“Cezaevine konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Ama oraya konuldum diye memleketime küsecek değildim. İyi ki Türkiye var, her şeyimi bu ülkeye borçluyum” diyor ünlü bilim insanı, Türkiye’nin yüz akı Prof. Dr. Mehmet Haberal. En saygın ödülleri alıyor, şimdi de İstanbul’da büyük bir bilimsel toplantıya ev sahipliği yapma hazırlığı içinde. Başkent Üniversitesi’nin kurucusu, ilk rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın çalışma odası adeta “Millî Kütüphane” ve” Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü” gibi. Atatürk için padişah tarafından çıkarılan “İdam Fermanı”ndan tutun da Cumhuriyetin kuruluş aşamasındaki onlarca önemli tarihi doküman duvarda asılı.

EN ÖNEMLİ ÖDÜLLER HABERAL’A

Geçen nisan ayında, Atina Akademisi’nin Yunan olmayan bir bilim insanına verdiği ilk Yüksek Şeref’ Ödülü’ne layık görülen ve akademiye üye olarak kabul edilen Prof. Dr. Mehmet Haberal’a mayıs ayında ise Rusya Transplantasyon Derneği tarafından ”Demikhov” madalyası takdim edildi. Geçen mayıs ayında Dünya Organ Nakli Derneği, organ nakli alanındaki en seçkin dünya ödülü olan ”Medawar Ödülü”ne Haberal hocayı layık gördü. Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30.Uluslararası Kongresi, Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın öncülüğünde ve ilk kez ülkemizin ev sahipliğinde 22-25 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek. Kongrede, Dünya Organ Nakli Derneği’nce Prof. Dr. Mehmet Haberal’a organ nakli alanındaki en seçkin dünya ödülü “Medawar Ödülü” de takdim edilecek. En büyük küresel transplantasyon kongre olma özelliğini taşıyan kongrede dünyanın dört bir yanından alanında uzman yüzlerce bilim insanı bir araya gelecek. Mehmet Hoca, bu kongre ile Türkiye’yi bütün dünyaya tanıtıyor. İstanbul Boğaz köprüsü, Ortaköy’deki tarihi cami ve Türk bayraklı tanıtım filmi, bütün ülkelerde gösterime başlandı bile. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın işini de Haberal Hoca üslenmiş durumda.

YUNAN OLMAYAN BİLİM İNSANINA

Platon, 2400 yıl önce kurdu. Sokrates gibi birçok filozofunu yetiştirdi. Yunan olmayan ilk bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Haberal, Yüksek Şeref Ödülü’nü aldı. Ödül töreninde Haberal’ın konuşması ödüllerden daha önemliydi. O gün şunları söylemişti: “Bugün burada olmamı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Atatürk’e borçluyum. Atatürk ve Venizelos’un iki ülke dostluğu için yaptıkları katkılar bir kapı aralamıştır. Bu da başka bir kapı olacaktır.”

Prof. Dr. Mehmet Haberal, sağlık ve eğiştim alanında destek vermeye hazır olduklarını belirtti, “Sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz” sözleriyle de Yunanistan’a destek ve işbirliği mesajı verdi. Tören günü kendisine “Sizin gibi dünyaca ünlü bilim adamını 5 yıla yakın cezaevine koydular. Siz hala ülkeniz için mücadele veriyorsunuz” diyenlere de “Siyaseten böyle şeyler olabiliyor. Yunanistan’da Sokrates gibi filozofunu astı” cevabını verdi.

Haberal 785’i uluslararası 1.428 yayınla Türkiye’de en fazla bilimsel yayını bulunan öğretim üyesi. Yayınlarını Sözcü Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’le paylaştı.

MÜTHİŞ TÜRK BİLİM İNSANI

Prof. Dr.. Mehmet Haberal’ın ilk kurumsal yapılanması, 1980 yılında kurduğu Türkiye Organ Nakli Yanık ve Tedavi Vakfı’dır. Bunu 1982’de ilk Diyaliz Merkezi ve 1985 yılında Başkent Hastanesi’nin Ankara’da hizmete açılışı izledi. 1986 yılında Prof. Dr. Mehmet Haberal Eğitim Vakfı kuruldu. 1994 yılında ilk öğrencilerini alan Başkent Üniversitesi, o zaman bozkır olan Ankara’daki Bağlıca yerleşkesinde. Bugün 25 bine yakın öğrencisi, 2000’in üzerinde öğretim elemanı, binlerce çalışanı ve 50 bine yakın mezunuyla Türkiye’nin en saygın ve en çok tercih edilen üniversitelerimizden biri haline getirmeyi başardı. Başkent Üniversitesi’yle birlikte Başkent Hastanesi de Haberal’ın ölümsüz eserlerinden biri olarak kalacak. Prof. Dr. Mehmet Haberal, dünya çapında “Müthiş Türk bilim insanı” olarak tanınıyor ve başarılarıyla ayakta alkışlanıyor. Ülkemizde 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde, Türkiye’de ilk kez, annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalar arası böbrek naklini gerçekleştirmişti. Dünya Organ Nakli Derneği’nin seçilmiş ilk Müslüman başkanı olan Haberal’ın başarıları sayfalara, ödülleri vitrinlere sığmıyor.

ÜNİVERSİTEYİ KURDU, BİNLERCE ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ

30 yıl önce kurduğu Başkent Üniversitesi bünyesinde 12 fakülte, 1 devlet konservatuvarı, 8 meslek yüksekokulu, 8 enstitü, İngilizce hazırlık okulu, Orkestra Akademik Başkent, Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi, Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi, Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi, Mithat Çoruh Kalite Yönetimi Araştırma Merkezi gibi toplam 15 uygulama ve araştırma merkezi; 70 lisans programı, 30 ön lisans programı, 30’un üstünde yüksek lisans programı ve 15 doktora programı bulunuyor. Başkent Üniversitesi’ne bağlı Ankara’da Başkent Üniversitesi Koleji Ayşe Abla Okulları ve Adana’da da Adana Özel Başkent Okulları gibi ilk ve ortaöğretim kurumları da onun eseri.

DÜNYAYA ÖRNEK OLDU

10 Ekim 1978/de, Avrupa Transplantasyon Birliği’nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbrek ile Türkiye’de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonunu gerçekleştirmişti. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli yasa tasarısının hazırlanıp, 3 Haziran 1979’da yürürlüğe girmesinin de öncülerinden. 1983’te, o zamana kadar dünyada en fazla 36 saat saklanabilen kadavra böbreklerin saklanma süresini 111 saate kadar uzatmayı başardı. 8 Aralık 1988’de, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türkiye’de ilk kez kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi. 15 Mart 1990’da Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’de ilk kez çocuklarda canlıdan segmental karaciğer naklini yaptı. 24 Nisan 1990’da, dünyada ilk kez yetişkinlerde canlıdan segmental karaciğer naklini yine o gerçekleştirdi. 16 Mayıs 1992’de ise dünyada ilk kez yapılan bir uygulamayla, aynı vericiden aynı anda hem kısmi karaciğer nakli hem de böbrek nakli de Haberal’ın yaptıkları arasındaydı. Artık O’nun yaptıkları bilim dünyasında son derece normal sayılıyor.

Prof. Mehmet Haberal’ın çalışma odası Millî Kütüphane gibi. Atatürk için Padişah tarafından çıkarılan “İdam Fermanı”ndan Cumhuriyet’in kuruluş aşamasındaki onlarca önemli tarihi doküman burada.

MİLENYUM MADALYASINA LAYIK GÖRÜLDÜ

2000 yılında Dünya Organ Nakli Derneği tarafından Milenyum Madalyası ile ödüllendirilen ilk Türk ve Müslüman bilim insanı oldu. 2010 yılında Amerikan Cerrahlar Koleji’nin 97 yıllık tarihinde Şeref Üyeliği payesiyle ödüllendirilen ilk Türk cerrahıydı. 785’i uluslararası olmak üzere, toplam 1.428 yayınla Türkiye’de uluslararası literatürde en fazla bilimsel yayını bulunan öğretim üyesi olduğunu da hatırlatalım. Haberal, sözde “Ergenekon Terör örgütünün üyesiydi. 5 yıla yakın cezaevinde yattı, sonunda “Kumpasmış” denilip serbest bırakıldı. Haberal Hoca, hapisteyken “Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisi” ni kurdu. Suçunun ne olduğunu öğrenemeden tahliye edildi. Haberal, bu süreçte Türkiye’de ilk karaciğer naklinin 25’nci Yıldönümü Kongresi’ni organize etti. “Hapishaneden” tek tek yazışarak, teyitlerini aldı, iç savaş halindeki Suriye dahil, 17 ülkeden 42 konuşmacının katılımını sağladı. İki ayda bir bilimsel dergi yayımladı. ABD’den Avustralya’ya, Belçika’dan Hollanda’ya, İran’dan Pakistan’a dünyaca ünlü otoritelerin Silivri’ye yolladığı makalelerinin şef editörlüğünü yaptı.

“LANET OLSUN” DEMEDİ

Müthiş projeleriyle dünyanın şapka çıkardığı bilim insanı, Türkiye sevdalısı Haberal Hoca’ya ve ailesine çok acılar çektirildi. Babası Yaşar Ali’nin cenazesine gidemedi, evlat olarak son görevini bile yerine getiremedi. Çünkü o cezaevindeydi. Annesi Medine Hanım  ile helalleşmesine izin verilmedi. Haberal “Vücudumu 5 yıla yakın hapishaneye hapsettiler ama ideallerimi bir gün bile tutsak edemediler” diyor. Bedeni Silivri’de kilitliyken bile vizyonu ve başarıları dünyanın dört bir tarafını dolaşıyordu. Mehmet Hoca, uğradığı haksızlıklara karşın “Lanet olsun böyle memlekete. Verdiğim emekler haram olsun” demedi. Tersine, memleketine hiç küsmedi. İlerleyen yaşına rağmen o hastalarının yanında. Her cümlesinin sonunda “İyi ki Türkiye var, her şeyimi bu ülkeye borçluyum” diyor.