Bağlantılar çok açık

Haftalardır iç siyaset kulislerine ara vererek milli güvenlik meselesine eğilmek istemem boşa değil. Her seferinde anlatmaya çalıştığım bir hareketlilik vardı...

Hem çevremizde hem de içimizde...

Ege adalarında Yunanistan provokasyonu, GKRY ile Mısır’ın dahliyle yeni enerji ittifakları...

İsrail’in hem Suriye’de hem de Doğu Akdeniz’de eş zamanlı girişimleri...

IŞİD’in dünya genelindeki hareketliliğinin ardından ülkemizde başlayan eş zamanlı baskın operasyonları...

Karadeniz’in ısınması, İHA’lar ve şüpheli jet kazası...

Ülkemizin sağında solunda, önünde arkasında bize karşı cepheleşme barizdi. O yüzdendir ki; yıllardır tek yalanlama görmeyen siyasi kulislere ara vermek zorunda hissetmiş ve bu kez mesele çok ciddi demeye getirmiştim.

Konuştuğum askeri kaynaklar da aynı vurguları yapmaktan kaçınmıyor, yıllarca kendilerinin de cepheden hükümete karşı eleştirilerini saklı tutmak koşuluyla bu kez yaşananların ıskalanmaması gerektiğini söylüyordu.

Hepsini yazdım, geciktirmedim, uyarılara fazlasıyla yer verdim.

Sonunda acı bir haber aldık... IŞİD’li teröristler baskın yapan güvenlik güçlerine direnerek ateş açtılar ve canlarımızı şehit verdik.

Bu alelade bir baskın değildi... Güvenlik güçleri eş zamanlı olarak Türkiye’nin dört bir tarafında operasyonlar düzenliyordu.

Birkaç haftada yüzlerce gözaltı gerçekleşmiş, onlarca örgütsel dökümana el konulmuş, örgütün finans ayağına ciddi darbe vurulmuştu.

Yeniden hareketlenmek isteyen hücre evleri ve gizli cephanelikler de gerek MİT gerek Emniyet gerekse de jandarma tarafından yok edilmeye başlanmıştı.

Tam bunların ortasında bir operasyondu Yalova...

Şimdi daha fazlasının olacağı, istihbari bilgilerin yeni baskınları beraberinde getireceği konuluşuyor.

Terör örgütünün dünyanın birçok yerinde hareketlenmeye başlaması yadsınamaz bir gerçek ve önce ülke içinde sonra ise sınır hatlarımızda daha dikkatli olmamız gereken zamanlara girmiş bulunuyoruz.

Üstelik baş şüpheli İsrail’in kollarının uzandığı çeşitli coğrafyalarda provokatif gelişmelere de hazırlıklı olmak ve sosyal medya manipülasyonlarına alet olmaktan kaçınmak gereken bir dönem bu. Sakıncalı ve hayali analizlerden de uzak durulması gereken bir takvim...

Zira teyitsiz provokatif bilgilerin başta Suriye olmak üzere İsrail menşeli gelebileceği bir zaman aralığı bu.

Hele ki bir çözüm süreci yürütülmek istenirken...

Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’nin malum mutabakata uyumu gerçekleşmemişken...

Israr, iç kutuplaşmanın bir an önce bitirilmesi yönünde olmalıdır. Emeklisinden aktifine askeri kaynaklar “Yakın gelecek kritik, birliktelik şart” demişken bize aktarmak düşüyor...

KÖŞENİN GÖZÜ

Yılın kelimesi belli oldu...

Ben “oksimoron adaptasyonu” seçeneğini önermiştim. Çatışan gerçeklere uyum veya tezatlara çabuk alışmak diye açıklamıştım anlamını da...

TDK’nın oylama sonucunda tercihi “dijital vicdan” oldu.

Bu seçime değil ama içeriğine olumsuz yaklaşıyorum.

Dijital vicdan tespiti eğer tepkilerin ölçümüne ilişkin bir atıfta bulunuyorsa bundan rahatsızlık duymalıyız. Çünkü etki-tepki mekanizmasını öldüren bir gerçek bu.

“Dijital vicdan” olarak ortaya konan bir tepki, insanı sosyal hayatında tepkisizliğe itebiliyor. “Ben nasıl olsa o konuda bir paylaşım yaptım” diyerek atabileceği başka adımlardan vazgeçebiliyor insan.

Bu tepkileri “dijitalde örgütlü” hale getirirken yaşamsal kimi reaksiyonları ise törpülüyor. Bariz bir gerçek.

Tepkisizliğe yol açan her unsuru soyut ve zararlı gördüğümden ötürü, yılın kelimesi tercihini anlaşılır olmakla birlikte endişe verici bir tespit olarak değerlendiriyorum.

KÖŞENİN SÖZÜ

“Yalanlarla istediğiniz yere gidebilirsiniz ama asla geri dönemezsiniz.” - Sibirya Ekspresi.

Yazarın Diğer Yazıları