Özbekistan mutfak kültüründe önemli yere sahip Özbek pilavı, ülke genelinde özel günlerde ikram edilmeye devam ediliyor. 

Özbeklerin "Aş" adını da verdikleri pilav, yapıldığı yöreye göre Semerkant, Taşkent, Buhara, Fergana, Riştan, Çust pilavı; yapıldığı mekana göre çayhane, toy, bayram pilavı; yapılış şekline göre kızartma, doğrama, karma, süzme pilav; katılan malzemeye göre kuru üzümlü, ayvalı, kıymalı, at etli, bıldırcınlı, sarımsaklı pilav; pirinç çeşidine göre de kenca ve devzira pilav şeklinde adlandırılıyor.

Yapıldığı yöre ve pişirme tekniğine göre farklı versiyonları olsa da Özbek pilavında ana malzemeler değişmiyor. Pilavın hazırlanmasında pirinç, havuç, soğan ve et başlıca malzemeler sayılırken, nohut, kuş üzümü, kimyon, safran, yumurta, bazen de isteğe bağlı olarak ayva, ceviz, sarımsak ve çeşitli baharatlar ilave edilebiliyor. 

Soğan, et ve havucun kavrulduğu, ardından ilave edilen suda pirincin kaynatıldığı Özbek pilavı, bir süre dinlendirildikten sonra karıştırılarak servis ediliyor. 

İBNİ SİNA'NIN TARİF ETTİĞİ RİVAYET EDİLİYOR

Bazı yemek tariflerinin yüzyıllar öncesine dayandığı geleneksel Özbek mutfağında, her aşçının kendi bulduğu bir özelliği ekleyerek zenginleştirdiği ve bu nedenle adeta bir "sanat" olarak nitelendiren pilavın her çeşidinin ayrı bir lezzeti, tadı ve özelliği bulunuyor. 

Özbeklerin insana güç verdiğine inandığı Özbek pilavının hazırlanma tekniğinin, 980 yılında Buhara yakınlarında doğan ünlü tıp bilgini İbni Sina tarafından tarif edildiği rivayet ediliyor. 

Özbekistan'da kadınlar kadar erkekler de pilav yapmayı biliyor hatta özel gün ve merasimlerde pilav, evin erkekleri tarafından pişiriliyor. 

Özbek ailelerde, haftada en az bir kez hazırlanan pilav, aile fertlerini aynı sofranın etrafında bir araya getiriyor. Özbek erkekler de dostları ile bir arada pilav yiyebilmek için sipariş usulü pilav hazırlanan çayhaneleri tercih ediyor.