Sevgili okurlarım, kendilerini kurtarıp bir mola alabilmek için taa 1071 yılına, bundan 954 yıl öncesine dönmeyi bile göze aldılar. Malazgirt zaferini kutluyorlarmış!
Müslüman Alpaslan’la Hristiyan ordusu arasındaki bu savaşı Alpaslan kazandı. Böylece, bizimkilerin iddiasına göre Anadolu’da Müslüman egemenliğinin yolu açılmış oldu.
Ama bu konuda bazı sorunlar var...
Bu savaş nerede, hangi arazide oldu? Savaş alanından şu anda en ufak bir iz ve belirti yok. Savaş alanının nerede olduğu bile tam olarak bilinmiyor. Bilinen sadece Muş ovasına ve Van gölüne yakın bir yer olduğu!
Bizim iktidar birkaç yıldan bu yana Malazgirt Savaşına sahip çıkmaya (!) başladı. Kutlamaların adresi olarak Ahlat seçildi, oraya bir Saray yaptırdılar, kılıç kalkan ekipleri gönderip otağlar kurdurdular.
Dahası var, 26 Ağustos 1071’de, 954 yıl önce gerçekleşen bu savaşı anmak için her yıldönümünde Ahlat’ta törenler düzenlemeye başladılar. Recep Tayyip’in de katılımıyla düzmece mitingler yapıldı.
Yine aynı süreçte bunlar her yıldönümünde Ahlat Sarayında kabine toplantısı yapmaya başladılar! Bu yıl da aynı güldürü sergilendi.
Her şey yapay, her şey göstermelik.
★★★
Ancak olay bu kadarla da bitmiyor... Recep Tayyip Ahlat törenlerinde kürsüye çıktı, yine esti gürledi.
Saray ekibi tarafından hazırlanan ve kendisi tarafından okunan yazılı metinde geçen bir cümle vardı ki, bizim medyamız o sözlerini her nedense ıskaladı, görmezden geldi:
“Kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama (söze) yer kalmaz.”
Bu sözler kime? Bu sözler birilerine tehdit içeriyor mu?
Bence evet ama kimlere?
Çok ilginç bir cümle...
Kılıç kınından bir kez çıkmış olursa sonrasında yazmaya ve söz söylemeye gerek kalmazmış. İş orada bitermiş. Birileri pişman olurmuş. Herkes adımlarını ona göre atsın demeye getiriyor.
Acaba bu memlekette kendisine karşı olan milyonlarca insanımızı mı kastediyor?
★★★
Şimdi önümüzde yeni bir hafta var... 26 Ağustos günü başlayan, 30 Ağustos 1922 zaferini de kapsayan gerçek bir zafer haftası...
Yeri belli, arazisi belli, düşman belli.
Pek çok konuda 954 yıl önceki Malazgirt’e hiç benzemiyor!..
Devletin ve milletin paralarını savurup Afyon’a ‘Saray’ yapmayacaklar.
Savaş alanlarında düzmece mitingler düzenlenmeyecek.
Recep Tayyip ve küçük hükümet ortağı Devlet Bey savaş alanlarına gidip nutuk atmayacak.
Malazgirt’te olduğu gibi Türk, Kürt, Arap ortaklığından falan söz etmeyecekler.
★★★
Memlekette bazı tuhaf olaylar oluyor, onları sineye çekiyoruz.
Recep Tayyip 30 Ağustos için kendine göre bir kutlama mesajı yayınladı. Mesaj sadece birkaç satırdan oluşuyor ve aynen şöyle:
“İstiklal uğruna hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen milletimizin, özgürlüğünü kanıyla ve canıyla nasıl savunduğunu tüm dünyaya ilan eden Büyük Taaruz’un 103. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle yad ediyorum.”
Mesaj bu kadar!
Ahlat’ta saatlerce konuşan, kabine toplantısını bile orada yapan şahıs, 30 Ağustos Zaferi için ancak bu kadarını söyleyebiliyor...
Üstelik (Türkçesi ve tarih bilgisi bu kadar zayıf mı bilinmez ama) o birkaç satırlık mesajını okuyanlar Atatürk’ü şehit ilan ettiğini zannedebilir!..
Ve bir cumhurbaşkanı düşünün ki, yazılı mesajlarında bile ‘Atatürk’ diyemiyor. Her nedense, Atatürk demek kendisine biraz zor geliyor!
★★★
Sevgili okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti olarak dört ulusal bayramımız var.
Sırasıyla 19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 30 Ağustos 1922 ve 29 Ekim 1923.
Şimdi sıra 30 Ağustos kutlamalarında.
Çok merak ediyorum, siz de lütfen izleyin...
Recep Tayyip-Devlet Bahçeli ikilisi o gün acaba Anıtkabir’i ziyaret etme zahmetine katlanacaklar mı?
Keşke yapsalar ne hoş olur yani, öyle değil mi!..
Hiç değilse Anıtkabir’e de Ahlat kadar değer verdiklerini göstermiş olurlar ama orada Saray yok ki, otağlar kurulmuyor ki!..
30 Ağustos şenlikli geçecek gibi.