Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Güler, Yunanistan'ın İsrail'le olan hava savunma sistemi anlaşmasına ve Ege adalarındaki son duruma da değindi.

Yaşar Güler, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve GKRY'nin maksimalist ve hukuk dışı talepleri sebebiyle yaşadığımız bir takım deniz yetki alanı anlaşmazlıkları mevcuttur. Ülkemiz, Doğu Akdeniz'deki hak, alaka ve menfaatleri korumak maksadıyla hem sahada hem de diplomatik olarak çeşitli girişimler yürütmektedir. KKTC ile 2011 yılında, Libya ile 2019 yılında yaptığımız Deniz Yetki Alanları anlaşmaları ve 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletlere deklare ettiğimiz kıta sahanlığımızla Doğu Akdeniz'deki en önemli aktörlerden biri olduğumuza ilişkin kararlı duruşumuzu gösterdik. Bu kararlı duruşumuzu kıta sahanlığımıza yönelen izinsiz faaliyetleri engelleyerek sahada da gösteriyoruz. En son temmuz ayında İtalyan Ievoli Relume gemisiyle kıta sahanlığımıza yapılmak istenen kablo döşeme maksatlı araştırma faaliyeti bölgedeki unsurlarımızın caydırıcı duruşuyla bertaraf edilmiştir." 

EGE DENİZİNİ DEĞERLENDİRDİ

Milli Savunma Bakanı Güler, Ege'deki hak ve menfaatlerin korunması ve Dedeağaç ile ilgili de "Son dönemde Yunanistan tarafının iki ülke arasında 1976 yılındaki Bern Mutabakatı'na ve uluslararası hukuka aykırı olarak Ege Denizi müstakbel kıta sahanlığımız içerisinde izinsiz gerçekleştirmeye çalıştığı araştırma faaliyetlerine yönelik Dışişleri Bakanlığımızca Yunan makamlarına yönelik gerekli diplomatik girişimlerde bulunulmuş, sahada ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı unsurlarınca gerekli cevaplar verilmiştir." şeklinde konuştu. 

Güler, ABD'nin Dedeağaç'taki askeri varlığı dahil olmak üzere, bölgede yaşanan her türlü gelişmeyi Türkiye'nin savunma ve güvenliği açısından yakından takip ettiklerini vurgulayarak, "Bu kapsamda ABD'nin Yunanistan'daki varlığı ile Yunanistan'da hangi üsleri kullandığı tarafımızca bilinmektedir. ABD'nin Dedeağaç'a askeri unsurlar konuşlandırması bölgedeki stratejik dengeleri etkilemekte ve Türkiye'nin güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bu gelişmeleri yakından takip etmekte, ulusal güvenlik çıkarlarını korumak adına gerekli diplomatik ve askeri adımları atmaktayız." ifadelerini kullandı. 

SİPER'LER YOLDA

Yaşar Güler, hava savunma sistemlerinin son durumuna ilişkin de bu sistemlerin hepsinin tamamlanmadığını belirtti. Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Çelik Kubbe, bir sistem. Bunun içinde 4-5 ayrı sistem var. HİSAR O sistemi, HİSAR A sistemi, SİPER sistemi ve bunlarla beraber KORKUT Alçak Hava Savunma Sistemi... Bunların hepsinin bir sistemle birleştirilerek kullanıldığı sistemin adı da Çelik Kubbe. Dolayısıyla ülkemizin hava savunmasını sağlayabilmemiz için bir tane değil, birden fazla Çelik Kubbe'lere ihtiyacımız olacak ve bunlar da üretilmeye başlandı. SİPER 1 üretildi, 100 kilometre menziliyle envantere girdi. Şimdi hemen ikinci ve üçüncü SİPER'ler gelecek. SİPER 2 ve SİPER 3'ün de üretimle ilgili çalışmaları devam ediyor." 

Hava Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda HÜRJET ve KAAN'ın hizmete girinceye kadar gelişmiş teknolojiyle donatılmış modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Güler, "F-16 Blok 70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesi yapılmıştır. 1,4 milyar dolar yatırdık. Bununla 40 tane F-16 Blok 70 Viper uçağı alacağız. 79 tane de modernize edecektik, ondan vazgeçtik. Şunun için vazgeçtik, bu F-16 modernizasyonunu TUSAŞ tesislerimiz kendisi yapabilecek durumda. Dolayısıyla onları oraya devrettik. 40 tane uçak alacağız. Bir de mühimmatlar var, onları alacağız. Tamamı yaklaşık 6,5-7 milyar dolar olacak." diye konuştu. 

Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedariki konusunda ise Güler, Almanya'nın tedarik konusunda gerekli izinleri çıkardığını bildirdiğini aktararak, bu konudaki çalışmaların sürdüğünü söyledi. 

ADALARA DA DEĞİNDİ

Bakan Güler, Meis Adası'na ilişkin soruları şöyle yanıtladı: 

"Türkiye'ye çok yakın bir konumda bulunan Meis Adası ile aramız 1900 metre. Uluslararası anlaşmalar uyarınca gayri askeri statüde bulunması gereken 23 adadan biridir. Buna karşın Yunanistan, altına imza attığı anlaşmalar hilafına Meis Adası da dahil olmak üzere bu adaların çoğunun statüsünü ihlal etmeye devam etmektedir. Türkiye'nin gayri askeri statüdeki adalar konusundaki tavrı nettir. Bu adaların silahlandırılmasına ve statülerinin ihlal edilmesine göz yummamız mümkün değildir. Bu adaların gayri askeri statülerinin bozulması konusunda Türkiye'nin uluslararası anlaşmaların kendine tanıdığı hakları kullanmaktan geri durmayacağını geçmişten bu yana dile getirdik. Bugün de duruşumuz bundan farklı değildir." 

Tuzla Piyade Okulu'nda yaşanan olayla ilgili soruya da cevap veren Güler, tutumlarının o günden bugüne değişmediğine dikkati çekti. Güler, "Geçen sene de bir tanesi kabul edilemez bir şekilde 'Atatürk'ün resmini takmayacağım.' dedi. Bölük komutanının emriyle taktı ama bir şey ifade etmedi. Bunlar 3 kişiydiler. Öğleden sonra diğer 4 teğmenimiz gidiyorlar, bunların hepsinin ağzını, burnunu kırıyorlar. Sonunda bunların hepsinin Disiplin Kurulu ile ilişikleri kesilmiştir. Olay budur." ifadelerini kullandı. 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Savunma Bakanlığının 2025 yılı bütçesi, 2023 yılı kesin hesabı ve Sayıştay raporu ile Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığının Sayıştay raporu kabul edildi.