Londra merkezli bir piyasa analiz şirketinin verilerine göre, gastronomi turizmi önümüzdeki yıllarda trilyon dolarlık bir sektöre dönüşecek. Ancak bu büyüme, her gezgin için aynı heyecanı yaratmıyor. "Yemek neofobisi" olarak adlandırılan bir durum, yeni lezzetleri denemekten çekinenlerin sayısını artırıyor.

CNN'de yer alan bir makaleye göre, yeni yerlerin ve kültürlerin yarattığı belirsizlik, yemek konusunda da kendini gösteriyor. Bu durum, yabancı topraklarda ülkemizin yemeklerinin daha da özlenmesine neden oluyor.

Kültürel Aşinalığın Önemi

2019 yılında yapılan bir araştırma, turistlerin yemek seçiminde maliyetten çok kültürel aşinalığın daha önemli olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, insanların seyahat ederken konfor ve güvenlik arayışında olduğunu ve tanıdık tatlara yönelme eğiliminde olduğunu belirtiyor.

Beyindeki Karar Verme Süreci

Brown Üniversitesi'nden bir nörobilimciye göre, yemek seçimi sırasında beynimizde karmaşık bir süreç yaşanıyor. Yeni bir lezzet mi deneyeceğiz yoksa bildiğimiz bir yemeği mi tercih edeceğiz?

Beynimizin karar verme merkezlerinden biri olan orbitofrontal korteks, bu durumda hayatta kalma açısından hangi seçeneğin daha faydalı olduğunu değerlendiriyor. Belirsizliği sevmeyen beynimiz, yeni bir yere gitmenin yarattığı korkuyu azaltmak için tanıdık tatlara yönelme eğiliminde oluyor.

Seyahat ederken ülkemizin yemeklerini özlemek, sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda beynimizin işleyiş şekliyle de ilgili. Yeni yerler keşfetmenin heyecanı ve tanıdık tatlara olan özlem arasında gidip gelirken, beynimiz sürekli bir denge kurmaya çalışıyor.

Bu durum, gastronomi turizminin hem büyümesini hem de karmaşık bir hal almasını sağlıyor.