SEVGİLİ okurlarım, şu siyaset sahnelerinde her gün neler sergileniyor, hem de hepimizin gözleri önünde!..
Bunları izlememek mümkün değil.
Bazen şaşırıyoruz, bazen kızıyor veya gülüyoruz.
Ama iş ciddi.
Öyle sahnelere tanık oluyoruz ki ne diyeceğimizi bilemiyoruz.
★★★
Bundan iki gün önce tanık olduğumuz bir sahneyi lütfen anımsayın... Meclis’in yeni dönem açılış resepsiyonu.
Devlet Bahçeli ile Özgür Özel yan yana geliyor...
Ve Bahçeli, Özgür Bey’e bir ‘baba nasihati’ veriyor.
Hem de herkesin içinde ve kameraların önünde...
Sabah partisinin grup toplantısında en ağır sözlerle eleştirdiği, veryansın ettiği Özgür Özel’e bakınız (mealen) ne diyor!
“Sen benim o sözlerimden alınma. Bunlar siyasetin gereği olarak bazen söylenir. Üzülmüyorsun değil mi?”
Özgür Özel ise kibarca yanıt veriyor:
“Olur mu efendim, herkes istediğini söyler. Önemli olan saygı ve sevginin olmasıdır...”
★★★
Devlet Bahçeli o sözleriyle aslında gerçek yüzünü açığa vurmuş oldu.
Kendisiyle yıllar önce bir veya iki kez birlikte olup söyleşi yapmıştım ama kamuoyundan ısrarla gizlediği gerçek kişiliğini de kendimce keşfetmiştim!
Esprili, hoşgörü sahibi, hatta şakacı biri.
Peki böyle biri nasıl oluyor da siyaset kürsülerine tırmandığında kişiliği ve tavırları 180 derece değişebiliyor.
Sert, gaddar, tehdit edici, korkutucu bir kişilik yapısına bürünebiliyor...
O halde sorayım:
Devlet Bahçeli siyaset sahnesinde tiyatro mu oynuyor?..
Bir yanda yumuşak, hoşgörülü bir parti lideri, öbür yanda ise sert, gaddar, korkutucu ve Recep Tayyip’in stepnesi olmayı içine sindirmiş bir siyasetçi.
Hangisi?
★★★
Şimdi gelelim Özgür Özel’e...
31 Mart yerel seçimlerinde Recep Tayyip’i hezimete uğratan siyasi lider.
Çok büyük başarı elde etti ama dikkat etsin, işin çok daha zor bölümü bundan sonra başlayacak.
Kendi partisinde bile cicim ayları bitmek üzere.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Çoğu açığa çıkmasa bile partide Özgürcüler, Ekremciler, Mansurcular adıyla gruplar oluşuyor.
Bunlara Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eklemek gerekiyor.
★★★
Recep Tayyip 31 Mart seçimlerinde uğradığı hezimetin verdiği acıları henüz unutabilmiş değil.
Bir kamuflaj elbisesi olarak, tehditlerinden zaman buldukça yeni bir kavramı siyaset piyasasına sürdü.
Normalleşme!
Başka bir deyişle CHP’ye çağrıda bulunuyor:
“Ortalığı biraz yumuşatalım!”
Kendi çıkarlarını, belki de kurtuluşunu yumuşamada görüyor.
Oysa ortalığı geren kendisi.
★★★
Meclis’in iki gün önceki açılışında Özgür Bey’in kendi milletvekillerine verdiği “Cumhurbaşkanı salona girince ayağa kalkılacak” talimatı bence büyük bir siyasi hata idi.
Nitekim bazı CHP’liler ayağa kalkmadı, bazıları ise kulis salonunda oturup çay içmeyi yeğledi.
Doğrusunu onlar yaptı.
Özgür Özel’in hangi normalleşmenin peşinde olduğunu doğrusu çok merak ediyorum!
★★★
Recep Tayyip’i önceki cumhurbaşkanlarıyla aynı kefeye mi koyuyor?
Onlar partici değildi.
Onlar devletin başıydı ama bugünkü gibi particilik yapmaz, toplumu bölüp bir bölümünü hakaretlerle, aşağılayarak dışlamazdı.
Her gün siyasi nutuklar atıp milleti kandırmaya, laik Cumhuriyet rejimini yok etmeye kalkışmazdı.
O geçmiş cumhurbaşkanlarına saygımız sonsuz.
Onlara ayağa kalkılsa yakışık alırdı.
Bugünküne baktığımızda ise karşımızda sadece ve sadece, devletin bütününü ele geçirmiş bir parti başkanı görüyoruz.
Evet, CHP milletvekili olsam, Özgür Özel’in talimatına karşın ben de ayağa kalkmazdım.
★★★
Özgür Özel ve partisi 31 Mart seçimlerinde büyük başarı elde ettiler, birinci parti oldular.
Bu fırsat bir daha ele geçmeyebilir, lütfen bunun değerini iyi bilsinler, normalleşme gibi safsataların peşine takılıp milletin yeşeren umutlarını kurda kuşa yem etmesinler.
Eğer gerçekten istiyorsa normalleşmeyi sağlayacak olan Recep Tayyip’in kendisidir.
O ve normalleşme, veya yumuşama!..
Yan yana gelmesi çok zor iki kavram.