Gazze; savaş mı, katliam mı, soykırım mı?

Gazze’de gerçekten bir insanlık faciası yaşanıyor. Bu facia bir türlü durmuyor ve durdurulamıyor. Çünkü ortada “resmen” bir savaş var. Savaşlar berabere bitmez. Ne İsrail ne de Hamas yenilgiyi kabul etmiyor. Durumun bir facia (trajedi) olduğunu gaddar Netenyahu bile kabul ediyor. Çünkü “Batı Şeria ve Gazze’yi içine alan büyük İsrail” içinde yaşayan 7 milyon Filistinli ile 7.5 milyon Yahudi’nin barış içinde birlikte yaşaması gitgide zorlaşıyor. 1973 Ekiminden, 2023 Ekimine kadar süren 50 yıllık nispi sulh döneminde zenginleşerek, orta gelir düzeyinde bir hayat sürer hale gelen 2.3 milyon Gazzeli, Filistinlinin geleceği mahvolmuştur. Yarın Hamas ile İsrail arasında ateşkes sağlansa, rehine ve esir takası yapılsa bile, artık Gazze bir daha eski Gazze olamayacaktır. Geri dönülmez nokta çoktan geçilmiştir. İnşallah bu felaket en kısa sürede öyle veya böyle biter de yaralar geç ve güç de olsa sarılır.

ÇOK KISA BİR TARİHÇE

İnsanlık tarihi göçler ve savaşlar tarihidir. Buna “dağdan gelenin bağdakini kovması” da denilebilir. Hititler de Türk idi teorisini irdelemek benim haddim değil. Türklerin Orta Asya’dan gelip Viyana kapılarına kadar gittiği daha somut bir gerçektir. Fetih ve işgal, aynı eylemi ters açılardan değerlendiren iki sözcüktür. Kuzey ve Güney Amerika devletleri Avrupalı işgalciler tarafından kurulmuştur. Mısır’dan göçen Yahudilere göre Filistin Tanrı’nın kendilerine vadettiği topraklardır. Acaba o zaman bu yörede kimler yaşıyordu? Tanrı kimin mülkünü kime vaat etmiştir. Geçelim. Filistin meselesi, BM’nin 1948’de bu topraklarda bir İsrail Devleti kurulmasını onaylayan kararı almasıyla başlamıştır. Yalnız Filistinliler, tüm Arap devletlerinin bu kararı yok hükmünde saymış ve İsrail devletinin varlığına son vermeye and içmiştir. Hamas’ın da halen güttüğü dava budur. İlk 1956’da, daha sonra 1967’de Araplar (Mısır, Suriye, Ürdün, Irak, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir) güçlerini birleştirerek bir savaş başlatmıştı. 6 günde yenilgiyi kabul ettiler. Sınırlar belirlendi İsrail toprak kazandı. Mısır ve Suriye 1967’nin intikamı almak için 1973’te Bedir Harekâtı adını verdiği savaşı başlattı. Yenildiler ve İsrail ilave toprak kazandı. 2023’te Hamas savaş başlattı. İran, Hizbullah Örgütü ve Yemen destekledi. Hamas pes etmedi, Gazze elden gitti.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE, SURİYE, IRAK, KIBRIS VE GAZZE

Savaşı başlatan ve halkının çekmekte olduğu ıstırabı “zaferin ödenmesi gereken bedeli” olarak gören Hamas, her şeyi göze almış umutsuz bir savaş örgütüdür. Bir Desperados’dur. Bu sıcak savaşı kazanamaz. İsrail ise insanlık açısından “mağlup sayılacağı bir galibiyet” peşindedir. İslam ülkelerinin İsrail’i kınamaktan başka hiçbir şey yapmadığı suçlaması en azından İran’a, Yemen’e ve Hizbullah’a haksızlıktır. Türkiye dâhil diğer İslam ülkelerinin İsrail ile sıcak çatışmaya girmemeleri isabetli olmuştur. Bu, hem yangına körükle gitmek hem de uluslararası hukukun öngördüğü devletlerin “öz savunma hakkına” tecavüz olurdu. Uluslararası Ceza Mahkemesi, uyguladığı yürek parçalayan gaddar savaş yöntemi yüzünden Netenyahu’yu savaş suçlusu görmekte ama batı devletleri İsrail’i suçlamamaktadır. Türkiye, matematik diliyle söylemek gerekirse “çok değişkenli ve çok dereceli” bir denklemin optimum çözümünü bulmak zorundadır. Bir İspanya değildir. Gazze ihtilafında izlenecek yol, umutsuz Hamas’ın kuyruğuna takılmak değil; ona çıkış yolu göstermek olmalıdır.

SON SÖZ: Hamaset habaset yaratır.

Yazarın Diğer Yazıları