Çelik halat koptu, işçi öldü diye sorumluluk duyup intihar eden Japon Mühendis, öbür dünyadan Türkiye’ye mektup gönderdi; “ülkenizde vicdan kösele, yönetim sağır, muhalefet şike” diye yazdı.

Bir daha okudum.

Çevirdim.

Yeniden okudum.

Aynen bunları yazdı.

★★★

Japon mühendis haklı; vicdan kösele, yönetim sağır, muhalefet şike olmasaydı; “ilk önce Cumhurbaşkanı’nın istifa etmesi, aynı saatlerde Turizm Bakanı ile Şehircilik Bakanı’nın koltuklarını bırakması” gerekirdi. Ve onları beklemeden muhalefet partisi CHP’den seçilmiş Bolu Belediye Başkanı’nın “35’i çocuk 78 insanın ölümünden ben de sorumluyum,  kendimi temize çıkartmak bana, partim CHP’ye ve ülkeme yakışmaz, istifa ediyorum” demeliydi.

★★★

Anayasa Madde 8:

Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve Kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Cumhurbaşkanı ile atadığı bakanlar; Bütün Türkiye’nin tamamında olduğu gibi Bolu Dağı’nda kayak merkezindeki otelin de insanları yakmadan yönetilmesi için bütün yetkilere sahiptiler.

★★★

12 katlı ahşap kar kayak merkezi otelinde alev almaz, duman geçirmez kapılar yoktu. Alarm sistemi yoktu. Alev söndüren yangın muslukları yoktu. Yanmaz malzemeden halılar, pencere perdeleri yoktu. Otelin “affet birimleri” yoktu. Yangın merdivenleri yoktu. Otelin çevresinde her an kullanmaya hazır yangın muslukları yoktu. Bu oteller bölgesinde 24 saat görev başında itfaiye birimi olması gerekirdi.

O da yoktu.

★★★

Sayın Cumhurbaşkanı!

23 yıldır yönetimdesiniz.

Bakanları seçiyor ve siz atıyorsunuz. Bolu İl Turizm Müdürlüğü, Bolu İl Özel İdaresi, Bolu Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü siz Cumhurbaşkanı’nın görevlendirdiği bakanlara bağlı çalışıyorlar. Bu otelde; 78 can yakıldı. Sorumlu başta siz ve bakanlarınız gelmektesiniz. Sizin turizm bakanı olsun diye seçtiğiniz bakanınızın turizm şirketi ETS, yanmış insan eti yiyen otele müşteri pazarladı ve yanan çocukların sırtından kazanç elde etti.

★★★

Sayın Cumhurbaşkanı!

Sizin Turizm Bakanı yaptığınız bakanınız, 78 canı yakan otelin sahibini; Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nda Karadeniz Bölge Temsilcisi yapmış. Odalarının günlüğünü 18.000 TL’den başlayıp 50.000 TL’ye kadar pazarlayan otelin sahibine aynı zamanda Türkiye turizmini geliştirme ve tanıtma koltuğunu aslında siz vermiş oldunuz. O da koltuğun gücüyle otelinde yangına karşı eksiklikler tespit edildiğinde dilekçeyi geri çekip; yasalara, kurallara, yönetmenliklere, yeterliliklere meydan okudu ve sizi de aldatmış oldu.

★★★

Sayın Cumhurbaşkanı!

Ne bekliyorsunuz.

İstifa ediniz ki arkanızdan bakanlarınız da gelsin. Sizin ve bakanlarınızın koltuklarınızı bırakıp gitmeniz için “halkın istifayı istemesini”  bekliyorsanız; halkı istifayı istemeye çağıracak bir muhalefet gücü, becerisi, isteği ortada yok. Japon mühendisin değerli mektubunda yazdığı; “şike muhalefet” var.  Mafyalaşmış turizm sermayesi ile otel işlemeciliğini; “sayın… sayın…” diyerek gizleyen çirkef bir yapı var fakat bu yapıdan büyük payı alanların ipliğini pazara çıkartacak bir muhalefet enerjisi yok.

★★★

Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı, önce kendi partisinden Bolu Belediye Başkanı’nı “istifaya çağırmak” yerine yangında onun sorumluluğunu halktan gizlemeye çalışıyor. Bolu Belediye Başkanı,  dayısının oğlunu Belediye’ye itfaiyeden sorumlu müdür yapmış; TV ekranından kendisi açıkladı; “Sayın Recep Tayyip Erdoğan damadını niye bakan yaptıysa ben de dayımın oğlunu belediyede müdür yaptım” dedi. Bu cümle bile istifa etmesini gerektirir. Japon mühendis haklı; ülkemizde vicdanlar kösele, yönetim sağır, muhalefet şike.

Soğan ekmek: 100 TL.

Büyük kentlerde market ve manavlarda 1 demet yeşil soğanın fiyatı 50. TL’ye çıktı. Bir demet yeşil soğan 250 gram geliyor. Bu hesapla; en büyük banknot (kağıt para) 200 TL; ancak 1 kilo yeşil soğan alabilmenin satın alma gücüne geriledi. Metin Altay adlı okurum da bana şu notu gönderdi: “Şehirlerde koyu renk olan ekmeklerin tanesi 50 TL’yi geçti. Bir demet yeşil soğan bir kara ekmek 100 lira… Yani soğan ekmek 100 TL: Ateş pahası oldu. Beceriksiz, iş bilmez, ekonomiyi batıran, pahalılığa, yoksulluğa sebep olanların sözcüklerinde; “Beceremedik istifa etmeliyiz…” cümlesi neden yok? Metin Altay haklı, “beceremedik istifa etmeliyiz” cümlesi iktidar adamlarının aklının ucundan bile geçmiyor. Yeniden seçilmek için Anayasa değiştirme peşine düştüler.