Washington Post'a göre bu istihbarat alışverişi, HTŞ’nin 8 Aralık’ta Beşar Esad rejimini devirerek iktidara gelmesinden yaklaşık iki hafta sonra başladı.
Washington Post'a konuşan ABD yetkilileri, bu durumun HTŞ ile tam bir uzlaşı anlamına gelmediğini, ancak IŞİD’in yeniden güç kazanmasını önlemek için ortak bir çıkar temelinde gerçekleştiğini ifade ediyor.
SEYYİDE ZEYNEP TÜRBESİNE SALDIRI ENGELLENDİ
ABD’nin, terör örgütü olarak gördüğü diğer gruplarla belirli tehditlere karşı istihbarat paylaşımı geçmişte de benzer şekilde yapılmıştı.
ABD’nin Ahmet el Şaraa’nın başındaki 10 milyon dolarlık ödülü kaldırdığı ve HTŞ ile diplomatik temaslara başladığı belirtiliyor. Buna rağmen, HTŞ’nin hala ABD’nin terör örgütleri listesinde yer aldığı vurgulanıyor.
Ocak ayının ortasında, HTŞ liderliğindeki geçici Suriye hükümeti, özellikle Şii'ler için önem taşıyan Seyyide Zeynep türbesine yönelik bir bombalı saldırıyı engelledi.
Saldırının önlenmesinde ABD tarafından sağlanan istihbaratın etkili olduğu ifade edildi. Bu tür istihbarat paylaşımı, ABD’nin “uyarma yükümlülüğü” politikası çerçevesinde gerçekleştiği belirtildi.
Bu politika çerçevesinde, ABD bölgesel rakipleri dahil olmak üzere herkesi olası terör saldırılarına karşı uyarıyor.
İTTİFAK, 'SADECE İŞİD'E KARŞI'
ABD istihbarat kurumları ve HTŞ arasında doğrudan gerçekleştirilen bu görüşmeler, büyük ölçüde IŞİD’e karşı alınacak önlemlerle sınırlı kaldı.
Ancak HTŞ’nin savunma bakanlığına aşırılık yanlısı geçmişe sahip bazı yabancı savaşçıları dahil etmesi, ABD yetkilileri arasında endişe yaratıyor.
Buna rağmen, HTŞ’nin IŞİD’e karşı sert bir duruş sergilediği ve bu iki grup arasındaki düşmanlığın derin ve geri döndürülemez olduğu değerlendiriliyor.
ABD’nin Esad rejiminin çöküşünden sonra Suriye’ye yönelik politikasının yönü hala belirsizliğini koruyor.
Yeni yönetimin, ülkedeki yabancı güçlerin tamamen çekilmesi yönündeki çağrısı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’dan uzak durma yönündeki açıklamaları, bu konuda gelecekteki olası değişimlerin sinyalini veriyor.
Trump, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, “Bu bizim savaşımız değil,” diyerek HTŞ’nin Şam'a olan taarruzu sırasında ABD’nin müdahaleden kaçınacağını belirtmişti.