AKP’nin 22 yıllık iktidarında yaşanan 24 faciada resmi kayıtlara göre 54 bin 780 insanımız hayatını kaybetti. Bingöl, İzmir, Kahramanmaraş, Van, Elazığ depremleri, Pamukova-Kütahya-Ankara tren kazaları, Adıyaman, Şanlıurfa, Karadeniz sel felaketleri, Soma Maden Faciası, Aladağ Yangını derken, çoğu çocuk 78 kişi Kartalkaya otel yangınında yaşamını yitirdi. Her felaketten sonra, “Türkiye ağladı. Korkunç facia. Kahrolduk. Acımız büyük. Yüreğimiz yandı. Kalbimde yaşayacak. Son görevimizi yaptık. Yüreğimiz burkuldu. Dualarla uğurladık. İnsanlık yandı, insanlık enkaz altında, insanlık boğuldu. Otel, maden, yurt mühürlendi” denilip, bir kişi bile istifa etmedi.
TEZ ELDEN RET
Gelişmiş toplumlar, siyasal değil bilimsel akılla yönetilir. ‘Ahlak’ kavramını dindarlıkla eşleştiren AKP, akademide bilimsel aklı örseledi. Pozitif bilim terki, YÖK Akademi ve YÖK Atlas’ta yayımlanan araştırmalara girdi. ‘Siyaset’ konulu 2 bin 916 tezden, 2 bin 301’i son 22 yılda yazıldı. Rusya’dan girip, Amerika’dan çıkıldı. Suriye’deki ders kitaplarında Türklük irdelenip, Türkiye’de ders kitaplarında ‘kadercilik’ güzellendi. Siyasetçi-kamu yöneticisi ilişkileri incelense de AKP’nin sıradanlaştırdığı liyakatsiz kadrolaşma perdelendi. Abdülhamit’ten Atatürk’e, İnönü’den Özal’a siyasi liderler tezlerde didik didik edilirken Erdoğan hakkında iltifat dışında tek bir tez yazılamadı. Yazmaya kalkışanın tezini de YÖK, tez elden reddetti.
HAYAT AĞACI
208 üniversitesi olan Türk yükseköğretimi, “Din” başlığı altında tam 9 bin 389 tez yayınlandı. Bu tezlerin yarıdan fazlası olan 6 bin 514’ü, 2002’den sonra AKP döneminde yazıldı. İslam hukuku, cennet, cehennem, rüya, karşı cinsle cinsel ilişki, imam nikahı, boşanma, 3-6 yaş din eğitimi, günah, mümin, Kuran’da selam, nefis muhasebesi gibi konular incelendi. Büyü, tövbe gibi kavramlar sorgulanıp, hayat ağacına dinsel açıdan bakıldı. Lise, üniversite öğrencilerinin din anlayışı, ilahiyat öğrencilerinin kadınlara bakışı sorgulandı. Bayramlar seyranlar derken, Adana organize sanayi bölgesindeki tamircilerin dindar olup olmadıkları bile akademik inceleme konusu yapıldı.
ACILI OTELCİLER (!)
Siyasette vicdan ve istifa konuları, akademik literatüre giremedi. İktidar, 2025’i Aile Yılı ilan ettiğinden olsa gerek, aileyle ilgili tez elden 69 tez yayınladı. Eğitimde 29 bin 469, ekonomide 12 bin 462, turizmde 1914, uzayda 477, sosyoloji de 4 bin 371 derken on binlerce bilimsel araştırma (!) yayınlandı. 4 bin 199 psikoloji tezi içinde kitlesel ölümlerin yarattığı toplumsal çöküşe girmese de ‘Binbir gece masallarında Şehriyar’ın farkındalık yolculuğu’ da yer aldı. Turizm tezlerinde; pazarlama teknikleri, müşteri yanıltma yolları, konaklama tesisleri, seyahat acentelerinin girift ilişkileri, kış tatillerinde kaliteli hizmet algısı itinayla yazıldı. Dağ, deniz, yayla turizmi derken, otel sahiplerinin çektiği acılar (!) bile akademide tez konusu oldu.
DÜŞÜNCE TUTUKLUĞU
“Ahlak” konusunda AKP iktidarında tam 1743 yüksek lisans tezi yazıldı. Ahlak temalı tezlerin konu dağılımı; okul öncesinden üniversiteye dindar nesil ahlakı araştırmaları öne çıktı. Amerika’dan Japonya’ya başka ülke incelemelerinde ise toplumsal ahlak çöküşünde, siyaset kurumu sorumluluğu sorgulandı. Ahlak ve vicdan sorgulamaları Platon’dan alınıp, Sokrates ve Kant’a getirilip, Fesli Deli Kadir’e bağlandı. Siyasal iktidarın kötü yönetiminin yarattığı her mağduriyet için istifa ve yargılama mekanizmalarının dinamik olması gerektiğine dair erdemli toplum klasörleri hiç açılmadı. Kant, ‘Düşünmeye cesaret edin’ der. Türkiye’de düşünce tutuklansa da toplum yaşamak için daha çok düşünüp, sorgulamalı.
ÖLÜMÜ SIRADANLAŞTI
Dünyada, ‘Siyasal Çürüme’ kavramını bilimsel literatüre, Harvard Üniversitesi öğretim üyesi olan ve 15 yıl önce ölen Siyaset Bilimci Prof. Dr. Philips Huntington kazandırdı. Sosyolojideki, ‘Sosyal Çürüme’ kavramıyla Türkiye’nin kitlesel tanışması Sosyolog Dr. Zeliha Burtek’in, ‘Kapital kendini yok etmez. İktisadi olarak toparlanırız. Sosyal çürümeyi yok edemezsiniz. Türkiye’de, etik yaşam felsefesi kalmadı” sözleriyle oldu. Kartalkaya’da, 78 kişinin göz göre göre öldüğü yangının dumanı sönmeden kayak yapmaya koşanlar, komşu otellerde süren hararetli oda satışları, siyasetçilerin koltuğunu koruma çabaları, sosyal çürümenin kanıtıdır. Siyasetçilerin, ‘Mukadderat, kaza, kader’ söylemlerinin önlenebilir ölümleri perdelememesi için pozitif bilime inanan akademik akla söz hakkı tanınmalı. Partilisi, partisizi kendisini tüm felaketlerin dışında görenler unutmayınız ki; siyasal çürümenin yol açtığı felaketlerde, ölenler hep tanımadıklarınız olmayacak!