel ısınma bu sabit değer taleplerini zora sokar hale geldi. Irak sabit değer talep etti. Su taleplerinin arkasında tarımın gittikçe azalması bulunuyor. Tarım yapamayan kesim, şehirlere göç ediyor. Bu da Irak içinde ayrı bir güvenlik sorunu oluşturmaya açık bir mesele. 

Ancak asıl mesele su kullanımındaki hatalar. Türkiye su meselesinde Iraklı muhataplarına meselenin miktardan daha çok, alt yapı ve kullanım tekniklerindeki sorunlardan kaynaklandığı anlattı. Verimli kullanım yok. Damlama sulama yerine suyun buharlaşmasına neden olan açık kanallar kullanılıyor. Atık su dönüşümü yok. Kısacası alt yapı günün şartlarına uygun değil. Su yönetimi sorunu var. Ankara’nın sorunu net anlatımı Bağdat tarafından kabul gördü. Bu nedenle Bağdat yönetimi; ‘Alt yapı su yönetimi, finansal modelleme’ konularının Türkiye ve Türk şirketleri tarafından yapılması konusunu kabul etti. Türkiye Irak’a su vermeye devam edecek.” 

TİCARET VE KALKINMA YOLU

Türkiye’nin kalkınma modelinde sanayi ürünlerinin ihracı önemli. Bunun için de ana arterler açık olmalı. Orta Doğu ve Körfez ülkeleri açısından Irak arteri önemli. “Kalkınma Yolu” ilk olarak bir Irak projesiydi. Geçmişte Türkiye üzerinden dünyaya bağlanmak istediler. Ortak proje olsun denilince Türkiye de kabul etti. Diplomatik kaynaklar, stratejik proje ile ilgili olarak şunları söylediler:

“Bu projeyle Irak’ın tüm dünyaya bağlanması gündemde. Orta Doğu ve Körfez’e erişime olanak veren bir proje. Aslında Ankara’nın bakış açısı hem Suriye hem Irak’tan Orta Doğu ve Basra Körfezi’ne ulaşmak. Fav Limanı’nın yapımı önemli. 5 aşamadan oluşuyor. Liman Basra’ya, Basra’dan Musul’a, Musul’dan Bölgesel Kürt Yönetimine bağlanacak.

Irak içindeki mesele, Bölgesel Kürt Yönetimi’nde hangi güzergahın kullanılacağı. Ankara bunu Irak’ın kendi iç meselesi olarak görüyor. Ankara açısından önemli olan çıkış noktasının koordinatlarının Türkiye’ye bildirilmesi. Türkiye buna göre kendi topraklarında demiryolu ve gerekirse karayolu yapacak. Demiryolu yaklaşık 100 km ve dağlık arazide olacak.” 

Ticaret ve kalkınma konusunda yol almaya kararlı olan Irak’ın düze çıkması kolay olmayacak.