Sevgili okurlarım Türkiye’nin dört bir yanında ve özellikle İstanbul’da halkın oylarıyla seçilmiş olan CHP’li belediyelere düzenlenen kıyım operasyonları sürüp gidiyor.
Sanmayın ki bu operasyonlar artık yavaşlayacak, ya da duracak.
Tayyipgiller iktidarı bu işin planlamasını aylar öncesinden yaptı ve geçtiğimiz mart ayında düzenlenen Ekrem İmamoğlu operasyonuyla birlikte “Bismillah” demiş oldu.
Bu gelişmelerin sonuçlarını her gün izliyoruz ve daha da çoook izleyeceğiz.
İktidarın boy hedefi özellikle İstanbul belediyeleri. Nedendir bilmiyorum, örneğin Ankara ve İzmir’e dokunmadılar.
Operasyonlar CHP’nin güçlü olduğu Adana, Antalya gibi büyükşehir belediyelerinde de yapıldı.
Yer seçimlerinin neye göre yapıldığını bilmiyoruz ama amaç belli...
Seçimlerde halkın oylarıyla yitirdikleri belediyeleri ayak oyunlarıyla yıpratıp ele geçirmek. Son örnek İstanbul’daki Bayrampaşa...
★★★
Şu anda Türkiye genelinde (Büyükşehir, il ve ilçeler dahil) AKP ve CHP’nin elinde kaç belediye var?
Bir cümle ile açıklamak gerekirse AKP’li belediyelerin sayısı CHP’den daha fazla.
Şimdi Türkiye’de olanlara bir bakalım!
Demokles’in kılıcı her nedense sadece CHP’li belediyelerin başında sallandırılıyor!
Baskı, tehdit, korkutma, el koyma, kayyum rezaletleri vesaire, aklınıza ne gelirse hepsi CHP’liler için! AKP’li belediye hiç yok.
★★★
Operasyonlar yapılıyor, bazı CHP’li başkanlar ve belediye yöneticileri gözaltına alınıyor, bazıları tutuklanıyor, ya da istifaya zorlanıyor.
Karşı taraf zaten bu işlerin ustası!
Korkutuyor, bazıları istifaya zorlanırken bazıları tutuklanıyor.
Ama bu uygulamanın hiç değişmeyen bir kuralı var.
İçlerinden bazı ‘itirafçılar’ bulunuyor ve önce onlar öttürülüyor.
Kurulan tezgah hep aynı...
“Sen itiraf et, onları suçla... Çoluk çocuğun var, aksi takdirde kendini kurtaramazsın, yılların hapislerde sürünerek geçer. Hemen istifa etmezsen sonucuna katlanırsın.”
Sonra itiraflar kayda geçiriliyor:
“Duyduğuma göre... Bana söyledikleri kadarıyla... Rüşvet aldıklarını tahmin ediyorum!..”
Böyle bir ortamda partisinden istifa eden, ya da belediyesini suçlayan paçayı kurtarıyor!
Bu utanmazlığın kadınlı erkekli somut örnekleri her gün karşımızda değil mi!
★★★
Ne ilginçtir, bugüne kadar gözaltına alınan, istifa ettirilen, yerine kayyum atanan veya tutuklanan bir tek AKP’li belediye başkanı olmadı.
Hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, akla gelen her pislik bu CHP belediyelerinde!
Karşı tarafı, AKP kesimini soracak olursanız onların tamamı tertemiz!
Her biri sütten çıkmış ak kaşık gibi lekesiz.
★★★
Bu memlekette hangi partiden olursa olsun belediyeleri denetlemekle yükümlü olan birileri yok mu? Elbette var.
İlki İçişleri Bakanlığı’na bağlı müfettişler.
Ancak bunlar doğrudan Bakanlığın emrinde ve denetimlerini tarafsız yapmaları söz konusu değil.
İkincisi ise Sayıştay.
Bir anayasal kurum olan Sayıştay da iktidara bağımlı ama biraz daha tarafsız! Sayıştay denetçileri kamu kurumlarına gidip her türlü denetimi yapmakla görevli.
Gidiyorlar, ilgili belediyede bütün dosyaları açtırıp olanı biteni, gelirleri, harcamaları, yolsuzlukları, hukuksuzlukları açığa çıkarıyorlar.
Denetçiler tarafından anayasa ve yasalar uyarınca hazırlanan raporlar bir süre sonra medyaya veriliyor.
Aman Allah, kamu kurumlarında belediyeler dahil ne pislikler var ama sonrası gelmiyor!
★★★
Hesaplar inceleniyor, raporlar yazılıyor ve Sayıştay’ın üst makamlarına gönderiliyor. Sonra bu raporlar yine anayasa uyarınca TBMM Başkanlığı’na gönderiliyor...
Ve dananın kuyruğu işte o zaman kopuyor!
Sayıştay raporları genelde hiçbir işlem yapılmadan Meclis’in tozlu arşivlerine kaldırılıyor.
Bunlar bazen medyada haber oluyor, milletvekilleri bazıları için iktidar partisine soru önergeleri veriyor.
Hepsi o kadar!
Böylece belediyeler dahil memleketteki bütün kamu kurumlarındaki yolsuzluk, savurganlık, usulsüzlük ve israf güme gitmiş ve bir süre sonra unutulmuş oluyor.
Bize bu rezillikleri yaşatanların bütün güvencesi işte bu! Özellikle AKP’li belediyeler mutlu çünkü şunu iyi biliyorlar:
“İçişleri Bakanlığı müfettişleri bize zaten dokunamaz. Sayıştay denetçileri ise gelip her şeyi inceler, belgelere, raporlara bağlar ama o raporlar Meclis tarafından işleme konulmaz. Savcılığa gönderilmez. Arada kaynayıp gider.”
Sevgili okurlarım, Türkiye’deki vurgun ve yolsuzlukları utanarak izlerken aklınıza sorular gelir... Özellikle bazı AKP’li belediyelerdeki bunca yolsuzluk olayının üzerine niçin gidilmediğini merak edersiniz!
Nedeni bellidir, kısaca değindim.