Ülkemiz gerçekten de tarih olsun, doğal güzellikler olsun her bakımdan cennetten bir parça. İnsan gezdikçe hayran kalıyor, hayran kaldıkça daha çok yer göresi geliyor.

Örneğin Salda Gölü. Türkiye'nin Burdur ilinde yer alan Salda Gölü, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en güzel doğal miraslarından biri. Yaklaşık 2 milyon yıl önce volkanik faaliyetler sonucunda oluşmuş. Hem jeolojik hem de biyolojik olarak çok değerli bir doğal alan olan Salda Gölü'nün rengi, içindeki özel minerallerden geliyor. Dünyada benzeri bir tek Kanada’da bulunmakta.

Turkuaz rengi suyu ve beyaz kumsalıyla "Türkiye'nin Maldivleri" olarak biliniyor. Bu eşsiz göl, aynı zamanda Mars'taki Jezero Krateri ile benzer mineraloji ve jeolojik özellikler taşıyan ender yerlerden biri.

Salda Gölü ve çevresi, çeşitli balık, kuş ve endemik bitki türlerine ev sahipliği yapmakta. Bu bitkiler, sadece bu bölgeye özgü olup başka hiçbir yerde bulmamakta. 

Ülkemiz sınırları içinde bulunan bu eşsiz doğa harikası, 1989 yılında doğal SİT alanı ilan edilerek koruma altına alındı. Yani bölge en yüksek koruma seviyesine sahipti. Her türlü yapılaşma, tarım, madencilik gibi faaliyetler kesinlikle yasaktı.

Daha sonra, 1992 yılında ikinci derece doğal sit alanı ilan edildi.

Ardından, Salda Gölü çevresinde TOKİ'nin bir "Millet Bahçesi" ve sosyal tesisler inşa etme planları olduğu ortaya çıktı. Bu haber, gölün doğal yapısını ve ekosistemini tehlikeye atacağından kamuoyunda büyük tartışmalara ve tepkilere yol açtı. Ama ne çare! Uyarıları dinleyen kim!

Hükümet yetkilileri, projeyi savunarak Millet Bahçesi'nin çevre dostu ve sürdürülebilir olacağını belirtti. Ancak, inşaat sırasında ağır iş makinelerinin kullanılması ve plajdaki kumların zarar görmesi durumu karmaşıklaştırdı.

Yol inşaatları ve turistik faaliyetler, gölün doğal ekosistemine halen büyük zarar vermektedir. Göl çevresinde yapılan yol inşaatları, gölün su kalitesinin bozulmasına ve doğal güzelliklerin yok olmasına neden olmaktadır​.

Ayrıca, göl çevresinde yapılan turistik faaliyetler de başka bir tehdit oluşturmaktadır. Sıcak hava balon turları gibi etkinlikler, gölün doğal dengesini bozmakta ve korunması gereken hassas ekosistemine zarar vermektedir.

Gölün tam yanına dökülmüş asfalt fotoğraflarını görünce içim gerçekten cız etti. Bu doğa harikası kumlara basmak bile oraya zarar verirken asfalt dökmek hangi zekaya ve vicdana sığar?

Uzmanlar, Salda Gölü'nün suyunun şimdiden kararmaya başladığını ve gölün tehlike altında olduğunu söyleyip yetkilileri uyarıyorlar.

Yurt dışında sokaklarda kedi köpek görmüyoruz diyenler, gelişmiş ülkelerde böyle nadir bulunan doğal güzelliklerin nasıl muhafaza edildiğine, nasıl korunduğuna da bir baksınlar. Doğaya, tarihe zarar verenler nasıl cezalandırılıyorlar, onları incelesinler. Asıl örnek almamız ve değiştirmemiz gereken onca şey varken, bunları görmezden gelip konu sokak hayvanlarına gelince Avrupa demek son derece samimiyetsiz bir durum.

Bu kadar değerli bir doğal mirasın korunması hem bilimsel hem de çevresel açıdan büyük önem taşımaktadır. Ancak mevcut durumda, yapılan ihmaller ve sorumsuzluklar yüzünden Salda Gölü büyük bir tehlike altındadır.

Salda Gölü'nün korunması için acilen önlemler alınmalı, yoksa cehalet ve para hırsından bir doğal güzelliğimiz daha yok olacak.

Vakko'nun Olimpiyat Kıyafetlerine Eleştiri Yağmuru

Paris 2024 Olimpiyatları, sınırlı sayıdaki yüz güldüren gündem başlıklarından biri.

Bu Olimpiyatların en çok ses getiren yanı tarihte ilk kez kadın ve erkek sporcuların eşit sayıda yer alacak olması. Atletizm, boks ve bisiklet gibi dallarda tam cinsiyet eşitliği sağlanacak. Bu, toplumsal cinsiyet eşitliğini dünyaya göstermek için büyük bir fırsat.

Oysa Antik Olimpiyatlar’da sadece erkekler yarışabiliyordu. Kadınların Olimpiyat Oyunları’na katılması, hatta seyirci olarak izlemesi bile yasaktı.

1896'da başlayan modern oyunlarda da yalnızca erkek sporcular yer aldı. Kadınlar ilk kez 1900 Paris Olimpiyatları'nda, tenis ve golf gibi "kadınlara uygun" görülen dallarda yarışabildiler.

Bu yıl, 2024 Paris Olimpiyatları'na 50 erkek ve 51 kadın olmak üzere toplam 101 sporcu ile katılıyoruz.

Sporcularımız yarışmalara son derece motive bir şekilde başladılar. Türk sporcularının açılış ve kapanış seremonilerinde giyeceği kıyafetleri Vakko hazırlamış. Ancak kıyafetler pijamaya benzetilerek sosyal medyada çok eleştiri aldı.

Genelde modern ve şık tasarımlarıyla tanınan Vakko’dan ben de çok daha iyisini beklerdim doğrusu. Hem modern hem de kültürel motiflerimizi taşıyan daha şık kıyafetler tasarlanabilirdi. Örneğin, Michel & Amazonka tarafından tasarlanan Moğolistan sporcularının açılış töreni kıyafetleri büyük beğeni topladı.

Neyse, biz sporcularımızın başarılarına odaklanalım. Ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeleri kıyafetlerinden daha önemli. Gönlümüz, dualarımız ve desteğimiz onlarla. Hepimiz şimdiden onlarla gurur duyuyoruz.