Ozan Bingöl

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtiğimiz 2018 yılından 2024 yılına kadar geçen 7 yıllık sürede merkezi yönetim bütçesinden yani vergilerimizden faize giden toplam miktar 2 trilyon 744 milyar 688 milyon 504 bin liradır. Oysa aynı dönemde, 2018-2024 döneminde merkezi yönetim bütçesinden yapılan tüm yatırım harcamalarının toplamı 2 trilyon 155 milyar liradır. Yani faize giden vergilerimiz, yatırıma giden vergilerimizden 589 milyar lira daha fazladır. Görüldüğü üzere yeni başkanlık sistemi ile uçtuk ama yatırımda, istihdamda, üretimde, tarımda, hayvancılıkta değil faiz ödemesinde uçtuk. Tablo böyle olduğuna göre şimdi asıl sorulması gereken sorulardan biri şudur; şimdi biz hangi faize karşıyız?

Vergi uzmanı Ozan Bingöl

Toplanan Her Yüz Liralık Verginin 17 Lira 40 Kuruşu Faize Gitti

Türkiye’de faiz konusu son yıllarda artan oranda siyasetin gündemindedir. Makroekonomik politika tartışmaları, ekonomist sayılma kriterleri faiz-enflasyon ilişkisi üzerinden şekillendirilmektedir.

İktidar her ortamda, faize karşı olduğunu dile getirmektedir. Ancak fiiliyat ile söylemler arasında ciddi bir uyuşmazlık söz konusudur. İngilizlerin “Actions speaks louder then words.” diye bir sözü vardır. Eylemlerin sesi kelimelerden daha güçlüdür. Biz bu deyimin özünün Ziya Paşa’nın “"İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.” Sözünde yattığını belirtelim.

Ülkeyi 22 yıldır yöneten iktidarın faiz söylemi ile eylem ve sonuçlarının birbirleriyle ne kadar uyumsuz olduğunu aşağıdaki verilerden açıkça görmekteyiz.

Bütçede Faiz Harcamaları 2018 Sonrasında Uçuşa Geçti.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerken, ülke ekonomisinin uçuşa geçeceği söylenmişti. Vergi yetkiyi gör etkiyi denilmişti. Ülke ekonomisinin uçuşa geçtiği en temel alanlar; döviz, enflasyon ve faizler oldu. Buna bağlı olarak Merkezi Yönetim Bütçesinden yapılan faiz harcamaları adeta şahlanış dönemi yaşadı.

2018 yılından itibaren faiz harcamalarındaki artış, ilgili dönemdeki yüksek enflasyonla bile izah edilemeyecek kadar yüksektir.

Ödediğimiz Her 100 Lira Verginin 17 Lira 40 Kuruşu Faize Gitti.

Ödediğimiz vergilerin bize yol, su, köprü veya sağlık, eğitim hizmeti olarak dönmesi gerekirken, her yıl vergilerimizin daha büyük kısmı faiz olarak birilerine aktarılmıştır.

2016 yılında, ödediğimiz her 100 lira verginin 10 lira 90 kuruşu faize giderken 2024 yılında ödediğimiz her 100 lira verginin 17 lira 40 kuruşu faize gitmiştir.

Vergi, devletin veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin kamusal faaliyetlerin gerektirdiği harcamaları karşılamak ya da kamusal görevlerinin gereklerini yerine getirmek amacıyla ekonomik birimlerden kanunla öngörülen esaslara uymak kaydıyla ve hukuki cebir altında, özel bir karşılık belirtmeksizin ve geri vermemek üzere aldığı parasal tutardır. Bu tanıma göre, vergilerin alınmasının meşruiyet kaynağı kamusal faaliyetlerin gerektirdiği harcamaları finanse etmektir. Ödediğimiz vergilerin önemli bir kısmının faize gitmesi vergi ödeme gayretini azaltan bir unsur haline gelmektedir.

Faiz İçin Yapılan Harcamalar Kamu Yatırımı İçin Yapılan Harcamaların Üzerine Çıktı.

Vergilerin, vatandaşlara kamusal hizmet, yol, su köprü gibi altyapı yatırımları olarak dönmesi beklenir. Ancak, faize giden para arttıkça; sağlığa, eğitime, yatırıma giden kaynak miktarı azalmaktadır. Faize, KÖİ’ye, baskı ve cilt giderlerine, görevlendirme zararlarına, temsil ve tanıtma giderlerine, taşıt masraflarına daha fazla pay ayrılırken tasarruf yatırımlardan yapılmaktadır. Böylece artan faize karşılık, yatırım harcamalarının bütçe içindeki payı azalmaktadır. Bunun sonucu olarak da Merkezi Yönetim Bütçesinden faize harcanan para tutarı tüm kamu yatırım tutarının üzerine çıkmıştır.

Son yıllık verilere baktığımızda, Merkezi Yönetim Bütçesinden yapılan yatırım harcamaları faiz harcamalarının üzerinde ikin 2024 yılına geldiğimizde 1 trilyon 270 milyar liralık faiz harcamasına karşılık 943 milyar liralık yatırım yapılmıştır. Faiz harcaması toplam yatırım harcamalarının 327 milyar lira üzerinde gerçekleşmiştir.

Sonuç olarak…

Türkiye’nin son dönemde yaşadığımız yüksek enflasyon, yaygınlaşan ve derinleşen yoksulluk sarmalından çıkışı için gerçek anlamda rasyonele dönüş şarttır. İsrafa, verimsizliğe dur denilmesi gerekir. Bunun için, adaletin, kurum ve kuralların işler hale getirilmesi şarttır. Ekonomi ve diğer her alanda hukukun, öngörülebilirliğin, belirliliğin hakim kılınması, kamu ihalelerinde şeffaflık ve rekabetin geçerli kılınması gerekir. Aksi takdirde, kaynakların, dönemlerin ve nesillerin heba edilmesi kaçınılmazdır.